Edebiyat terimleri sözlüğü - En çok kullanılan edebiyat terimleri
Edebiyat terimleri sözlüğü, En çok kullanılan edebiyat terimleri

Edebiyat terimleri sözlüğü - En çok kullanılan edebiyat terimleri
Konu: Edebiyat terimleri sözlüğü, En çok kullanılan edebiyat terimleri
-A-
Absolutizm: Herhangi bir eserde ya da ilkede değişmezliği savunmak.
Açık Mektup: Bir kişiye yönelik yazılmış; ancak başkalarının da okuması için gazete veya dergilerde yayımlanan mektuplardır.
Afrozim: Bir konu hakkında bilinmesi gereken temel özellikleri özlü bir şekilde anlatma sanatıdır.
Ağız: Bir anadilin herhangi bir şivesinin içinde bulunan söyleyiş farklılığıdır.
Akrostiş: Bir şiirde dizelerin ilk harfleri yukarıdan aşağı doğru okunduğunda anlamlı bir sözcüğün ortaya çıkmasıdır.
Alegori: Bir düşünceyi, bir davranışı ya da eylemi daha kolay kavratabilmek için simgelerle canlandırılmasıdır.
Aliterasyon: Bir dizede aynı seslerin tekrar edilmesidir.
Anagram: Bir sözcükteki harfleri kullanarak yeni bir sözcük ortaya çıkartmaya denir.
Anakronizm: Meydana geliş tarihi kesin olarak bilinen olayları veya yaşadığı tarihin açık olarak bilindiği kişileri farklı bir zaman dilimi içinde göstermeye denir.
Anekdot: Eser içindeki bir olayın başlı başına ayrı bir bütün özelliği göstermesidir.
Antoloji: Sanatçıların önemli eserlerinin bir araya getirilerek oluşturulan eserlerdir.
Arkaizm: Bir eserde dilden kaybolmuş ya da geçerliliğini yitirmiş sözcüklere ya da sözdizimlerine yer verilmesidir.
Aruz: Hecelerin uzunluk ya da kısalık derecesine göre çeşitli ses kalıplarından oluşan bir tür şiir ölçüsü.
Asonans: Yarım kafiye.
Âşık: Halk ozanları ya da saz şairlerine verilen isim.
Ayak: Halk şiirinde kafiye yerine kullanılan terim.
-B-
Bab: Konularına göre düzenlenmiş bir eserin bölümlerinin en geniş olanına verilen isimdir.
Balad: Eski Fransız şiirinde görülen nazım biçimlerinden biridir.
Barok: 17. yüzyıl Batı edebiyatında, dengeden çok devinime, düşünceden çok duyguya ağırlık veren yazın akımına verilen isimdir.
Belâgat: Sözü düzgün, anlaşılır ve güze bir şekilde söyleme sanatı.
Bent: Bir şiirin 4, 5, 6, …. dizeli bölümlerinden her biri.
Berceste: Bir şiirdeki en güzel beyit ya da dize.
Betimleme: Bir durumu, bir olayı, bir varlığı, ya da kavramı zihinde canlanacak biçimde anlatma.
Beyit: Aynı ölçüde yazılan ve anlamca birbirine bağlı iki dizelik Divan şiiri birimidir.
Biçem: Bir sanatçının eserini işleyiş tarzına verilen ad, üslûp.
-C/Ç-
Cönk: Özellikle saz şairlerinin şiirlerinin toplandığı uzunlamasına açılan deri kaplı defter.
Çaprazlama: Bir cümlede ya da bir dizede daha önce geçen sözcüklerin sırasını, değişik ya da karşıt anlam verecek biçimde tersine çevirerek tekrarlama.
-D-
Darb-ı Mesel: Bir durumu ya da olayı anlatmak için kullanılan kalıplaşmış, anlamlı sözlerdir.
Dekadan: 19. yüzyılda Fransa’da natüralizme karşı çıkan ve simgecilik akımına öncülük eden sanatçılara verilen ad.
Devrikleme: Sözcüklerin cümle içinde olağan sıralanış biçimine uymayan kullanımı.
Devriye: İnsanın ve evrenin Tanrı’dan çıkıp tekrar Tanrı’ya dönmesi görüşünü temel alan devir kuramını anlatan şiirlerdir.
