23.05.2020, 13:08

Ölet

ÖLET

Salgın ile savaşırken dirliklerini yitiren.. 
2009 yılında beni ameliyat ederek boğazımdaki şişirdeği (polipi) çıkaran Doç. Dr. Nermin Demirağ Hanım’a: 
 Olağanüstü çabalarla, gece gündüz ölümle savaşarak bizim için çalışmalarını yürüten SAĞLIK ÇALIŞANLARIMIZA:

 Çok eski bir sağlık bilim kitabında aşağıdaki uyarı yır biçiminde yazılmış, ancak kaynağı yazmayı unutmuşum! “Söz varlığından 16. - 17. y. y.da yazıldığını sanıyorum.” Bulabilirsem, üleşeceğim. 

Éllerüñi oñat yū.
Ġalebelige girme.
Selâmı uzakça vir.
Éyü yi vü éyü iç
Haste iseñ yatıvir:
Taşra çıkma yüzin ört.
Biiznillah nesne tokunmaz.

2020 yılının mart ayında başlayan ölümcül salgın dolayısıyla sağlık bilim (tıp) adalgalarının (terimlerinin) Türkçe kökenli anlamlarının bilinerek toplumun bilinçlenmesi için çok gerekli olduğu daha açık - aydın bir biçimde ortaya çıktı. 
 Bu belirleme ile bugüne değin üzerinde çalıştığım birtakım özgün Türkçe sözleri yeniden irdeleyip düzelterek okuyucularıma, dolayısıyla Türk ulusuna sunuyorum.  

 Düşünce olarak varlığını sezdiğimiz, ancak karşılığı “unutulan, “belli bir alana, yöreye tutsak kaldığı, “yaygın yazı, söyleşme dilinde” yaşamadığı için belleklerde yer almayan, dilimizin ucuna yansıtamadığımız sözler vardır. 

Var, ancak yok! Kavram olarak var, yoğun, somut varlık olarak, söz olarak yok! Kısacası unutulmuş. Bu yüzden düşünce, düşüngü (tefekkür) eksikliği, anlatımı bakımından söz varlığımızda kısırlık var. 
 Bütün alanlarda, öğretimde, bilimde, ezgide, basın - yayında, bütün işkollarında gelişmeyi, ilerlemeyi sağlamanın biricik yolu: Karşılığı öz dilde, kökü, eki Türkçe olan sözleri tarama, derleme, türetme yoluyla doldurmaktır.


 Alıntı sözlerle bu açık, bu dil - düşünce açığı kapatılamaz, alıntı sözlerin köklerinde, eklerinde Türkçe sözlerin kökteşlerini, ekteşlerini belleklerde tutacak, uyaracak, sezdirecek güç yoktur.  
 Türk yurdunda, Türklerin yoğun olarak yaşadığı bir yurtta Türkçe sözlerin ölmesi, unutulup yok olması acıklı, dil, düşünce ile bilim açısından yıkıcı, bölücü sonuçlara yol açan bir olgudur.

BİÇİM BİLGİSİ (İLM-İ SARF, MORFOLOJİ):

 [Türkçe kökenli (kökü, eki ile Türkçe olan) bir sözün, sözcüğün unutulması: 
 =(1)= Unutulan sözün kök, ek, anlam, kavram eksikliklerini doldurmak bakımlarından örneklenerek yeni sözlerin türemesi, türetilmesi yolunun tıkanması, demektir.
 Bir Türkçe sözün ölmesi, en az otuz - kırk kökteşi (“ölet” sözünün kökü öl- eylemi) olan, onlarca, kimilerinde yüzlerce ekteşi olan (bu sözde ek: “-AT/-ET”) sözlerin daha az kullanılması, demektir.
 Bir kavramın (düşünüğün, mefhumun) yok olması, demektir.]

 “ÖLET” sözünün kökü “öl-”, eylem biçimi: “ölmek” eylemidir. “Ölmek” eylemi, oluş eylemi olup ayrıca geçişsiz (nesne almayan) bir eylemdir. Oluş eylemlerinde durum eylemleri gibi “NEYİ”, “KİMİ”, “ONU” soruları sorulamaz. 
 “ÖLET” sözü, “ölmek” eyleminin köküne “(-et) söz türetme eki” eklenerek türemiştir. “Ölmek” eyleminin oluş eylemi olmasına, oluş eylemlerinden “-et” eki ile çok az sayıda türemiş söz olduğunu belirtelim. Bu yönüyle “ÖZÜ ÖZÜDEK (nev-i şahsına münhasır)” bir türemedir.


