Edebiyatta Düşünceyi Geliştirme Yolları

EDEBİYATTA DÜŞÜNCEYİ GELİŞTİRME YOLLARI

KONUMUZ: EDEBİYATTA DÜŞÜNCEYİ GELİŞTİRME YOLLARI

Kaynak: Klasik Hoca

Bir metin oluşturulurken ortaya koyduğumuz düşünceyi geliştirmek ve daha inandırıcı hale getirmek için çeşitli yollara başvururuz. Bu yollara da düşünceyi geliştirme yolları deriz. Aşağıda başlıca düşünceyi geliştirme yollarını işleyeceğiz.

Tanımlama: Bir şeyi tarif etme işidir. Bir metinde tanımlama varsa bu kimdir, bu nedir sorularına cevap verir.

Kalem yazı yazmaya yarayan araçtır. Dediğimiz zaman kalem nedir? Sorusuna cevap bulabiliriz. Bu yüzden örnek cümlede tanımlama yapıldığını anlarız.

Örnekleme Nedir?

 Bir düşünceyi daha somut hale getirmek için örneklemeden yararlanırız. Burada amaç bahsedilen şeyin daha iyi anlaşılmasını kavratmaktır. Genellikle örnekleme örnekleri virgülle ayrılan ve kolay fark edilen örneklerden verilir ama bu şekilde olmayan örneklemeler de mevcuttur.

Her sanatın bir malzemesi vardır. Resminki boya ve fırçadır. Edebiyatınki ise dildir. Bu cümlede her sanatın malzemesinin olduğunu daha iyi anlatmak için resim ve edebiyat örnek olarak gösterilmiştir.

Tanık Gösterme:

Bir düşünceyi desteklemek amacıyla sözüne güvenilen birisinin sözünü kullanmaya tanık gösterme denir. Yani kendi düşüncelerimizin doğru olduğunu göstermek için tanıdık ve güvenilir birisinin sözünden yararlanırız. Ama tanık göstermede muhakkak kişinin sözü olmalıdır aksi takdirde tanık gösterme olmaz. Ve tanık göstermede birisinin sözü tırnak içinde verildiği gibi virgülle de ayrılabilir. Bu yüzden tırnak işaretinin olduğu her yerde tanık gösterme olduğunu düşünmemeliyiz.

Dünyada barıştan daha önemli bir şey yoktur. Atatürk de bunun farkına vararak “Yurtta Sulh, Cihanda sulh” demiştir. Bu cümlede barışın önemini vurgulamak için Atatürk’ün sözünü tanık göstermiş olduk.

Karşılaştırma:

Herhangi iki şeyin benzer ya da farklı yönlerini karşılaştırarak bir konunun daha net anlaşılmasını sağlarız. Karşılaştırma yaparken illa karşılaştırdığımız iki şeyin ismi geçmek zorunda değildir. “Türkiye’nin en kalabalık şehri İstanbul’dur.” Dediğimiz zaman İstanbul’la diğer şehirleri karşılaştırırız fakat bunu kelime olarak vermeyiz. Karşılaştırmayı bir paragrafta ararken gözümüzden kaçabilir. Bu yüzden karşılaştırma bildiren en, daha, fazla, çok gibi kelimelerin olduğu yerlere daha dikkatli bakmamızda yarar var.

Sayısal Verilerden Yararlanma:

Düşünceyi sayısal birtakım verilerle destekleme yoludur. Ama sayıların geçtiği her cümle sayısal bir veri vermeye bilir. “Bakkaldan yüz tane ekmek aldım.” Dediğimiz zaman sayısal bir veriden yararlanmış olmayız. Ama “Türkiye’de her gün 10.000 fırında 10.000 ekmek üretilirken bu ekmeklerin yarısı çöpe gidiyor.” Dediğimiz zaman sayısal veriden yararlanmış oluruz. Yani bir istatistik olmadığı zaman her rakamlı cümlede sayısal veri vardır dememiz doğru olmaz. Aynı zamanda tarihler sayısal bir veri değildir buna da dikkat etmemiz gerekir.

Benzetme: 

Zayıf olan bir varlığın güçlü olan bir varlığa bir benzetme yönüyle benzetilmesidir. Aslan gibi çocuk dediğimiz zaman burada güçlü olan aslandır ve zayıf olan çocuktur. Çocuk güç yönünden aslana benzetilmiştir. Gibi ise benzetme edatıdır. Tam bir benzetmede gibi kullanılır. Bir paragrafta benzetme olup olmadığını bulamazsanız gibi var mı diye bakarsanız belki benzetmeyi daha kolay tespit edip anlayabilirsiniz. Tabi her gibinin olduğu yerde benzetme olmaya bilir. Ya da gibi olmadan da benzetme yapılabilir. “Pamuk eller cebe” dediğimiz zaman eller yumuşaklık yönünden pamuğa benzetilmiştir fakat benzetme yönü ya da benzetme edatı kullanılmamıştır. Ya da “İnci dişleriyle gülümsedi.” Cümlesinde dişler beyazlık yönünden inciye benzetilmiştir fakat yine benzetme yönü ve edatı kullanılmamıştır.

DİL VE İLETİŞİM

İletişim duygularımızı, düşüncelerimizi veya bilgileri çeşitli yollarla başkalarına aktarma işine denir. Bu paylaşma isteği iletişimi zorunlu kılmaktadır. İnsanın varlığı ile birlikte iletişim başlamıştır ve zaman içerisinde gelişmiştir. Birileriyle iletişim kurmanın farklı yolları olsa da en etkili iletişim aracı dildir.

