27.04.2021, 18:02

BÜYÜK ÜLKÜLERİ OLUŞTURAN NASİHATLAR

Bir milletin ülküleri ne kadar büyükse sıkıntıları da o kadar büyük ve çoktur.

Türk milleti de tarih boyunca hep büyük ülkülere sahip olmuştur.

Merhum Dündar Taşer’in ifade ettiği gibi “Biz büyük bir milletiz. Büyük milletlerin zaferleri ve ıstırapları da büyük olur.”

Orta Asya’da Türk’ün var olduğu andan itibaren “Kızılelma” olarak başlayan bu ülkü Türk’ün Müslüman oluşuyla “İlây-ı Kelimetullah” yani Allah’ın adının yüceltilmesi ülküsü ile bütünleşmiş ve Türk-İslâm ülküsü olarak bir Türk Cihan Hâkimiyetine dönüşmüştür.

Bu ülkü Türk’ün bilincini oluşturan bir hayat kaynağı olarak tarihi akışına yön vermiştir.

Millet olarak birçok üstün karakterlere sahip olmamıza rağmen zafiyetimiz ise kolay unutmamızdır. Bundan dolayı hafızalarımızı taze tutmak ve yenilemek gerekir.

Hafızalarımızı daima canlı ve diri tutan, milleti ötelerin ötesine taşıyan ve büyük yapan, ışık olup yol gösteren ve unutulmayarak akıl ve yüreklerimize kazınan ve büyük ülküleri oluşturan nasihatler hep olmuştur.

Bu nedenle Türk, Hoca Ahmet Yesevi’nin Alperenlik ruhundan aldığı feyizle, cihan hâkimiyetine varan ve büyük medeniyetler kurduran bu nasihatleri ve onun sırlarını iyi bilmeli, iyi anlamalı ve unutmamalıdır.

İşte bunlardan biri;

“Ey Oğul!

Beysin! Bundan sonra öfke bize; Uysallık sana. Güceniklik bize; Gönül almak sana. Suçlamak bize; Katlanmak sana. Acizlik bize; Hoş görünmek sana. Geçimsizlikler, çatışmalar, uyumsuzluklar, anlaşmazlıklar bize; Adalet sana. Kötü söz, şom ağız, haksız yorum bize; Bağışlama sana. Bundan sonra bölmek bize; Bütünlemek sana. Üşengeçlik bize; Uyarmak, gayretlendirmek şekillendirmek sana.

Yükün ağır, işin çetin, gücün kıla bağlı. Hak yoluna yararlı etsin. Işığını parıldatsın. Uzaklara iletsin. Sana yükünü taşıyacak güç, ayağını sürçtürmeyecek akıl ve kalp versin.

Güçlü, kuvvetli, akıllı ve kelamlısın. Ama bunları nerede ve nasıl kullanacağını bilmezsen sabah rüzgârlarında savrulur gidersin. Öfken ve nefsin bir olup aklını mağlup eder. Bunun için daima sabırlı, sebatkâr ve iradene sahip olasın. Bir bey sabretmesini bilmelidir. Vaktinden önce çiçek açmaz. Milletin, kendi irfanının içinde yaşasın. Ona sırt çevirme. Her zaman duy varlığını. Toplumu yöneten de, diri tutanda bu irfandır.

Bütün fethedilmemiş gizlilikler, bilinmeyenler, ancak senin fazilet ve adaletinle gün ışığına çıkacaktır. Ananı ve atanı say. Bil ki bereket büyüklerle beraberdir. Bu dünyada inancını kaybedersen, yeşilken çorak olur, çöllere dönersin. Açık sözlü ol, gördün söyleme, bildin deme.

Şu üç kişiye; yani cahiller arasındaki âlime, zengin iken fakir düşene ve hatırlı iken itibarını kaybedene acı! Unutma ki yüksek yer tutanlar aşağıdakiler kadar emniyette değiller.

En büyük zafer nefsini tanımaktır. Düşman, insanın kendisidir. Dost ise nefsini tanıyanın kendisidir. Ülke, idare edenin, oğulları ve kardeşleriyle bölüştüğü ortak malı değildir.

Kişinin gücü, günün birinde tükenir, ama bilgi yaşar. Bilginin ışığı, kapalı gözlerden bile içeri sızar, aydınlığa kavuşturur. Hayvan ölür, semeri kalır, insan ölür eseri kalır. Gidenin değil, bırakmayanın ardından ağlamalı. Bırakanın da bıraktığı yerden devam etmeli.

Yalnızlık korkanadır. Toprağın ekim zamanını bilen çiftçi, başkasına danışmaz. Yalnız başına kalsa da, yeter ki toprağın tavda olduğunu bilsin. Sevgi davanın esası olmalıdır. Sevmek ise sessizliktedir. Bağırarak sevilmez. Görünerek de sevilmez. Geçmişini bilmeyen geleceğini de bilemez.

Ey Oğul! Geçmişini iyi bil ki, geleceğe sağlam basasın! Nereden geldiğini unutma ki, nereye gideceğini bilesin!”

Bu nasihat ki Türk’e bir cihan hâkimiyeti ülküsünü getirmiştir.

Çünkü bu nasihatlerde, büyük bir geçmiş ve yeşerecek yeni bir gelecek, samimi ve büyük bir iman ve ahlâk ile büyük bir ülkü ve ona ulaşmak gayreti vardır.

Bugün de hem milleti yönetenler hem de milleti oluşturan fertler olarak bu nasihatleri en iyi şekilde anlamaya ve sosyal hayatımıza uygulamaya ihtiyacımız vardır.

Her ne şartta olursak olalım Türk olmanın gurur ve bilincini muhafaza edip büyük Türk Atatürk’ün

“Türk, öğün, çalış, güven!” düsturuna uyarak ve “muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur” nasihatini da asla unutmadan bu ülküyü taşıyalım.

Hafızalarımızda daima canlı tutarak son vatan bu coğrafyada ilelebet hür ve bağımsız bir Türk Devleti olarak birlik ve dirlikle yaşayalım…

Yorumlar (0)