SEKEL TÜRKLERİ

Sekelistan Türk bölgesi bayrağı.

Yaklaşık 800.000 nüfuslu Sekellerin çoğu bugünkü Romanya’nın Transilvanya (Erdel) bölgesinde, bir kısmı Moldova bölgesinde, diğer bir kısmı da Macaristan içerisinde yaşamaktadırlar.

Sekel adına 13. yüzyılda rastlandığı belirtilir, ama Sekel adı 10-11. yüzyıllarda Macaristan’da duyulmaya başlanır. Bu dönemin yazılı kaynaklarında da Sekel adının geçtiği bilinir. Hatta Sekel âlim Alexander Ferenczi, Sekellerin 8-9. yüzyıllardan itibaren yaşadığını ileri sürmektedir. Çekoslovakya’nın Bohomiya bölgesinde, 10-11. yüzyıllarda Sekula adlı bir kavmin varlığı bilinir. Ayrıca bu bölgede Sekelce yer adlarına rastlanır. 12. yüzyılda da Transilvanya’nın güney bölgelerinde Sekel adına ve Sekelce yer adlarına rastlamak mümkündür.

Bugünkü Hırvatistan’ın kuzeybatı bölgelerinde 10-11. yüzyıllarda Sekellerin yaşadığı bilinmektedir. Çuk, Oderhay, Kovasna ve Mureş bölgelerinin hem resmi hem de sözlü kaynaklarında geçer. Romanya Devlet arşivinde bulunan Oreda adlı defterde, şimdiki Oderhay bölgesinde yaşayan ve Oderhay Sekelleri olarak bilinen Sekellerin 13. yüzyılın başlarından Transilvanya’nın batısına göç ettikleri yazar. Bugünkü Çuk bölgesi Sekelleri, Oderhay Sekellerinin bir koludur ve Georgen tarafındaki Sekeller de Çuk bölgesi Sekellerin bir uzantısıdır. 14-15. yüzyıldan itibaren Sekel adına sıkça rastlanır.

Sabokay adında bir kişinin sekiz ciltlik bir Sekel arşivi vardır. Bu eserin önemli olmasının sebebi sadece Sekelleri konu edinmesidir.

Sekel adının Macarca olduğu ve sınır muhafızı anlamına geldiği söylenir. Fakat daha sonra Thury Jozsef’in Çağatay Lügatindeki sigil (asil, soylu) kelimesinden geldiği görüşü yaygınlık kazanır. Hasan Eren de kelimenin prens anlamına geldiğini söyler. Bir başka görüş de kelimenin Romen ve Latin dillerindeki karşılığından (Ceicui) yola çıkmıştır. Ceicui kelimesi Saka ile bir çağrışım yapar. Bu coğrafyada Sakalar uzun süre bulunmuşlardır. Sakalara Ceicut (Sikut-Sikit) denildiği düşünülürse bu kelimenin Sekel’e fonetik olarak çok benzediği görülür. Büyük ihtimalle, kelime seicu (saka) + lar = sakalar > Sekeller şeklinde gelişim gösterir.

Sekeller, Romanya’da bugün müstakil bir azınlık olarak sayılmamaktadır. Macarlarla birlikte anılırlar. Sekellerin Macarlarla birlikte 1.600.000 nüfuslu olduğu kabul edilerek, Macarlar Romanya’nın en güçlü azınlığı olarak sayılır, meclis ve parlamentoda temsil edilirler. Macarlar da Sekellerden ayrı bir halk olmadıklarını kabul ederler, ama Sekellerin çoğunluğu bu görüşü desteklemez ve özerklik talep ederler.

Transilvanya, bir geçiş bölgesi olduğundan birçok kavmin iz bıraktığı bir bölgedir. Bu nedenle Sekellerin kökeni hakkında birçok teori ortaya atılır.

Sekellerin büyük çoğunluğu Atilla’nın soyundan geldiklerini düşünürler. Atilla adı Sekellerde çok yaygındır ve Atilla hakkında çok fazla efsane bulunur. 12. yüzyıl sonlarına doğru kaleme alınmış, Anonimus (Anonim) Tarih Kitabı olarak bilinen eserde, Sekellerin Hunların devamı olduğu yazmaktadır. Bunun dışındakiler efsane gibi sözlü kaynaklardır.

Bazı Macar âlimleri, Sekellerin Avarlardan geldiği görüşündedirler ve bu görüşlere Hüseyin Namık Orkun da katılır. Romen asıllı tarihçiler, Sekellerin Hun ve Avar kökenli olduğu görüşlerini reddederler.