Birileriyle iletişim kurarken farkında olmasak da çeşitli ögeler devreye girer. Bu ögeler gönderici, alıcı, ileti (mesaj), dönüt( geri bildirim), kanal, kod ve bağlam(ortam)dır.

İletişim mesajlaşma olarak düşünürseniz ögeleri daha kolay anlarsınız. Her mesajlaşmada bir gönderici ve alıcı vardır. Gönderdiğiniz mesaja verilen cevap geri bildirimdir. Mesajı göndermek için bir kanal kullanırız ve mesajımızı bir koda uygun olarak yazarız. Ve iletişimin gerçekleştiği ortama da bağlam deriz.

Şimdi birkaç örnek üzerinden iletişim ögelerini örneklendirelim.

“Pazara gitmek için yola çıktım. Hava yağmurlu olduğu için eve döndüm. Kapıyı annem açtı. Anneme “Şemsiyeyi verebilir misin?” dedim annem “Tabi” dedi. Şemsiyeyi alıp pazarın yolunu tuttum.

Yukarıdaki örnek cümlede gönderici pazara giden kişidir. İletisi yani mesajı “Şemsiyeyi verebilir misin?” cümlesidir. Alıcı ise annesidir. Geri bildirim ise annenin “tabi” sözüdür. İletişimde kullanılan yol kelimelerdir. Bu yüzden ses dalgalarını kanal olarak düşünebiliriz. Kod ise Türkçedir. Çünkü iletişim kurarken kod olarak Türkçeyi kullandılar. Bağlam ise kapı önüdür.

Şimdi bir başka örnekte ögeleri bulalım.

“Türkçe dersinde sesli okuma yaparken sıra bana geldi. Heyecandan arkadaşımın kaldığı yeri bulamadım. Öğretmenime üzgün gözlerle bakarak yardım istedim. Öğretmenim yanıma geldi ve parmağıyla kaldığımız yeri gösterdi.”

Bu iletişim sözsüz bir iletişimdir. Gönderici öğrencidir. İletisi ise yardım istemektir. Alıcı ise öğretmendir. Geri bildirim ise öğretmenin parmağıyla öğrencinin devam etmesi gerektiği yeri göstermesidir. Bağlam sınıf ortamıyken kanal hareketlerdir. Kod ise işaretlerdir.

Dilin İşlevleri

İletişim kurarken dilden yararlanırız. Ve her zaman dili aynı işlevde kullanmayız. Şimdi dilin başlıca işlevlerini örneklerle öğreneceğiz.

Göndergesel İşlev: Bu işlevde dil bilgi vermek için kullanılır. Bu yüzden nesnel bilgi verilince bu işlevi aklımıza getirmeliyiz.

Türkçe kelimesi ilk olarak Orhun Kitabelerinde kullanılmıştır. Bu cümlede nesnel bir bilgi verildiği için dil göndergesel işlevde kullanılmıştır.

Heyecana Bağlı İşlev: Bu işlevde gönderici mesajında bir duygu ve heyecanı dile getirir. Heyecana bağlı işlevde aklımıza ünlemi getirmekte yarar var. Tabi her cümlede ünlem olmayabilir duygu ve heyecan bildirmesi yeterlidir.

Yaşasın sonunda ben de yurt dışına çıkabilirim artık!

Karşıma geçip hangi yüzle af diliyor inan ben de anlamış değilim.

Bu iki cümlede bir heyecan ya da duygunun olduğunu anlıyoruz.

Alıcıyı Harekete Geçirme İşlevi: Dil bu işlevde kullanıldığında göndericinin mesajı ile alıcı harekete geçer.

Haydi çocuklar şimdi bahçeye çıkıyoruz. Bu cümlede göndericinin sözüyle birlikte alıcı olan çocuklar harekete geçip bahçeye çıkacaktır.

Herkes tek sıra olsun. Yine bu cümlede göndericinin sözüyle alıcı olanlar tek sıra olacaklardır.

Kanalı Kontrol İşlevi: Bu işlevde gönderici kullandığı kanalın işeyip işlemediğini kontrol eder. Ve bunu soru yoluyla yapar.

Sesim arkaya geliyor mu? Cümlesinde gönderici kanal olarak sesi kullandığı için kanalını kontrol ediyordur.

Yazdıklarımı görebiliyor musunuz? Bu cümlede de gönderici kanal olarak yazıyı kullandığı için bu kanalı kontrol ediyordur.

Not: Bazen soru sorulan cümleleri kanalı kontrol etmese de kanalı kontrol işlevinde kullanıldığı kabul edilir. Soru çözerken böyle bir soru ile karşılaşırsanız kanalı kontrol etmese de soru cümlelerini kanalı kontrol işlevinde kullanılmış gibi düşünebilirsiniz.

Dil ötesi işlevi: Bu işlevde aklımıza dil bilgisi gelmelidir. Dil bilgisi ile ilgili bilgi verilen cümleler bu başlık altında kabul edilir.

Türkçede yapım ekinden sonra çekim eki gelmez. Bu cümlede bir dil bilgisi kuralı verilmiştir. Bu yüzden dil ötesi işlev kullanılmıştır.

Şiirsel (sanatsal) İşlev:

Dil bu işlevde kullanıldığında cümle kendi mesajını içerir. Gönderici kendi özgün üslubuyla dili kullanır. Şiirler buna en güzel örneklerdir.

“Tutuşmuş ruhlarına bir damla gözyaşı sun,

Bir sebile döküldü bembeyaz güvercinler…”

Yukarıdaki dize Ziya Osman Saba’nın Sebil ve Güvercinler adlı şiirinden alınmıştır. İleti şairin özgün bir üslupla oluşturduğu dil ile verilmiştir.

Yorumlar (0)