 --- Çok ayrıntılı, biraz da başka “ad türetme eklerine göre” karışık bir özelliği olduğu için “+(A)T, -(I)T EKİ” başlıklı uzun bir dil yazısında bu konuyu işledim.

ANLAM BİLGİSİ, ANLAM BİLİM (İLM-İ MAÂNÎ, SEMANTİK):

 Ölet sözü, “Toplu ölümlere yol açan salgın, deprem, toplu öldürme, su taşkını.. gibi olaylar” anlamındadır.
 Gerek varlığı belgelerle kanıtlanmış Eski Türkçe kollarında, gerekse günümüzde kullanıldığı Türkiye ile Özbek Türkçesinde bu anlamda kullanılmaktadır. 

SESBİLGİSİ (SAVTİYAT, FONETİK):

 Türkiye Türkçesindeki “ÖLET” ile Özbek Türkçesindeki “ÖLÄT” biçiminde vurgu ikinci, son boğumdadır.
/---                              ---                          ---

SÖZ KÖKEN BİLGİSİ (ETİMOLOJİ) SÖZLÜKLERİNDE “ÖLET” SÖZÜ

 Aşağıdaki üç “Söz Köken Bilgisi” sözlüğünde “ÖLET” sözü yok:  

TÜRK DİLİNİN ETİMOLOJİ SÖZLÜĞÜ - Hasan Eren -1999 yılı- 543 s.
SÖZLERİN SOYAĞACI - Sevan Nişanyan - 2002 yılı - 773 s.
TÜRK DİLİNİN ETİMOLOJİ SÖZLÜĞÜ - İsmet Zeki Eyuboğlu-2017 yılı- 806 s.

 Aşağıdaki “Söz Köken Bilgisi” sözlüğünde “ÖLET” sözü var:  

Türkiye Türkçesindeki Türkçe Sözcüklerin KÖKEN BİLGİSİ
Prof. Dr. Tuncer GÜLENSOY “O - Z” 2. cilt
Türk Dl Kurumu Yayınları - Ankara. 2011. 2. Baskı

661. s. ölet (hlk. /DAO, 370) ‘Öldürücü hastalık salgını’ 
***   ***  ***

AÇIKLAMA, İRDELEME: DAO = T. Gülensoy, Doğu Anadolu Osmanlıcası.
 Gülensoy’un bu kitabını edinemedim. Eski Türkçe kollarından biri olarak Doğu Anadolu’da kullanılmış olan bir kol mu? Günümüzde Doğu Anadolu’da kullanılan yöre ağzının söz varlığı mı?


 “KÖKEN BİLGİSİ” demek, en eski belgeyi göstererek sözcüğün kökenini belirlemek, demektir. 
 “ölet” sözü, yazılı belge olarak varlığı belirlenmiş: HAREZM - ALTINORDU Türkçe kolundaki İBNİ MÛHENNÂ LÜGÂTİ’nden başlayarak ÇAĞATAY, ESKİ KIPÇAK, ESKİ TÜRKİYE ile OSMANLICA TÜRKÇE’lerindeki yüzlerce kaynakta kullanılmış.  
 Gülensoy, bir tek kaynak gösteriyor. O kaynak da kendisinin bir eseri. Doğrudan, ana kaynaklardaki “ölet” sözcüğünün varlığını göstermesi gerekirdi.
 Çağdaş Türkçe kollarında kullanılıp kullanılmadığını, kullanılıyorsa hangilerinde kullanıldığını göstermeliydi. Ancak, bu da yok.
 Ayrıca, aşağıda üç büyük yöre ağzı sözlüğünden derleme kaynaklarını gösterdiğimiz üzere “ÖLET” sözü yalnız Doğu Anadolu’da değil, bütün Türkiye Yöre Ağızları’nda, bu arada Irak Türkmenlerinde de kullanılmaktadır.

SÖZ KÖK BİLGİSİ, KÖKEN BİLİM (İLM-İ İŞTİKAK, ETİMOLOJİ):
=A= ART DÖNEMLİ SÖZ VARLIĞI: ESKİ TÜRKÇE KOLLARI

 Türkçe kökenli (kökü, eki ile Türkçe olan) bir sözün, sözcüğün unutulması: 
 =(2)= “ESKİ TÜRKÇE KOLLARI” ile söz, düşünce, düşüngü köprüsünün bir Türkçe söz - kavram üzerinden kesilmesi, demektir.
 Bir kavramın (düşünüğün, mefhumun) yok olması, demektir. 