Koráracsony Janos, Hun imparatorluğu içindeki Sas ve Got katmanlardan yola çıkarak Almancadaki kelimelerle Macarca kelimeler arasında bağ kurarak Sekellerin Alman kökenli olduğunu iddia eder, fakat bu teori tartışılmıştır.

Sekellerin Macarca konuşmaları, Macar kökenli oldukları iddiasının temel dayanağı olmuştur. Sekel yazısına oyma yazı diyerek bu yazının bir Macar yazısı olduğunu iddia ederler. Macarlar, Romanya içerindeki 1.600.000 nüfusuyla en büyük azınlıktır. Bu nüfusun 800.000’i Sekel’dir. Macarlar içindeki bu 800.000 nüfusu farklı bir kavim olarak görmek Macarların Romanya içindeki gücünün büyük oranda azalmasına sebep olur. Bu gücü kaybetmek istemeyen Macarlar Sekellerin Macar olduğunu iddia etmekte ve bunu ispatlamaya çalışmaktadır.

Kabarların Macarlarla aynı göç yoluyla bölgeye geldikleri ve Macarca konuşmaya başladıkları söylenir. Sekel bilim adamları Kabar yer adlarıyla ilgili çalışmalar yapmaktadırlar.

Romanya’nın resmi düşünce olarak kabul ettirmeye çalıştığı teori, Romen kökenli oldukları yönündedir. Romenler, Sekellerin Macar olmadıklarını, zorla Macarlaştırılan kavim olduklarını söylerler, hatta bu konuda Romence basılan kitap devlet desteğiyle Sekellere dağıtılmaktadır.[†]

Bir başka iddia da Peçenek kökenli oldukları iddiasıdır. Bu iddianın sahibi Sandor Ferenci’dir. Peçenekler 11-12. yüzyıllarda Bistritsa, Alba ve Kuluj civarında yaşamışlardır. Sandor Ferenci, Sekellerin bu bölgede yaşamış olan Peçeneklerin kalıntılarını olduğunu ve sonradan Macarlarla birlikte yaşadıkları için dil değiştirdiklerini söyler.

Sandor Ferenci’nin yaptığı bir çalışmada Bulgar kökenli oldukları görüşüne yer verilir. 7-8. yüzyıl Bulgar-Macar savaşları sırasında Bulgar esirlerinin bu bölgeye getirildiklerini ve Sekellerin bir kısmının bu Bulgarların devamı olduğu belirtilir. Bölgede bulunan Bulgar yer adları da buna örnek olarak gösterilir.

Teoriler sonucu, % 80’i; Hun ve Atilla’nın soyundan geldiğini, kesinlikle Macar olmadıklarını söylerler. % 20’si; Hunlarla bir ilgisi olmadığını, Macarların bir kolu olduklarını düşünürler. % 98’i de kesinlikle Romen ve Macar asıllı olmadıklarını söylerler.

Bölgede yapılan araştırmalar sonucu üç Sekel tipiyle karşılaşılır. Birinci tip; uzun boylu, açık tenli, ela veya kahverengi göz rengine sahip, burunları düz, kemersiz, siyah renkte düz saç rengindedir. İkinci tip; uzun boylu, beyaz tenli, kemerli burna ve açık (çakır) göz yapısına sahip, siyah ya da koyu kestane saç renginde düz saçlıdır. Üçüncü tip; orta boylu, açık tenli, sarışın, burun yapısı kısa, kemersiz ve ucu kalkık, sarı veya kestane renkte dalgalı ya da kıvırcık saçlıdır.

Sekeller, hayvancılıkla uğraşır. Hayvanlarını beslemek için ot yetiştirirler. Nadiren de tahıl ekimi yaparlar. Bunun dışında çiftçilikle pek uğraşmazlar. At beslerler, dokuma, ağaç işleme, seramik yapımı gibi zanaatlarla uğraşırlar. Sekellerin kilim desenleri, ağaç işlemeleri ve nakışlarındaki motifler Türklerinkine çok benzer.

Sekel yazısı, runik yazının bir versiyonudur, “rovás” yazısı olarak da adlandırılır. Sekeller bu yazıyı millî yazı kabul ederek hâlâ kullanırlar. Sekel yazısını öğrenme ve bu yazıyla yazışma gençler arasında çok yaygındır. Sekeller, bu yazının gençler tarafından öğrenilmesi için yazıyı ders kitaplarına koymuşlardır.