Dibâce: Eserin yazılış nedenini ve içeriğini açıklayan başlangıç kısmıdır.
Divan: Divan edebiyatı şairlerinin belli bir düzene göre şiirlerini topladıkları eserlerdir.
Dizin: Eserin içinde yer alan terimlerin alfabetik bir düzenle eserin sonunda verilmesidir.
Döşeme: Halk öykülerinde giriş bölümüne verilen isim.
Drama: Sahnede oynanmak için yazılan, olayları oluş halinde ve karşıt oluşların çatışmasıyla geliştirip gösteren eserlerdir.
Durak: Hece ölçüsünde dizelerin iki ya da daha çok parçaya bölünüş yerine verilen ad.
Düğümleme: Bir yazıdan istenilen anlamı çıkarmayı veya o yazıyı kavramayı engelleyen anlatım karışıklığı.
-E-
Edebiyat: Duygu, düşünce, olay ve olguları, etkili ve güzel biçimde anlatan söz sanatıdır.
Edisyon Kritik: Farklı nüshaları bulunan eserlerin nüshaları aralarındaki farklılıkların tespit edilip aslına en uygun şekilde yayınlanmasıdır. Farklılıklar dipnotlarla gösterilir.
Eglog: İlkçağ edebiyatında Romalıların Vergilius şiirlerine verdiği isimdir. Çoban şiiri olarak da bilinir. Edebiyatımızda işlenmemiştir.
Egzotizm: Yabancı ülkelerin geleneklerini ve yaşama biçimlerini yansıtan, o ülkelere özgü manzaralarla donatılmış yapıtlar için kullanılan bir tanımlamadır.
Eklektizm: Birbirine aykırı çeşitleri bir araya getiren geniş sınırlı zevki ifade eder.
Epigram: Mezar taşlarına yazılan kısa, epik şiirlerdir.
Epizot: Bir roman, öykü ya da destanda olay örgüsü içinde başlı başına konusal bir bütünlük taşıyan ikinci derecedeki eylem ya da eylemlerdir.
Epope: Kahramanlık öyküleri anlatan uzun manzum öyküleridir.
Etimoloji: Bir kelimenin hangi kökten geldiğini araştıran bilim dalı.
-F-
Fabl: Kahramanları bitkiler ve hayvanlardan seçilen eserlere verilen isimdir.
Fantazya: Düş gücünün alabildiğince özgürce ortaya koyulduğu düşünceye ya da bunlarla donatılmış sanat yapıtlarıdır.
Fars: Oldukça basit güldürme unsurlarından yararlanılarak, bazı durumlarda inanılırlığın sınırları dışına çıkarak oluşturulan, düşündürmekten çok güldürmeyi amaçlayan oyunlar.
Fasih: Bütün dil kurallarına uyularak doğru, güzel ve açık şekilde konuşup yazmak.
Fenafillah: “Ölmeden önce ölmek” anlamına gelir. Tasavvufî inanca göre, insanın dünyadan vazgeçerek varlığını Allah’ın varlığında eritmesidir.
Fıkra: İçinde güldürünü öğesi bulunan kısa öyküler için kullanılan Fıkra, gazete ve dergilerin belli sütunlarında yayınlanan güncel, toplumsal ve siyasal yazıların da ismidir.
Fiktif: Gerçek olmayan, varsayılan.
Folklor: Bir milletin uzun yıllar boyunca oluşturduğu geleneklerin, inançların, törelerin ve kültürün ortak adıdır.
-G-
Galat: Bir kelimenin yanlış anlamda kullanılmasıdır.
Gösterge: Genellikle kendisi dışında bir şey gösteren her türlü nesne, varlık ya da olguya denir.
Göz Uyağı: Hem yazılışları bakımından hem de ses yönünden kafiyeli olmayan dize sonlarındaki sözcüklerin aynı harfle kafiyelenmesidir. (Gam, Cem, Kerem)
Grotesk: Güldürmeyi (kaba biçimde) amaçlayan komedi türüdür.
Gülbank: Bir topluluğun hep bir ağızdan ezgili biçimde söylediği kalıplaşmış tekbirlere, dualara verilen ad.