HAREZM - ALTINORDU TÜRKÇESİ (12. - 14. y. y.)

 Bu sözlükte yer alan pek çok sözün tanımından çıkardığımız sonuca göre İbni Mühennâ adlı Arap kökenli, ata - ana dili Türkçe olmayan yazar Türkçe sözlerin anlamlarını ayrıntılı bilmiyor. Bu yüzden kimi sözlerde yanlış, kimilerinde yaklaşık, kimilerinde ise yetersiz, eksik karşılıklar vermiştir. 
 “Ölet” sözünün karşılığını verirken de yakıştırma ile eksik karşılık yazdığını düşünüyoruz.

İBNİ MÛHENNÂ LÜGÂTİ -
(13. y. y. sonu - 14. y. y. başında yazıldığı sanılıyor. Tarih yazılmamış.)

ÖLET “cansız, camit nesne” 
≡---                              ---                          ---
ESKİ KIPÇAK TÜRKÇESİ [13. y. y. - 15. y. y.]

ET-TUHFETÜ’Z-ZEKİYYE Fİ’L-LÜGATİ’T-TÜRKİYYE - 
 Giriş bölümünde Kıpçak Türkçesinde yazılmış olduğu belirtilen bu kitap bir dilbilgisi kitabıdır. M. S. 829 yılında yazıldığı sanılan bu eser 91 sayfadır.  

ÖLET (ad) = Toplu ölüm, çok sayıda kişinin ölmesine yol açan taşkın, salgın, deprem, kırgın, kırım gibi ölme durumları. 
≡---                              ---                          ---
ÇAĞATAY TÜRKÇESİ (14. - 19. y. y.]

ÖLET : “hastalık, hayvan kırgını, kolera. bkz. sırḳu, bi:mār, dā,  ig (2)”, ḳırġın, maraż, opücin, öbücin, öblik, sayru, sökel, yatalaḳ, aġrıġ, aġrıḳ, ḫasta, ḫaste, mari:z. - ŞEYH SÜLEYMAN LUGATI - 
 Özbekler tekkesi şeyhi Şeyĥ Süleymān Efendi'nin 
 “LUĠAT-I ÇAĠATAY VE TÜRKÍ-Yİ OSMĀNÍ” adlı sözlüğü - 
 İstanbul, 1298 (hicri) / 1882 (miladi) yılı.
≡---                              ---                             ---
ESKİ TÜRKİYE TÜRKÇESİ (13. - 15. y. y.]

ÖLET [ﺍﻮﻝﺖ] = Çoğu salgın biçiminde olan toplu ölüm, kırgın, kıran.

& Kaçan zina ve fahişe zahir olsa ölet [ﺍﻝﺖ] ola. (Enb. XIV. 17) “14. y. y.”
[Kaçan (ne zaman) uygunsuz ilişkiler ile uygunsuz kadınlar açığa çıkarsa ölet olur.]

 [KISAS-ı ENBİYA. (ﻕﺼﺹﺍﻦﺒﻴﺍ) : XIV. y.y.: Aydınoğlu Mehmet Beğ için Arapçadan çevrilmiş olan bu önemli eser, XIV. y.y. Anadolu Türkçesinin duru, güzel bir örneğidir. 
 Çeviren belli değildir. Kitabın konusu: Yaradılış öncesi, yaradılış ile peygamberlerin menkıbeleridir. Eserin Türk Dil Kurumu kitaplığında 1776 / 6037 numara ile kayıtlı 950 sayfalı nüshası taranmıştır. 
 Tarayan: Edebiyat öğretmenlerinden Kemal Edip Kürkçüoğlu’dur.] (Enb. XIV.)
/---                              ---                             ---
 Çok ola cümle ekin hem ot biçin
 Hem ÖLED (ﺍﻝﺪ) dimiş iklim için        (Melhame. XIV - XV. 54 -2)