Sekeller arasında eskiden büyük aile sistemi (dede-oğul) vardı. Ailede erkekler arasında en yaşlı olanı ailenin reisiydi. Çocuk sayısı fazla (6 ile 10 arası) idi. Onluk sistem halinde yerleşen Sekeller, aile düzenlerini de bu sisteme göre kurmuşlardır. Onluk sistemde Sekel gençlerini eğiten köyün yaşlı ve bilge kişisidir ve Sekeller bu kişiye Aksakal demektedirler. Aksakal, köyün gençlerine töreyi ve ahlakı öğretmek, onların meslek sahibi olmalarına yön vermek ve onları hayata hazırlamakla görevlidir. Aksakal tabiri ve görevleri bütün Türk dünyasında hemen hemen aynıdır. Aksakalın Sekeller içerisinde saygın bir yeri vardır.

Sekellerde eğitim ve kültüre önem verilir. 16. yüzyıl başlarından itibaren kültürel hayatları sistemleşir. Latince ve Macarca eğitim veren okullar açılır. Bu okullar, Sengeorgi ve Oderhey’de yoğunlaşır. Özellikle fakir halkın çocukları kölelikten kurtulmak için eğitime önem verir. Viyana, Götingen ve Leiden gibi yerlerdeki tanınmış okullara giderek eğitim alırlar.

Sekellerde klasikleşmiş eğitim sistemi, eğitim öğretime verilen önem her dönemde devam etmiştir. Bugünkü Romanya sınırları içerisinde de Sekel bölgelerinde Macarca eğitim veren ilköğretim, lise ve üniversite düzeyinde okulları bulunmaktadır. Sekel aydınlar biri Budapeşte’de diğeri de İsviçre’de olmak üzere iki Sekel Enstitüsü kurmuşlardır. Bu enstitülerin resmi adları Macarca olmasına rağmen yapılan araştırma ve incelemeler Sekel ağırlıklıdır.

[*] Ordu Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü

[†] Doğan, İsmail, “AB Eşiğindeki Mozaik Romanya”, Asya-Avrupa Uluslararası İlişkiler ve Stratejik Araştırmalar Dergisi, Aralık, 2004, S.1, s.66-75.

https://youtu.be/IYXR8z8v4Y4


Sekeller kimdir?

Sekeller, kendi kültürlerine göre, 895 yılında Macarların gelişine kadar Karpat Bölgesi’nde hayatta kalan, Attila’nın Hun torunlarıdır. Macar Ortaçağ tarihçileri de bu konuda aynı şeyi söylüyorlar. Macar tarihçiler, yüzyıllar boyunca, Sekellerin Hunların torunları olduğunu resmen tanıdılar. Ancak bugün Sekellerin kökenleriyle ilgili birçok görüş bulunmakta. [1]

Bilim insanları, Sekellerin kökenleriyle ilgili iki görüş üzerinde duruyorlar. Bu görüşlerden ilki Sekellerin Macarlar olduğunu söylerken, -daha doğru olan- diğer görüş ise Sekellerin Türk olduğunu söyleyen birçok bilgiye işaret ediyor. Ayrıca bilim insanları, Sekellerin Macar Kabileleri Konfederasyonu’na katıldıkları tarih konusunda da ikiye ayrılmış durumdalar. Bazıları Sekellerin 895’te Macarlar gelene kadar Karpatlarda olduğunu kabul ederken, bazıları da bu tarihten önce Sekellerin Macarlara katıldığını söylüyorlar.

Birçok tarihçi, tıpkı ibn Fadlan, al-Jayhani ve ibn Rusta gibi, Sekeller isminin 10. yüzyıldan itibaren günümüz Çuvaşistan ve Tataristan topraklarında yaşayan, esrarengiz Eskil (Esegel) halkıyla alakalı olması gerektiğini düşünüyor.

Sekeller hakkında şu acı gerçekleri bilmek gerekiyor:

Sekeller günümüze kadar kendi alfabelerini korudular. Sekel alfabesinin Orhun alfabesine benzerlik göstermesi, onların ortak kökenli olduğunu göstermektedir.

Ayrıca Sekellerin sosyal organizasyonları Türklerin sosyal organizasyonları gibidir: Sekeller, her biri dörder küçük birim olmak üzere altı kabilede örgütlenmişlerdir, toplamda 24 kişi bulunur. Bu sistem ile Oğuzların sistemiyle benzerliğini anlamak kolaydır. Bu kabilelerin başındakiler, bu kabilelerin isimlerinin bazıları açıkça Türk kökenlidir.