-H-
Hâbname: Eserde anlatılanlara, rüyada görülenlerin aktarılması izleniminin verilmesidir.
Hamamiye: Divan edebiyatında, hamamı ya da hamamdaki güzelleri tasvir etme amacıyla yazılan kasidelere verilen isimdir.
Hamaset: Kahramanlık.
Hamse: Divan edebiyatında, beş mesnevinin bir araya gelmesiyle oluşturulan yapıta verilen isimdir.
Haşv-Haşiv: Eserde gereksiz sözcük kullanılmasıdır.
Hayfa: “Yazık, eyvah!” anlamına gelen bir kelimedir.
Hâyide: Herkes tarafından bilinen ve sıkça kullanılan söz anlamındandır.
Hezl: Alay, eğlence, şaka anlamına gelen bir kelimedir. Bir konuyu alaylı bir söyleyişle işleyen şiirler için de kullanılmıştır.
Hiciv: Bir kişiyi, düşünceyi ya da toplumun eksik yanlarını iğneleyici bir dille ortaya koymak amacıyla yazılmış ürünlere verilen isimdir.
Hikmet: Dini-ahlaki konuları işleyen ve nasihat eden eserlerdir.
Hilye: Hz. Muhammed’in (s.a.v.) vasıflarını anlatan yazılardır.
Hitabet: Söz söyleme sanatı.
-I-
Irmak Roman: Bir kişinin ya da bir topluluğun, belirli bir zaman dilimi içindeki yaşayış dönemlerini birbirini tamamlayacak biçimde anlatan roman dizisidir.
-İ-
İbda: Eserin, yazıldığı döneme göre olağanüstü nitelikler taşımasıdır.
İbham: Eserin, anlaşılmayacak kadar kapalı bir anlama sahip olmasıdır.
İcaz: Bir fikri az sözcük kullanarak öz bir şekilde anlatmaktır.
İfrat: Mübalağa sanatının bir türüdür. Bir sıfatı aşırı derecede şiddetlendirmek demektir.
İham: İki ya da daha fazla anlamı olan sözcüğün en uzak anlamıyla kullanılmasıdır.
İhtira: Daha önce hiçbir şairin kullanmadığı sözcük ya da üslûp.
İhtisar: Bir fikrin olabildiğince az sözcükle anlatılmasıdır.
İkmal: Bir cümlenin anlamının sonraki cümleyle tamamlanmasıdır.
İksar: Bir fikrin, gereksiz şekilde uzatılan ve tekrarlanan sözcüklerle anlatılmasıdır.
İltizam: Şiirde kafiyeyi sağlayan, düzyazıda seci olarak kullanılan sözcükten önce gelen ve harf sayısı bakımından kafiyeye denk olan benzer sözcükler kullanılarak yapılan sanata denir.
İmge: Anlatılmak istenenle başka şeyler arasında ilişki kurarak zihinde canlandırılmasını sağlayan yeni biçimlerdir.
İnsicam: Sözün düzgün, tutarlı ve birbirine bağlanarak söylenmesidir.
İnşa: Divan edebiyatında süslü düzyazılara verilen isimdir.
İntihal: Başkasına ait bir eserden parçalar alarak kendisine aitmiş gibi gösterme.
İroni: Söylenenin tam tersinin kastedilmesidir.
İrsal-i Mesel: Söze güç katmak için araya atasözleri ya da atasözleri ayarında örnekler katmaya denir.
İstidrad: Uygun bir yerde konu dışında bir şey anlatmak.
İstidrâk: Över gibi görünerek yerme ya da yerer gibi görünerek övme sanatıdır.
-K-
Kalem Şuarası: Hece ve aruz ölçülerini kullanarak şiir yazabilen; ancak saz çalmayı bilmeyen şairlere “Kalem Şuarası” denir.
Kalenderi: Saz şairlerinin aruzun mef’ulü mefailü mefailü feulün kalıplarına göre yazdıkları ve özel bir ezgiyle söyledikleri şiir türü.
Karavelli: Asıl hikâyenin içine katılan küçük, müstakil hikâyelerdir.
Kat: Genellikle heyecanın arttığı anlarda sözün kesilmesidir.
Katar: Halk edebiyatında alt alta sıralanan dörtlüklerin tümüne birden verilen isim.