 [MELHAME-İ ŞEMSİYYE [ﻤﻝﺤﻣﻪﺀﺷﻣﺴﻴﻪ]: XV. y.y.ın değerli bilgin sofilerinden Yazıcıoğlu Mehmet ile Ahmet Bican’ın babaları Yazıcı Selâhüddin Efendinin 1408 (811) yılında Farsçadan çevirdiği manzum eserdir. Yıldızlardan, hayvanlardan söz eden bu eseri 1576 yılında Ferruhi adlı biri göçürerek (kopya ederek) yazmıştır. 
 Şimdi Nuruosmaniye kitaplığında 2809 numara ile kayıtlı olan 173 yapraklı nüsha taranmıştır.
 Tarayan: Türkiyat Enstitüsü asistanlarından Kıvamettin Burslan’dır.] (Melhame. XIV - XV.)
 ***
 Çok ola nezle zükâm ü hem süâl
 Yıl ÖLET [ﺍﻮﻝﺖ] ola göre nâs infiâl    (Melhame. XIV - XV. 83 - 1)
 ***
 Hem ÖLET [ﺍﻮﻝﺖ] ola bu yıl ey nâmdâr
 Yıl yaramazdır yavuzdur rûzigâr      (Melhame. XIV - XV. 44 - 2)
 ***
 Hem katı ÖLET [ﺍﻮﻻﺪ] ola dir nidevüz
 Tevbeden yeğrek ne var kim idevüz           (Melhame. XIV - XV. 71 - 2)       
 ***
 Hassa Türkistan’da ola bî-hisap
 Hem ÖLET [ﺍﻮﻝﺖ] ola bu yıl dir bu kitap   (Melhame. XIV - XV. 62 - 1)
/---                              ---                             ---
 İkincisi budur anın ki Beyt-ü’l-Makdis açıla
 Üçüncüsü budur anın ÖLETLER [ﺍﻝﺖﻝﺮ] olusar mevfûr
 (Muham. XV. 291)

 [MUHAMMEDİYE (ﻣﺤﻣﻣﺪﻴﻪ): 15. yüzyıl sofi bilginlerinden Gelibolu’lu Yazıcıoğlu Mehmet Efendinin 1449 (853) da yazdığı tasavvufî manzum eserdir. İstanbul’da birkaç kez basılmıştır. Giritli Ali bin Mehmet’in 1751 (1165) müellif nüshasından göçürdüğü (istinsah ettiği) eser Süleymaniye kitaplığının Lâleli bölümünde 1491 numara ile kayıtlı olan 560 sayfalı nüsha taranmıştır. 
 Tarayan Kilisli Rifat Bilge’dir.] (Muham. XV.)
/---                              ---                             ---
& Hiç yağmur yağmadı, nâs ortasında ÖLET [ﺍﻮﻝﺖ] çoğ oldu. (Kesir. XV.)

 [TARİH-i İBNİ KESİR TERCÜMESİ (ﺖﺍﺮﯿﺥﺍﺑﻥﮐﺚﺮﺗﺮﺠﻤﻪﺴﻰ):  XIV. yüzyılda Şamlı İmadüddin İsmail bin Ömer’in Arapça yazdığı tarih kitabını 1438 (842)de Hızır bin Celâlüddin’in Türkçeye çevirisidir. 
 Dil bakımından pek önemli olan bu eserin Süleymaniye kitaplığında 896 numara ile kayıtlı nüshası taranmıştır.
 Tarayan: Kıvamettin Burslan’dır.] (Kesir. XV.)
---                              ---                             ---

OSMANLI TÜRKÇESİ [16. - 19. y. y.]

& Et-taunu [ﺍﺍﻄﺍﻋﻮﻥ] (Arapça) = ÖLET [ﺍﻮﻝﺖ] ve meçüklü dedikleri maraz.
 (Terceman. XV. 38)
  [TERCEMAN (ﺘﺭﺠﻣﺍﻥ): XVI. yüzyıl dil, inanç bilginlerinden Ankaralı Pîr Mehmet bin Yusuf’un 1551 (959)* yılında 28 bölüm üzerine 3 cilt olarak düzenlediği Arapçadan Türkçeye sözlüktür. Sözlüğün Ali Paşa kitaplığında 2604 numara ile kayıtlı nüshası taranmıştır.
 Tarayan: Türkiyat Enstitüsü asistanlarından Kıvamettin Burslan’dır.] (Terceman. XV.)
/---                              ---                             ---
LEHCE-i OSMÂNÎ - Ahmed Vefik Paşa

Osmanlıca I. baskısı 1876 yılında yayınlandı
Türk Dil Kurumu Yayınları - I. baskı: Ankara - 2000
Yeni yazıya çevirerek yayınlayan: Recep Toparlı