Sekellerin halk müzikleri pentatonik olması Türk halk müziğiyle ilişkilendirilebilir.

Sekellerin mitleri ve masalları, Sekellerin atalarının diğer Türk halklarının şamanik sistemlerine benzeyen bir şamanik sistemleri olduğunu göstermektedir.

Sekellerin, gökyüzü mavisi zemin üzerinde, bir tarafında Güneş, bir tarafındaysa Ay’ı temsil eden bir armaları vardır. Bu da Hristiyanlık öncesi Türk şamanik adetlerinden biridir.

Sekeller günümüzde Macarca konuşmaktadırlar ama bu durum onların başlangıçta Türkçe bilmediklerini anlamına gelmez. 13. yüzyılda Macaristan’a yerleşen Kumanlar da günümüzde Macarca konuşmaktadırlar.

Ayrıca Macarların Sekellerin tarihlerinden bahsederken Sekellerin Macarlardan farklı bir halk olduğunu söylemeleri oldukça önemlidir. Peçenekler ile (başka bir Türk) birlikte, Macar krallarının ordusunda benzer askeri görevlerde bulundukları için onlardan birçok kez bahsediyorlar. Bu nedenle Macarların, daha yüzyıllar öncesinden, Sekellerin Macar olmadığını biliyor olduklarını fark edebiliyoruz. Bir diğer yandan Sekellerin 19. yüzyıla kadar resmi olarak Macarlardan ayrı bir ulus olarak tanındığını belirtmek oldukça önemli.

Bütün bu bilgiler, Sekellerin Türk olduklarını göstermektedir. Oldukça ilginç Türk bir halkı: Diğer tüm Türklerin elinde bulundurdukları şeyi (Türkçeyi) kaybettiler ama diğer tüm Türklerin kaybettikleri şeyi (Türk yazısını) korudular.

Oldukça kısa bir tarihsel bakış

Bildiğimiz üzere Macarlar, 895 yılındaki yerleşimlerinin ardından Macarları korumaları için Sekelleri sınır bölgelere yaymışlardı. Daha sonraları Sekeller, 13 yüzyıldan itibaren, Latince adı Regnum Siculorum olan ve Sekeller Krallığı veya Sekeller Diyarı anlamına gelen Székelyország adını verdikleri siyasi idari birimlerine taşındılar. Bu bölge, Sekellerin bugün de yaşadığı topraklara işaret ediyor. Bu bölge Macar krallarına tabi olan bir bölgede özerk bir devlet gibiydi. Sekellerin, Macarlarındakinden farklı kurumları ve kanunları, kritik kararlarının/kanunlarının alındığı Ulusal Meclisi vardı. Sekellerin, Macar krallarına yönelik tek yükümlülükleri devlet sınırlarını korumak ve Macar krallarının savaşlarına katılmaktı.

Sekellerin tarihi savaşlarla doludur. Macarlar ve ayaklanmalara yardım eden savaşlar, kendi kaderlerini tayin haklarını koruyordu.

Sekellerin başlangıçtaki özerklikleri fazla uzun sürmedi.** Özellikle 1526 yılından sonra, Macaristan’ın çöküp Transilvanya Prensliği’nin kurulmasının ardından, bölgede idari yetkisi olan herkes, Sekellerin özelliklerini sona erdirmeye ve kendi kaderlerini tayin haklarını azaltmaya çalıştı. Önce Macarlar, daha sonra Avusturya Habsburg’ları, daha sonra yine Macarlar ve en sonunda Romalılar. Sekeller her zaman direndi. Sekellerin tarihi boyunca birçok isyan ve birçok misilleme yapıldı. (Bu böylesine küçük bir yazıya değil de büyük bir kitaba konu olabilir) [2]

Önemli noktalardan biri de Avusturya-Macaristan’ın 1867’deki uzlaşmasından sonra, Macar Parlamentosu 1868’te XLIII ve XLIV, 1876’da ise XXXIII yasalarını geçirdi. Bu kanunlarca Sekellerin milletinin ve kurumlarının resmi varlığını sona erdirilmiş, Sekellerin kendi içindeki özerk kararlar alan mekanizmasını bitirilmiştir. Macar siyasetçiler, Sekellerin Macarca konuştuklarını, Sekeller diye bir ulusun bulunmadığı görüşünü ortaya atarlarken, Sekellerin kendi kaderlerini tayin etme haklarının çağın gerisinde kaldığını, bunun Orta Çağ’da kalan gereksiz bir siyasi fosil olduğunu savunmuşlardır.

