Ölüm sözcüğünün kökeni - Prof. Dr. Osman Fikri Sertkaya

Ölüm sözcüğünün kökeni

Prof. Dr. Osman Fikri Sertkaya

TÜRKÇEDE KELİME ETİMOLOJİSİ NASIL YAPILIR?


Sayın Aslı Karşıyaka 10 Ekim Salı (21:15) günü “ölüm kelimesini parçalayabilir misiniz?” diye sormuştu. Buna göre sorusunun etimolojik cevabı *ö-l-ü-m şeklinde olmalıdır. Ancak Türk Dil Bilgisi yazan hocamız Muharrem Ergin de meslektaşım Günay Karaağaç da, öğrencimiz Mustafa Özkan da bu kelimeyi öl-ü-m şeklinde parçalamışlardır ki bu açıklama da bir öğrenci için yeterlidir. Ancak bu gibi kelimelerin etimolojik kökeninin gösterilmesi gerekirse, cevabı *ö-l-ü-m şeklindedir.

Bugün  ülkemizde köken etimolojisi açıklamaları yapacak Etimolog Türkolog sayısı azdır. Başta Prof. Gülensoy gelir. Ercilasun, Karaağaç, Şirin, Kaya ve bir kaç meslekdaşım daha etimolojide derine inebilir.

Ben konuya 11 Ekim 2017 (19:03) itibarı ile “Ö(mek) fiili ve bazı türevleri hakkında etimolojik açıklamalar” başlıklı yazımda kısmen temas etmiştim. Ancak bazı meslekdaşlarım sistem ile ilgili yazdıklarımı biraz daha açmamı istediler. Etimoloji sahasındaki meraklı meslekdaşlarım için, Facebook ölçüsünde, bir küçük paylaşım daha yapıyorum. İnşallah ilgilenenlere faydalı olur. 

Bir dilde üç çeşit kelime bulunur. 1. Taklidî (onomapoetic) sözler. 2. Dile başka bir dilden giren sözler. 3. Dilin aslî kelimeleri sayılan sözler. 

1. Taklidî kelimelerin kuralı yoktur. Telâffuzları ses duyumuna dayalı olduğu için zır zır, vızıl vızıl, şırıl şırıl, mırıl mırıl vs gibi Türkçede kelime başında bulunmayan z, v, ş, m gibi seslerle de başlayabilirler.

1. Dilin aslî kelimeleri olan sözleri Türkçe açısından değerlendirelim: Türkçede iki tür kelime vardır. Birincisi hareketi, eylemi ifade eden kelimeler. Bu kelimelere “fiil” diyoruz. Bunun dışında kalan, yani hareketi, eylemi ifade etmeyen kelimelere ise “isim” diyoruz. Bu iki tür kelime grubunda yer alan sözlerin etimolojisini yaparken önce tek hecede telaffuz edilen sözler özerinde duralım. Tek hecede telaffuz edilen Türkçe sözler 6 grupta toplanır. Bunlardan ilk ikisi “kök” veya “taban” kelimesi ile karşılanan bölünemeyen hecelerdir. Bu kökler” veya “tabanlar” parçalanamaz, çünkü kendileri “kök” veya “taban” halindedir. (Burada “taban” yerine “kök” terimi kullanılacaktır. 

2. Dördü ise “gövde” kelimesi ile karşılanan yapısı bakımından bölünebilen veya parçalanabilen kelimelerdir.
Gerek fiil, gerekse isim en küçük gramer birliği olarak sadece ünlüler ile karşılanırsa, buna “fiil kökü” (FK) ve “isim kökü” (İK) denilir. Tek sesten oluşan en küçük gramer birliği oldukları için de parçalanamazlar. Bu gramer birimi eğer  FK ise (V-), İK ise (V) şeklinde ifade edilir. V işareti  “vokal = ünlü” demektir. Ünsüzler ise K “konson(ant) = ünsüz” kısaltması ile ifade edilir. 

V- (Vokal) fiil kökleri 
ı- “göndermek”. 
u- “muktedir olmak”.

V (Vokal) isim kökleri
 ı  “ağaç, çalı çırpı”.
u “uyku”.

KV- (Konson+Vokal) fiil kökleri 
ko- “bırakmak”. 
yu- “yıkamak.

KV (Konson+Vokal) isim kökleri
ne “soru sözü”.
sü “er, asker”. 

Köküne inmek için parçalanabilen dört gramer birliğine ise “Fiil gövdesi (FG)”, ve “İsim gövdesi (İG)” denilir. Bu dört gramer birliği şunlardır:

V+K- (Vokal+Konson) fiil gövdeleri 
ı-d- “göndermek”. 
u-k- “anlamak, öğrenmek”. 
ü-k- “artmak” (ü-k-ü-ş). 

V+K (Vokal+Konson) isim gövdeleri
o-g  “kabile” (o-g-u-l, o-g-u-ş, o-g-u-z). 
ö-g akıl”. 
u-z “mahir, usta”. 

KV+K- (Konson+Vokal+Konson) fiil gövdeleri 
ke-l-  “gelmek” (ke-t-, ke-ç-, ke-z-).
ko-d- “koymak, bırakmak”. 
kö-r- “görmek”.