& ÖLET [ﺍﻮﻝﺖ] ölet yılı. Hastalık, veba, salgın, hayvan kırcını.
/---                              ---                             ---
KAMUS -I TÜRKÎ - Şemseddin Sami - İkdam Neşriyat; 1899 yılı
Hazırlayan: Paşa YAVUZARSLAN
Türk Dil Kurumu Yayınları - I. baskı: Ankara - 2010

& ÖLET [ﺍﻮﻝﺖ] (ad) [“ölmek”ten] Salgın insan ve hayvan hastalığı: Ölet yılı.
≡---                              ---                             ---
=B= EŞ DÖNEMLİ SÖZ VARLIĞI: ÇAĞDAŞ TÜRKÇE KOLLARI

 Türkçe kökenli (kökü, eki ile Türkçe olan) bir sözün, sözcüğün unutulması: 
 =(3)= “ÇAĞDAŞ TÜRKÇE KOLLARI” ile söz, düşünce, düşüngü köprüsünün bir Türkçe söz - kavram üzerinden kesilmesi, demektir.
 Bir kavramın (düşünüğün, mefhumun) yok olması, demektir. 

 Çağdaş Türkçe kolları içerisinde “ÖLET” / “ÖLÄT” sözü yalnız Türkiye ile Özbek Türkçesinde vardır:

TÜRKİYE TÜRKÇESİ 
TÜRKİYE TÜRKÇESİ YÖRE AĞIZLARI (DİYALEKTLERİ)

 Türkçe kökenli (kökü, eki ile Türkçe olan) bir sözün, sözcüğün unutulması: 
 =(4)= Bütün Çağdaş Türkçe kollarının “YÖRE AĞIZLARI”nda binlerce yılda milyonlarca Türk’ün yaşanmışlıkla, yad dillere büyük oranda uzak kalmanın verdiği üstünlükle türettiği bir sözün unutulması, demektir.
 Bir kavramın (düşünüğün, mefhumun) yok olması, demektir. 

ANADİLDEN DERLEMELER - I. Cilt - 1932 YILI - 
Hamit Zübeyir, İshak Refet - Halk Evleri Dil ve Edebiyat gurupları mesaisine yardım için - C. H. F. Neşriyatından - Hakimiyeti Milliye Matbaası - ANKARA.

300. s. & ÖLET = Kolera veba gibi salgın. GÜNEY ANADOLU “C. A.”; MALATYA.
/---                              ---                             ---
ANADİLDEN DERLEMELER - II. CİLT- Hamit Koşay, Orhan Aydın - 
T. D. K. C. I. 19
TÜRK TARİH KURUMU Basımevi -1952 yılı -ANKARA.

111. s. ölet (ad; sağlık bilim; toplum bilim) (I) = Kolera gibi afet.: ISPARTA.
111. s. ölet (ad; sağlık bilim; toplum bilim) (II) = Veba hastalığı.: MANİSA.
111. s. ölet (ad; sağlık bilim; toplum bilim) (III) = Sığırlarda görülen hastalık.:  GÜNEY ANADOLU (G. A.)
111. s. öletlik (ad; sağlık bilim; toplum bilim) = Ölümlük.: ANKARA.
/---                              ---                             ---
Türkiye’de Halk Ağzından SÖZ DERLEME DERGİSİ - 3. CİLT: 
- Türk Dil Kurumu yayınları; - İstanbul Cumhuriyet Matbaası - 1942 yılı.
“L - Z” 

“Ölet” sözü yok.
/---                              ---                          ---
DERLEME SÖZLÜĞÜ - 9. CİLT
Türk Dil Kurumu Yayınları - 1963 YILI - ANKARA