Kayabaşı: Halk edebiyatında kullanılan bir koşma türüdür.
Kesik: Halk edebiyatında hece sayısı 7 veya 8 olan şiirlerin geneline verilen isimdir.
Kıssa: İçinden ahlak dersi çıkartılan özlü ve kısa söz.
Kurmaca: Tasarlanarak üretilmiş, tasarlanmış.
Kübizm: 20. yüzyılın başlarında resimde başlayan, sonra diğer sanat dallarıyla beraber edebiyatta etkisini gösteren sanat akımı.
-L-
Lâedri: Yazarı bilinmeyen eser demektir.
Lakonizm: Anlatılmak istenileni en az sözcükle ya da en kısa biçimde anlatma yolu.
Lebdeğmez: İçinde dudak ünsüzlerinin (b, f, m, p, v) bulunmadığı kelimelerle yazılmış şiire verilen ad.
Lehçe: Bir dilin tarihsel, toplumsal, kültürel nedenlerle dilbilgisi ve sözlük bakımından farklılaşmış biçimi.
Letrizm: Sözcükleri ve sözcüklerin anlamsal değerlerini hiçe sayıp şiirde harfi temel birim olarak kabul eden edebiyat akımı.
Lirizm: Duyguların etkili ve coşkulu bir biçimde anlatılmasıdır.
Lügaz: Bir varlığın özelliklerinin şiir biçiminde anlatılmasıyla oluşturulan bilmece.
-M-
Mahlas: Bazı ozan ve yazarların eserlerinde kullandıkları takma ad.
Maklub: Tersten yazıldığında yine aynı kelimenin ortaya çıktığı kelimeler. (mum, aba, ütü…)
Mani: Halk edebiyatının en yaygın ve en küçük nazım biçimi.
Manzum: Nazımla yazılmış veya nazım biçimine konmuş, nesirden farklı nitelikler barındıran eserlere verilen ortak isim.
Manzume: Nazım biçiminde yazılan, sanat değeri taşımayan dil ürünlerine denir.
Mazmun: Divan edebiyatında bazı kavramları dolaylı bir şekilde anlatmak için kullanılan kalıplaşmış sözlere verilen ad.
Mecaz: Bir sözcüğün gerçek anlamı dışında başka bir anlamda kullanılmasıdır.
Meddah: Çeşitli taklitler yaparak hikayeler anlatan halk sanatçısı.
Melodram: İlkçağlarda özellikle de eski Yunan’da bazı bölümlerinde müzik çalınan; ancak sözleri ezgili olmayan sahne yapıtlarına verilen ad.
Menkıbe: Din büyüklerinin, ermişlerin hayatlarını ve mucizelerini anlatan öykülere denir.
Mersiye: Bir kimsenin ölümü üzerine duyulan üzüntüyü ve acıyı anlatmak; onun erdemlerini, iyi yönlerini dile getirmek amacıyla yazılan şiirlere verilen genel ad.
Mesel: Öğretici, ahlaki özellikler taşıyan küçük hikâyeler.
Mesnevi: Her beyti kendi içinde kafiyeli, beyit sayısı beyit sayısı sınırsız olan Divan edebiyatı şiir biçimidir.
Metafor: Bir varlığı, durumu ya da olguyu bir başkasına benzeterek anlatmak.
Methiye: Bir kimseyi övmek, yüceltmek amacıyla yazılan şiirlerin genel adı.
Mey: Divan edebiyatında şarap.
Mısra: Manzum yazıların her bir satırına verilen ad. Dize.
Mitos: Tarih öncesi dönemlerle ilgili Tanrı, tanrıça veya kahramanların yaşamlarını, serüvenlerini anlatan efsanelere verilen ad.
Monografi: Herhangi bir konu üzerinde özgün bir görüşle yapılan ayrıntılı, derinlemesine inceleme.
Monolog: Bir kişinin anlattığı eğlendirici öykü. Tiyatroda tek kişinin konuşmasına da denir.
Muamma: Belli kurallara uyarak bir insan adı çıkacak şekilde düzenlenmiş manzum bilmece.
Musarra: Mısraları birbiriyle kafiyeli beyitlere denir.
