11.11.2018, 21:32

Tüm Yönleriyle Doğu Türkistan Gerçekleri 4

Tüm Yönleriyle Doğu Türkistan Gerçekleri 4

ÇİN ÖNÜNE GELENİ BÖLÜCÜLÜKLE SUÇLUYOR

28.10.2018 tarihinde Türk Ocakları Genel Merkezi tarafından Ankara’da, Türk Ocakları Genel Başkanı sayın Prof. Dr. Mehmet Öz Bey başkanlığında bir toplantı gerçekleştirildi. Yalnızlığa itilmiş bu davaya birilerinin dikkat çekmesi gerekiyordu. Toplantıya Doğu Türkistan davasının önemli adları katılarak konuşma yaptılar. Doğu Türkistan Milli Meclisi’nin Başkanı sayın Seyit Tümtürk konuşmasında: ‘‘Bugün beğenmediğimiz, eleştirdiğimiz Batı, Doğu Türkistan meselesinde Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda bütün dünya liderleri Çin’i Doğu Türkistan’daki bir milyondan fazla Müslüman Türk’ün esir hayatı yaşadığı kamplarını dile getirerek Çin’i eleştirmiş ve insan haklarıyla ilgili de açık bir uyarıda bulunmuştur. Burada dünya liderleri Doğu Türkistan’ı gündeme getirirken maalesef bizim liderlerimiz zulmün sadece Filistin’de olduğu gibi Filistin namusumuz demiş ancak iki kere namusumuz olan Doğu Türkistan dillendirilememiştir. Bunu bir eksiklik olarak görüyoruz.’’ demiştir.

Yine konuşmacılardan akademisyen Prof. Dr. Erkin Emet; ‘‘Doğu Türkistan’da 1980’li yıllarda Çin pasaportu taşıyorduk, Çin vatandaşı idik ama kültürel hayatımız Türk Dünyasıyla bir bütündü. Türk dizileri izlerdik, Türkçe şarkılar dinlerdik, Türk mağazalarından alışveriş yapıp, Türkiye Türkleri gibi giyinirdik. 1980’lerde Türkoloji çalışmaları yapılıyordu’’ diyerek günümüzde gelinen noktaya, uygulanan asimilasyona dikkat çekmiştir.

Türk siyasetinde Doğu Türkistan konusunda iktidar ve ana muhalefet partilerinden ses çıkmazken Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı sayın Mustafa Destici ve İYİ Parti Genel Başkanı sayın Meral Akşener TBMM’de Doğu Türkistan’daki zulmü dile getirdiler. Çin’deki araba kazalarını çok gerekliymiş gibi haber yapan medya organlarından Doğu Türkistan’daki soydaşlarımıza yapılan soykırımı da haber yapmasını bekliyoruz. NTV dışında bu konunun gündeme getirilmemesi karşısında derin bir mahcubiyet yaşıyoruz.

Doğu Türkistan’daki toplama kamplarının canlı tanığı, bir önceki yazımızda adı geçen tanık Ömür Bekali’den söz etmek istiyorum. Kamplarda 7 ay tutuklu kaldıktan sonra bırakılan Bekali önce vatandaşı olduğu Kazakistan’a, oradan da Türkiye’ye gelerek Çin Komünist Devleti’nin baskı ve işkencelerini, Doğu Türkistan Türklerinin uğradıkları hak ve hukuk ihlallerini dünyaya anlatmaya başlamıştır. Çin yetkilileri Ömür Bekali’yi tehdit etmiş, konuşmaya devam ederse kamplarda tutuklu bulunan babasının öldürüleceğini söylemiştir. O ise milletinin uğradığı zulmü anlatmaktan vazgeçmemiştir. Onun tanıklığı sayesinde bugün dünyada az da olsa Doğu Türkistan gerçekleri konuşulmaya başlanmıştır.

Ve katil Çin Ömür Bekali’nin 80 yaşındaki babasını öldürmüştür. Derin bir üzüntü, büyük bir acı yaşayan Ömür Bekali duygularını şöyle dile getirmiştir: ‘‘Ben pişmanlık duymuyorum. Vatanımda yaşlar döküldü, kanlar döküldü, canlar yitirildi. Çin öldürmekle bizi bağımsızlık isteğimizden döndüremez.’’

