07.02.2022, 22:54

C/ESARET

Cesaret ile esaret arasında tek harflik bir fark vardır. Cesaretten “c”yi atarsanız geriye esaret kalır. C ile e arasından geçen ince çizgi özgürlük ile tutsaklık arasındaki kırmızı çizgidir aynı zamanda…

Türk töresi söz konusu olduğunda babasını bile tanımayan, devletin temelinin yurt olduğu bilincini tüm Türklerin belleğine yerleştiren Mete Han cesarete anlam katan başbuğdur. Tatung-Fu vadisinde 40 bini bile bulmayan askerleriyle 320 bin kişi olduğu söylenen Çin ordusunu yok (imha) eden savaş ve/veya taktik (strateji) dâhisi…

Tanrı’dan, Tanrı’nın oğlundan söz eden Papa’ya “Sizler şaşırmışsınız. Tanrı’nın oğlu mu olur? O tektir.” diyen Attila cesarete renk katan; bir orduyla Avrupa’ya dalarak kıtanın altını üstüne getirmekle kalmayıp kıtanın siyasî haritasını da çizen başbuğ…

Költigin (Göltekin) eline su dökülemeyecek bir bahadır… Baharı beklemeden, kışın 1-2 metre karla kaplı dağları aşıp düşmana baskın veren; cesaretin kitabını yazan kişi.. Böylelikle dört bir yanı düşman kaynayan Türkistan düzlüklerinde Türk otağının dumanı tütmüş, tuğlar rüzgârda salınmış.

Alpaslan da cesur imiş. 20 bin kişiyle Horasan’dan Ortadoğu bataklığına inmesine rağmen bu bataklığa saplanıp kalmamış. 40 bin kişiyle 200 bin kişilik Doğu Roma (Bizans) ordusunu hezimete uğramış. Romen Diyojen’i serbest bırakacak kadar da kendisinden eminmiş üstelik.

“Herkes tek Tengri’ye (Tanrı) inanmakla yükümlüdür. ” diyen Cengiz Han ve onun sağ kolu olan, aynı anda dört orduya komuta edebilen Subutay c’yi hep yüreklerinde taşımakla kalmamışlar, Türk devlet geleneğini, töresini en geniş sınırlarına ulaştırmışlar.

Timur +60 °C çöl sıcağında da -40 °C Sibirya soğuğunda da savaşıp her birinden zaferle çıkan bir başka “c” sevdalısı.. “Biz ki melik-i turan, emir-i Türkistan’ız, biz ki Türk oğlu Türk’üz; biz ki milletlerin en kadimi ve en ulusu Türk’ün başbuğuyuz!” diyerek girdiği hiçbir savaşı kaybetmemiş.

Babür Şah da oldukça cesurmuş. Babası ölmüş. Taht, amcasına kalmış. Her yanı düşman sarmış. Kendisine bağlı az sayıdaki (20 küsur bin?) askerle Türkistan’dan çıkıp, Hindistan’ı ele geçirmiş. C’nin peşinden gitmiş anlayacağınız.

Nadir Şah, Asya’nın son büyük cihangiri… Aynı zamanda Çin’e akın düzenleyen son Türk başbuğu… Doğu Anadolu’dan, Çin’e; Özbekistan’dan, Arap Yarımadası’na kadar ordular yürütmüş. Orduların önünde yürümüş. Cesaret şimşek olup kılıcında şavkımış.

Balamirler, Bayan Kağanlar, Kurum Hanlar, Erke Hanlar, İlteriş Kağanlar, Kılıçaslanlar, Zengiler, Selahaddinler, Baybarslar, Çaka Beyler, Umur Beyler, Karamanoğlu Mehmetler, Hızır (Barbaros) Hayreddinler, Enver Paşalar, Osman Baturlar, Caher Dudayevler, Mübarizler… “Âlemde şer, Oğuz’da er tükenmez.” diye boşuna mı demişler.

Esareti seçenler de olmuş elbet.. Şamolar, Bögüler, 2. Gıyaseddin Keyhüsrevler, 1. Mustafalar, 1. İbrahimler, Vahideddinler, Koca Sinan Paşalar, Damat Feritler, Kenan Evrenler… Esaret (tutsaklık) alınlarına damga olmuş. Bunlar da tarihimizin bir gerçeği, öteki yüzü…

Ve yedi düvele kafa tutan adam, adam gibi adam Gâzi Mustafa Kemal Paşa… Cesareti göğsünde her daim bir özgürlük nişanı gibi taşımış. Ataları gibi Türk olmuş. Türkiye Cumhuriyetini kurup, Türk adını tarihe altın harflerle kazımış. Bu yüzden adı Atatürk olmuş.

Aziz Dolu Atabey
https://azizdolu.wordpress.com/

Yorumlar (0)