Münşeat: Mensur ya da mektupların toplandığı yapıtlara verilen genel ad.
Münşi: Sanatlı düzyazı yazan kişilere verilen ad.
Müntehabât: Aynı türde yazılmış seçilmiş eserlerden oluşan antoloji.
-N-
Nazım: Duygu, düşünce ve isteklerin ölçülü, ahenkli bir şekilde iletmeyi amaçlayan anlatım yolu.
Nazire: Bir şairin, başka bir şairin şiirine konu ve biçim yönünden benzer özelliklerde yazdığı şiir.
Neoklasizm: Sembolizme tepki olarak doğan ve klasik zevki, klasik söyleyişi canlandırmayı amaçlayan sanat ve edebiyat akımı.
Nihilizm: Hiççilik.
-O-
Olay Örgüsü: Konuyu oluşturan olayların birbiriyle olan ilişkilerine verilen ad.
Olay Öyküsü: İçinde barındırdığı olaylar sayesinde okuru gerilim ve merak içinde bırakan öykü türü.
Opera Komik: Komik ve acıklı olayları, durumları bünyesinde barındıran müzikli oyun.
Ortaoyunu: Sahneye benzer bir alanda, belirli bir konunun yazılı bir metne bağlı kalınmaksızın oynanması.
Oyun: Sahnede oynanmak amacıyla yazılmış yapıtlara verilen ad.
Ozan: Kopuz adlı çalgı eşliğinde türkü söyleyen eski Türk şairlerine verilen ad.
-Ö-
Öndeyiş: Bir eserde asıl konudan önce geçenleri özetleyerek veren bölüm.
Özdeyiş: Bir duyguyu, bir düşünceyi, en kısa ve en özlü biçimde anlatan yoğun anlamlı söz.
-P-
Panteizm: Kâinatla Allah’ın tek bir varlık olduğunu, ileri süren düşünüş biçimi.
Parodi: Ağırbaşlı, ciddi bir yapıtın tamamını ya da bir kısmının, biçimsel özelliklerini koruyarak yeni bir içerikle işleyen eser.
Perde: Tiyatro yapıtlarında, oyunun belli başlı bölümlerine verilen ad.
Pesimizm: Kötümserlik.
Pitoresk: İnsan zihninde resme benzer bir hayal uyandırabilen söz ya da yazı.
Poetika: Şiir üzerine düşüncelerin ve teorilerin tamamı.
Portre: Bir kişiyi fiziksel görümü ve ruhsal durumu bakımından en belirleyici özellikleriyle tasvir etme.
Pragmatizm: Faydacılık.
Pürizm: Saf bir dil kullanma.
-R-
Ramazaniye: Giriş bölümünde ramazanı konu alan kaside.
Rikkat: Anlatımda kulağa hoş gelen sözcüklerin kullanılmasıdır.
Rücû: Bir fikri daha kuvvetli ifade etmek için söylenen sözden vazgeçer gibi davranmak.
-S-
Saki: Divan edebiyatında içki meclisinde şarap sunan kişiye verilen ad.
Sakinâme: Konusu şarapla ilgili olan mesnevilere verilen ad.
Saliye: Divan edebiyatında yeni yılı kutlamak için yazılan şiirlere verilen ad.
Salnâme: İçinde gün ve ay bilgisi de bulunan, kimi konularda bilgiler içeren kitaplara verilen ad. Yıllık.
Satranç: Saz şairleri tarafından aruzun belli kalıplarıyla musammat gazel şeklinde yazılan şiirler.
Saya: Âşık edebiyatında nesir.
Sebk-i Hindî: Divan edebiyatında kullanılan bir üslûp. Hint üslûbu, Hint tarzı.
Seci: Eski düzyazıda cümlelerin ortasında ve sonunda kafiyenin bulunmasına verilen ad.
Sefaretname: Osmanlı İmparatorluğu zamanında, bazı elçilerin gittikleri yabancı ülkeleri tanıtmak amacıyla o ülkelere gördüklerini anlattıkları eserlere verilen ad.
Sehl-i Mümteni: Çok kolay yazılmış gibi görünen; fakat benzeri yazılmaya kalkışıldığında güçlüğü anlaşılan sade ve derin anlamlı söz.