3331.s. ÖLET (ad; neteg.) (I -1) = Öldürücü sayrılık salgını, kıran. (İshaklı *Bolvadin -AFYON; -ISPARTA; -BURDUR; Darıveren *Acıpayam, *Tavas -DENİZLİ; Çırpıköy *Bayındır -İzmir; İğdecik ile Sancaklıboz köyleri -MARAŞ; Kirazlı -BURSA; *Tosya -KASTAMONU; *Kargı, *İskilip -ÇORUM; *Ahlat -BİTLİS; -ELAZIĞ; -MALATYA; *Besni -ADIYAMAN; -URFA; *Kilis -GAZİANTEP; -ANKARA; *İncesu -KAYSERİ; *Bor, Ortaköy -NİĞDE; Gavurdağı *Cebelibereket -ADANA; Civanyaylağı *Mersin -İÇEL; Bağyaka *Finike, *Alanya -ANTALYA; Görele *Fethiye -MUĞLA)
3331.s. ÖLET (ad) (I -2) = Veba. (-MANİSA; -MALATYA; *Antakya -HATAY; Akyar *Osmaniye -ADANA; KERKÜK)
3331.s. ÖLET (ad) (I - 3) = Kolera. (-ISPARTA; -MALATYA; Akyar, Gavurdağı *Cebelibereket -ADANA; Çınarlı *Şarköy -TEKİRDAĞ)
3331.s. öletlik = Ölümlük. (-ANKARA)

DERLEME SÖZLÜĞÜ EK - XII. Cilt
Türk Dil Kurumu Yayınları - 1963 yılı - ANKARA

4623.s. ölet = 1. Veba. (KERKÜK) 2. Kolera. (-VAN) 3. Salgın, bulaşıcı. (Darıveren *Acıpayam -DENİZLİ)
/---                              ---                          ---
Türk Dil Kurumu Sözlüğü - 1989 yılı - ANKARA

Ölet (ad) halk ağzında
Öldürücü hastalık salgını, kıran (I).
≡---                              ---                             ---
ÖZBEK TÜRKÇESİ

ÖLÄT (ad; sayrılık; sağlık bilim) = Ölet: Toplu ölümlere yol açan salgın.

ÖZBEK TİLÏNÏNG İZÅHLİ LÜGÄTÏ - II. TOM, 1981 - Moskva.: 

 ÖLÄT Kişi vä xayvånlärnïng köpläb yåki yåppäsïgä ölişïgä, ḳırilïşïgä säbäb bolädïgän, tez yoḳadïgän käsällik, mäsälän: väbå.
 [ÖLET: Kişi ile hayvanların çoğunun, (kimi durumlarda) bir bölümünün ölmesine, kırılmasına yol açan, tez bulaşan sayrılık, örnek olarak: veba.]
 “Ḳışlåḳlär uzåḳ dävåm étgän ölät yåki uruş näticälärïdä xaråb bolgändäy väyrånliḳḳa yüz tutgän.”: A. Ḳahhår - SÄRÅB.
 [Kışlaklar (köyler) uzun süren ölete, savaş sonuçlarında harap olmuş gibi virane (olmaya) yüz tutmuş.] - A. Kahhar - SERAP 

 “Bu ähvål umumiy väbå vä ölät édï”.: Äyniy - ÄSDÄLİKLÄR. 
 [Bu durum genel (olarak) veba ile ölet idi.: Äyniy - ANILAR (HATIRALAR)]

Ölät dégdï : Ölätgä düçår boldï. 
[Ölet değdi : Öletle karşılaştı.] 

 “Çindän häm u özïnï mänimäslik däräcäsïdä åldïrgän, ölät tékkän kişilärdek közlärï içïgä çökïb kétgän édï.”: A. Ḳådiriy. - ÖTKÄN KÜNLÄR.
 [“Gerçekten de o kendisini önemsemezlik kertesinde kaptırmış (kendisini bırakmış), ölete uğramış kişiler gibi gözleri içine çöküp gitmişti.”: Abdullah Kadiri - ÖTKEN KÜNLER (GEÇMİŞ GÜNLER).] 
≡---                              ---                             ---
SONUÇ

 Güçlü, araştırmaya, gelişmeye uygun bilim alanları için söz varlığı kendi öz dilindeki sözlerle donatılmış bir dil gereklidir.


Türk dilinin sürekli beslenmesi, kavram boşluklarının kendi kaynakları ile doldurulması gerekir.


Türkçenin kaynakları: Eski Türkçe kolları, Çağdaş Türkçe kolları ile Yöre Ağızlarıdır.
 Bu yazıda bu üç ana kaynakta yer almış, ancak “İŞLEK (günlük yaşayışta sıklıkla kullanılmayan)”, “YAYGIN (ayrı Çağdaş Türkçe kollarında kullanılmamakta olan)” sağlık bilimle ilgili kavram boşluğu olan bir sözü değişik yönleriyle işledik. 
 İşlekleşmesi, yaygınlaşması ülküsü ile, umudu ile.

Yorumlar (0)