KV+K (Konson+Vokal+Konson) isim gövdeleri
ti-k “dik”; (ti-z).   
ti-l “dil”. 
kö-z “göz”.  

V+K+K (Vokal+Konson+Konson) fiil gövdeleri 
i-l-t-  “ulaştırmak, eriştirmek”.

V+K+K (Vokal+Konson+Konson) isim gövdeleri
a-l-t  “alt, aşağı”.
a-s-t “alt, aşağı”,
ü-s-t “üst, yukarı”.

KV+K+K (Konson+Vokal+Konson+ Konson) fiil gövdeleri
yı-r-t- “yırtmak”. 
sü-r-t- sürtmek”. 
KV+K+K (Konson+Vokal+Konson+Konson) isim gövdeleri
sa-r-p “sarp, yalçın”. 
ba-r-s “pars”. 
tö-r-t “dört”. 

Türkçedeki bütün kelimeler bu altı heceden oluşmuştur. Türkçede bir kerede telaffuz edilen başka hece yoktur. Dolayısıyla Eski Türkçe döneminden itibaren Türkçe kelimelerdeki etimolojik açıklamalarda bu şablonun ve bu terimlerin kullanılması gerekir. (Bu konuda bk. Omeljan Pritsak, “Das alttürkische”, s. 33; Gerard Clauson, Studies (1962), R. R. Arat (1964); Gerard Clauson (1972) EDPT.)

Çok sorulan bir soru da kelime parçalamasının nereye kadar yapılması gerektiğidir. Bir örnek verelim:

*ki- fiil kökündeki yıldızın anlamı şudur: *ki- fiili kök fiildir. Ancak bu güne kadarki Türkçe metinlerde çekimli şekli değil, fiilden türetilmiş şekilleri çekimli olarak görülmüştür. Dolayısıyla fiil kökü muhtemel veya farazi bir *ki- fiiline dayanmaktadır görüşü için fiilin önüne bir * konulur. 

Diğer bir örnek kit- fiilidir. -t- fiilden fiil yapma ekinin geçişsiz bir fiili geçişli bir fiil haline getirme fonksiyonu ile oldurgan, veya kapa- fiili gibi geçişli bir eylemi başkasına yaptırma fonksiyonu olan kapa-t-, kapa-t-tır-, kapa-t-tır-t- gibi şekillerle ettirgen fiil eki olduğunu bildiğimiz için fiil kökünü *ki-t- şeklinde gösterebiliriz. 
kit- fiili de Türkiye Türkçesi’ne girerken de k > g gelişmesi ile kit- > git- şeklinde kullanılmaya başlanmıştır. Ancak ağızlarda i > e değişmesi ile get- telâffuzu görülmektedir. Türk dilinin gelişme süreci içerisinde ileri bir zamanda yazı dilinde de get- şeklinin kullanılacağı açıktır. 


kiç- fiili de önce i > e değişmesi ile keç- şeklinde gelişmiş, fiil Türkiye Türkçesi’ne girerken de k > g gelişmesi ile de keç- > geç- şeklini alarak kullanılmıştır. 

Sonuç olarak fiil köklerini isterseniz anlamı veren ve çekimli şekilleri olan kil-, kit-, kiç- şeklinde gösteriniz, veya isterseniz fiilin etimolojik köküne inerek *ki-l-, *ki-t-, *ki-ç- şeklinde gösteriniz, her ikisi de doğrudur.

Yorumlar (1)
Muhsin Durlu 4 yıl önce
Hocam, başlık "ölüm sözcüğünün kökeni" ancak yazıda köken açıklanmamış. Hocam uzatmadan düşüncemi yazıyorum: Güdül kaya yazıtlarının çözümü çalışmamda Orhun abecesinde O ve U nun ayrı olduğunu ve "olu" sözcüğünde O>U daralması olduğunu yazmıştım. Benzer biçimde Ö ve Ü de de aynı durum var. Daralmanın nedenini alın çıkıntımız nedeniyle O yu U gibi göremediğimizi yazmıştım. Ö yuvarlak bir cismi (güneş!) görmek anlamında görüşüme göre. Bakü ağzında "şöünük vurub" biçiminde bir sözcük var. Gün ışığı vurur anlamlı. Ü de artık güneş gözükmez Ö>Ü değişmesi (daralma) var. Ölüm sözcüğündeki "m" imcesi soyut durumlar için özne yani "men" dir. Boyut ve yön düşünmeli hocam. Dil tanımımda "benzetme aşamasını geçecek biçimde" anlatımı var. "Ölü gibi yatmak-uzanmak" deyiminde ölen kişinin g Ö zleri e L lerine doğru döner yani kapanır! (düşer!). Artık kişi ışığı göremez. Işıklı evre yani yaşam son bulur. Özetle hocam Türkçede her tamganın (imce) bir anlamı vardır ve bunlar birlikte sözcüğün anlamını oluşturur. Tıpkı bir polinomda (fonksiyon) çok sayıda değişkenin çözümü ya da bilinmesiyle fonksiyonun bilinir olması gibi hocam. Türkçe kusursuz matematik dilidir. Sözcük ö +l +ü +m biçiminde düşünülmeli. "öl" biçimindeki seslem eylem bildirir bildiğiniz gibi. Ö imcesi L yönündedir!