Selâset: Bir yazıda cümlelerin ve kelimelerin akıcı, ahenkli ve kolay anlaşılır olmasıdır.
Selh: Başkasının şiirindeki kelimeleri değiştirerek aynı anlamda yeni bir şiir yazmak.
Semantik: Kelimelerin anlamlarını araştıran bilim dalı.
Septisizm: Şüphecilik.
Simge: Toplumsal uzlaşmaya dayanan, anlamı önceden kararlaştırılmış belirli işaret.
Surnâme: Sünnet düğünleri, evlenmeler gibi önemli törenleri konu alan şiirlere verilen ad.
-Ş-
Şathiyat: Tekke edebiyatında, Allah’la senli benli, söyleşircesine yazılan şiirlere verilen ad.
Şive: Bir dilin değişik kültür düzeylerine göre farklı şekillerde konuşulma özelliği.
Şiveye Mugayeret: Dili kurallarına uymadan kullanmak.
-T-
Tarih düşürmek: Divan edebiyatında şairlerin doğum, ölüm ya da önemli olayları belirtmek amacıyla beyitlere tarih gizlemeleridir.
Tasavvuf: İslam dininde varlık birliğini temel alan, Panteizmi ana düşünce olarak benimseyen, kalbi dünya işlerinden arındırarak Allah sevgisine adayan düşünüş biçimi.
Taşlama: Halk edebiyatında bir kişiyi, bir kurumu ya da bir olayı alaycı bir dille eleştiren şiir biçimi.
Tecelli: Tasavvuf düşüncesine göre kâinattaki tüm varlıkların Allah’ın bir yansıması olduğu düşüncesidir.
Tema: Bir yapıt ya da yaratının anlamca sürdürdüğü temel yönelimlere verilen ad.
Terim: Bir bilim ve sanat dalıyla ilgili kavramları karşılayan sözcüklere verilen ad.
Tezkire: Divan edebiyatında şairlerin hayatını konu alan eserlerin genel adı.
Tezli Oyun: Akışı fikirlere dayandırılarak yazılmış oyun türü.
Tezli Roman: Genellikle toplumsal ya da siyasal bir sorunu konu alan ve bunu bir teze bağlayarak işleyen roman türü.
Tirad: Oyunlardaki kahramanların kesintisizce konuşmalarına verilen ad.
Tiyatro: Oyunların oynandığı yer anlamına gelir.
Tuluat: Önceden yazılmış bir metne dayanmayan; ama olay örgüsü önceden bilinen, oyuncuların bu örgüye göre anlık geliştirdikleri buluşlarıyla konuştukları halk tiyatrosu türü.
Tumturak: Sözlü ve yazılı anlatımda gereksizce büyük laflar etmekten doğan anlatım eksikliği.
-U-
Uyak: Sözcük ve eklerin son heceleri ya da en az iki dizenin sonunda yinelenen ses benzerliği.
Uyarlama: Yabancı dilden çevrilen bir eseri, çevrildiği dili kullanan toplumun kültürel töre ve geleneklerine uydurma işi.
-Ü-
Üç Birlik Kuralı: Trajedi’de yer, zaman ve konu birliğini ifade eder.
Üslûp: Sanatçının eserini oluştururken kullandığı kişisel anlatım biçimidir.
Üstdil: Özellikle belirli bir alana özgü olan bir konuyu açıklamak için kullanılan oluşturulmuş dil.
-V-
Verizm: Doğruculuk.
Vodvil: Hareketli, eğlenceli bir konuya dayanan, içinde şarkılara da yer verilen bir komedi türüdür.
-Y-
Yapısalcılık: Dili ve dilsel ürünleri açıklanmasına yardımcı olan, dilbilimi gibi insan bilimleriyle ilişkili dallarda kullanılan bilimsel bir metot.
Yedekli Koşma: Doğu Anadolu ile Azerbeycan’da saz ozanlarının söyledikleri bir koşma türü.
Yığın Romanı: Sanatsal yönü zayıf, sürükleyici olayları konu edinen ve geniş okur kitlerine seslenmeyi amaçlayan roman türü.
Yuğ: Türklerin İslamiyetten önce Şaman inançları doğrultusunda düzenledikleri cenaze töreni.