YILDIRIMLAR YARATAN BİR IRKIN AHFADI OLMAK NEDİR ?

*** Kara Harp okulu marşi sözlerinde bugün tahrifata uğrayan Türk Tarihiyle ilgili can alıcı vurgular var dikkatli okursanız :

Yıldırımlar yaratan bir ırkın ahfadıyız, Tufanları gösteren, tarihlerin yâdıyız, Kanla, irfanla kurduk biz bu Cumhuriyeti, Cehennemler kudursa, ölmez nigâhbanıyız.

Yaşa varol Harbiye, yıkılmaz satvetinle Göklerden gelen bir ses sana ne diyor, dinle: Türk vatanı üstünde sönmez güneşsin sen, Kartal yuvalarında, hürdür millet seninle.

Yüz senedir Harbiye bu orduya şan verir, Çıkardığı dehalar semalara yükselir, Baştan başa tarihtir mektebin her zerresi, Sarsılmayan azminle çelik kalalar erir. Şahikalar üstünde meydan okur bu erler, Yaklaşacak düşmana mezar olur bu yerler, Bağlayamaz bir kuvvet bu kasırga milleti, Tarihlere sorun ki bize “Ölmez Türk” derler. * Cevdet Şakir Çetinel

***** " Yıldırımlar Yaratan bir ırkın Ahvadıyız; Tufanları gösteren tarihlerin yadıyız. " * Daha önce belirttigim gibi eski Arap ve Çin kaynaklarında geçen bir efsaneye göre Türklerin Atalarından gelen gizli bir şaman öğretisi, gizemli bir Taş vs.. vesilesiyle dogaya hükmedebildiklerine, Fırtına yapabildiklerine inanılıyordu.

Türklere ne zaman saldırsalar fırtınalar ve su baskinları yuzünden büyük bozgunlar yaşamışlardı. Avrupa'da kullanılan 'doğa üzülmedi' manasına gelen deyim; tam olarak işte Doğanın sismik reflekslerine göre siyaseten yön tayin eden bir inanç stilinden geliyor. Bir sebepten Tanrının Mazlumun tarafıni tuttuğunun farkına varan Antik Yunanlilar sırf bu yüzden tıpkı bir annenin öfkesini sindirir gibi kendi Tanrilarına kadın ve çocuk kurban ederek katliamlarına yer açma geleneği başlattılar.

Truva Kral ve Kralicesinin kızını kurban etmelerinin sebebi güya Tanrılarınin mezarlıkta onlara görünerek; 'kurban sunulmazsa denizlerin kendilerine yol ve geçit vermeyeceği' şeklindeki iddiasıdır. Hikaye Homeros'un meşhur destaninda geçer. İlgili lahit bugün sanatsal süslemelerle Çanakkale ili sınırlarindadır hala. " Çıkardığı Dehalar semalara yükselir" İşte Türklerin semavi dinlerden çok once doganın ilkesini kavramasına vesile olan Yunanliların Hermes şeklinde kişileştirdikleri Ermiş inisiyesinin temel prensibi.

Frekansını arındiran Evrenle doğrudan temas kurma kabiliyeti kazaniyor ve oldüklerinde zihinleri göğe yukselerek 'güneş' mitiyle simgelenen Sonsuz Us'la birleşiyor. Kendini arındıramayanın frekansı yeraltında sonsuz bir azap duygusuyla düğumleniyor. Yöneticilerini, Krallarını bu sonsuz Usla temas yeteneği olduğuna inandıklari yuksek frekanslı insanlardan seçen klan bu kişiye manizm Felsefesindeki Ata Ruhlarla irtibat yeteneğinin yol gösterici olup adalet erki kazandırdığinı kabul ediyor. Çağlar boyunca varlığini korumak durumunda kalmış Türkler bu doğrultuda kutsuyor Komuta makamını.

Harbiyenin çıkardıği dehaların göğe yükselmeyle tanımlanmasının sebebi bu. " Bağlayamaz bir kuvvet bu kasırga milleti" Yunan Mitolojisinde Olymposun tepesine yanan taşlar yağdıran Tufan/ firtına ve yıldırım Tanrısı Typhon efsanesini hatırlarsanız Yunan Tanrısı Zeus Typhon'un üzerine İtalya'daki Etna Yanardağı'nı kapatıp onu iceriye hapsederek kaçıyordu. Bu arada Typhon hapsedildiği Dağda volkanik yetenekler kazanarak Demirci Tanrı Vulcan figürünü oluşturuyordu yeniden. " Tarihlere sorun ki; bize 'ölmez Türk' derler .." Şimdilerde kimse böyle demiyor ama bir zamanlar deniyormuş belli ki : " Allah, o canları öldükleri zaman, ölmeyenleri de uyuduklarında alır. Sonra haklarında ölüm hükmü verdiklerini alıkor, diğerlerini de takdir edilmiş bir süreye kadar salıverir. Şüphesiz ki bunda düşünecek bir kavim için nice ibretler vardır." Zümer Suresi /42. Ayet "

Ben, İsis, hep olanım ve hep olacak olan; hiçbir 'ölümlü' insan 'peçemi' açamamıştır daha. Getirdiğim meyve güneştir.” Mısır Sais Tapınağı ** Siz bir düşünün bakalım.

Işıl Salihoğlu

Yorumlar (0)