O tarihten itibaren Sekeller adeta tarih sahnesinde kayboldular ve Macar kimliğinin arkasında yer aldılar.

Birinci Dünya Savaşı’nın ardından Macaristan çöktüğünde, Sekellerin bazı yöneticileri bir Sekeller Cumhuriyeti kurmaya çalıştı. [3] Transilvanya’da yer alan Macarlar bunu engellemeye çalıştılar. Bu hareketin sonunda Sekeller başarısızlığa uğradılar ve 1918 yılında Romanyalılar, Sekelistan’ı işgal ettiler. 1920 yılındaysa Batılı Güçler, Macaristan’ın Triyanon Antlaşması’nı imzalamaya zorladı ve bu anlaşmayla Macaristan, topraklarının üçte ikisini kaybetti. Bu nedenle Sekelistan toprakları, o günden beri Romanya işgali ve baskısı altında yer almaktadır.

Bugünkü durum

Romanya’da komünist rejimin düşmesinin ardından Sekeller ulusal uyanışa geçtiler. Sadece Romanyalılar değil, yöneticileri Sekeller’in kontrol altında olmasını isteyen Macarlar da bu hareketi yavaş ve aksatmakta önemli bir etkiye sahipler.

1990 yılında kendilerine Genç Sekeller Forumu (GSF) adını veren küçük bir topluluk, ilk kez Sekellerin bayrağını kullanmaya başladı. Sekellerin kısa tarihini ve Sekellerin ulusal ideolojilerinin ana hatlarını anlatan bir kitapçık yayınladılar. Ayrıca Genç Sekeller, eski Sekel yazılarını Kök Türk yazılarıyla canlandırdılar ve kentlerinin girişlerine bu yazıları yerleştirdiler.

2003 yılında Milli Sekel Konseyi (MSK) adında başka bir organizasyon daha kuruldu. Bu organizasyon, aynı zamanda, Sekel bayrağı, Sekel arması ve Sekel yazısı gibi Sekel sembollerinin kullanımına teşvik ediyor. Bu organizasyonun amacı, barışçıl bir yolla Sekellerin yeniden kendi kaderlerini tayin edebilme yani özerklik haklarını kazanmaları. Halen yer yıl, Sekelistan’da ve Sekellerin yaşadığı her coğrafyada Romanyalı zulmüne karşı gösteriler düzenlenmekte.

2010 yılından itibaren Sekellerin bu durumu Türkiye’de çok çok daha fazla bilinirlik kazanmış durumda. Bunda da bu yazının yazarının bir kampanyası ve 14 yıl Türkiye’de yaşayan ve iyi derecede Türkçe bilen ressam Júlia Dávid’in katkıları etkili oldu. Sonuç olarak 2014’te ve bu yılda, İstanbul’da Sekelleri desteklemek için gösteriler düzenlendi.

Sekel halkı hakkındaki bilgiler umuyoruz ki Türk dünyasına yayılır. Birilerinin Sekellerin tarihi üzerine bir kitap yazması; ayrıca Sekel efsanelerini ve masallarını Türkçeye çevirip bunları Türkiye’de yayması iyi bir fikir olacaktır. Ezilen Sekeller ile Türkler arasında kültürel köprünün kurulması oldukça önemli.

Yazan: Levente Gergelyfi Borbély
Çeviren: Emre Can Kartal

Kaynaklar ve Önerilenler:
1. Macar tarihçi Zoltán Kordé’nin bu konuyla ilgili AETAS’ta güzel bir yazısı var 1993/3, pg.21–39 u makalenin kısa bir İngilizce özeti var
Link: http://www.aetas.hu/aetas_1993_003.pdf

2. Bu kitapta Sekeller’in tarihi hakkında birkaç bölüm var
History of Transylvania (Transilvanya Tarihi) (Baş Editor: Béla Köpeczy) Bu kitabın orijinali 1986’da Macarca çıktı
Link: http://mek.oszk.hu/03400/03407/html/

3. Bárdi Nándor: Impériumváltás Székelyudvarhelyen 1918–1920 in AETAS 1993/3 pg.76–120 Bu makalenin kısa bir İngilizce özeti var
Link: http://www.aetas.hu/aetas_1993_003.pdf pg.76–120

Yorumlar (0)