ÇİN RÜYASI

Hong Kong’da çıkan ‘‘Shingdaw" gazetesi, Uygurca ders kitaplarında ‘‘Panislamizm’’, ‘‘Pantürkizm’’ ve ‘‘Bölücülük’’ konularına yer verdikleri gerekçesiyle üç önemli Doğu Türkistanlı aydının tutuklandığını bildirdi. [1] Doğu Türkistan’ın Milli Eğitim Bakanı konumundaki Sattar Savut bu üç kişiden biri. Suçu; Doğu Türkistan’da okutulan ders kitaplarından birine Kaşgarlı Mahmut’tan bir parça alıntı yapmak. Suçu; kendi milletinden olan bir şahsiyeti kendi milletine tanıtmak… Çin, 12 yıldır okutulan bu ders kitaplarının, Doğu Türkistanlı gençleri zehirlediği gerekçesiyle tutukladığı bu Türk aydını ölümle cezalandırdı. Alimjan Memtimin ve Abdurazak Sayim yine aynı suçlamalarla tutuklanan diğer Doğu Türkistanlı aydınlar. Çin Türk aydınlarını tutuklamak ve ortadan kaldırmak için kılıf uydurmaya devam ediyor. Yetmiyor Türkiye’de akademisyenlik yapan, burada bir Türkiye Türk’ü akademisyenle evli olan Doğu Türkistanlı Dr. Mihriban Aydın’ın, hasta annesini ziyarete vatanına gitmesini fırsat bilip onu da tutukluyor. Türkiye’ye dönüş yapması yasaklanıyor. Yine Türkiye’de okuyan Doğu Türkistanlı öğrenciler aileleri ile görüşemiyor, ailelerinin seslerini dahi duyamıyorlar. Öğrenciler ailelerinden birçok kişinin kamplarda olduğunu söylüyorlar. Hepsi vatan özlemi çekiyor. Bütün bu olanlar kardeşlerimizi çok rahatsız etmektedir, psikolojileri çökmüştür. Neredesin Türkiye? Neredesin adalet?

Geçtiğimiz günlerde düzenlenen ÇKP'nin 19. Ulusal Kongresi’nde Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, 2050 yılına vurgu yaparak Dünya’ya tamamen hakim olma hedefini açık açık dile getirdi. 2050 yılına kadar tek uluslu, müreffeh, güçlü ve uyumlu bir toplumun inşa edileceğini açıkladı. Çin’in egemenliğine karşı her türlü oluşumla mücadele edileceğini söyleyen Şi Cinping Çin ulusunun yeniden canlanacağı 2050 hedefini ‘‘Çin Rüyası’’ olarak tanımlamaktadır.

2050 yılına kadar Doğu Türkistan’ı içindeki Türklerle birlikte tarih sahnesinden silmeyi amaçlıyorlar. Hedeflerini gerçekleştirmek için pek çok stratejik ve ekonomik projeyi hayata geçiren Çin’in ‘‘Bir Kuşak Bir Yol’’ Projesi Çin’i 2050 hedefine taşımada altyapıyı oluşturmaktadır. Çin, tarihten bugüne yayılmacı bir zihniyete sahip olmuştur. Çin’in kısa vadeli amacını Doğu Türkistan’ı yutmak, uzun vadeli amacını ise dünyaya hakim olmak olarak özetleyebiliriz. Doğu Türkistan bu amaçla işgal edilmiştir. Doğu Türkistan’dan sonra ise Batı Türkistan diye bildiğimiz Türk Cumhuriyetleri’ni ve çevresindeki bazı Müslüman devletleri (Endonezya, Pakistan) de stratejik ve ekonomik yönden egemenlik altına almak ve buralarda nüfus oluşturmak amaçlanmaktadır. Kaldı ki, Türk Cumhuriyetleri’nde şimdiden rahatsız edici bir yoğunlukta Çinli nüfus görülebilmektedir. Türk Cumhuriyetlerini de bir bir kendine bağımlı hale getirmeyi amaçlayan Çin Türkiye’yi de zapt ederek Batı’ya açılmak niyetindedir. Şi Cinping’in dile getirdiği Dünyaya Hakim Olma hedefi tam olarak budur!

Çin yayılırken ‘‘buyur buradan yayıl’’ diyecek, buna izin verecek değiliz elbette! Onlar Çin rüyasını gerçekleştirmeye çabalarken biz neden onların rüyasının içinde olalım ki? Bizim TURAN düşümüz yok mu? Tamam, Çin ile ikili ilişkiler kuralım, karşılıklı anlaşmalar yapalım ancak bu ekonomik anlaşmalar soydaşlarımızın önüne geçmemelidir. Türkiye, gerektiğinde sesini yükseltebilen, soydaşının hakkı hukuku için Çin’e rest çeken bir devlet olmalıdır. Çin’in milyar dolarları kendi soydaşının canından değerli olmamalıdır.

Modern İpek Yolu yani Bir Kuşak Bir Yol Projesi’nin önemli bir bölümü Türk Cumhuriyetleri’nden geçmektedir. Çin bu projeyi oldukça önemsemektedir. Bu da demektir ki; Çin’e karşı elimizde büyük bir koz var. Doğu Türkistan’daki kampların kapatılması, insan hakları ihlallerinin son bulması, yaşam şartlarının iyileştirilmesi için Çin’e baskı yapabiliriz.


DİLEK YILMAZ

TÜRKLÜKBİLİMCİ (TÜRKOLOG)

[1] Erkin Asya Radyosu

Yorumlar (0)