ORTAK TÜRK ALFABESİ PROBLEMLERİ-Prof. Dr. Feridun Celil Ağasıoğlu
Prof.Dr. Firudin Ağasıoğlu (Celilov)

(Bakı Avrasiya Universiteti)

 

ORTAK TÜRK ALFABESİ PROBLEMLERİ

(Özet)

Her bir halkın kültüründe alfabe önemli yer tutmaktadır. Her bir dilin alfa­besi o dilin ses kuruluşunu ne kadar doğru temsil ederse, dilin yazı, imla kuralları da o kadar mükemmel olur. Aynı dil ailesinde olan diller için seçilen Ortaq Alfabe ise bir kadar farklı prinsipler içerir. Böyle ki, kabul olun­muş ortaq işarelerin (harf­lerin) bildirdigi seslerin bazileri bu dillerin hepsinde olmaya bilir. Bu durumda o dillerde ortaq işarelerin hepsi degil, yalnız gereken sayda olan harfler kullanır. Örnegin, ortaq alfabede 34 harf varsa, bir dilde bunun 28-i, 33-ü ve başka sayı kabul olunur. Bu prinsipe dayalı 1991-de İstanbulda kabul ettigimiz Ortak Türk alfabesi Tatarstanda 34, Azerbaycanda 32 harflı alfabe kullanılmıştır. Ancaq bazı Türk devlet­le­rinde Ortaq alfabeye elavə harflar salmakla ortaklık prinsipi pozul­muş­tur. Bu bakımdan, Ortaq Alfabe konusunun yeniden gündeme gelmesi gerekir.

 

Ortak Türk Alfabesi konusu son 100 yılda iki kez gündeme gelmiş­tir. Önce türk halklarının tanınmış aydınları, türkoloji uzmanları ve devlet adamlarının 1926. yılda Bakıda toplaşdığı I Türkoloji kurultayda alınan karara uyğun Orta ABC 2-3 yıl sonra Sovet İttifakında Moskovaya bağlı Türk ülkelerinin hepsinde kabul olundu ve az bir zaman aşamasında türk halkları içinde yazar-okur insanların sayı hızla artdı, ayrı-ayrı türk halkları ortaq yazı ile bir-birinin dergi, kitab ve derslikleri ile yakından tanış olmak imkanı kazandı, türkler arasında manevi-kultur bütövleşme prosesi gerçek­leşmeye başladı ve Türkiyenin de (Ortaq türk alfabesi olmasa da) latın harflı alfabeye keçmesi nede­niyle türklerin ortaq yazı kulturu için önemli ortam yaranmıştı. Bundan korkuya düşen komunist parti liderleri, özellikle, türk düşmanı Stalin türkler arasında başlanan bu gelişmenin karşısını almak ve türk manevi birligine imkan vermemek için 1938-1939 yıllarında sovetlerde olan bütün türk halklarının Ortaq türk ABC-sini yasakladı ve kiril ABC-si kullanılmasına karar verdi. I Türkoloji kurultayda Ortak Türk alfabesini onaylayanların ekseri güllelendi.

Bu anti-türk kararın açıklanmayan bir gizli tarafı da vardı, üzde ortak kiril ABC-si gibi görünen projede rus diline aid harflar dışında türk dille­rinde aynı sesi bildiren harflar farklı seçilmişti, amacı da bu ki, türklerin ABC-leri aynı olmasın, bir-birini okuya bilmesinler. Örnegin, bugün Ortaq Türk ABC-sinde olan h, ğ, k, ñ, ö, ü, ı, ə harflerinin bildirdigi seslerin her biri için türklerin kiril ABC-lerinde ayrı-ayrı harflar seçilmiştir. Tekce, sağır nun (ñ) sesinin 4-5 işaresi (н'  н,  нг н h)  vardır.

[gallery columns="2" size="medium" ids="62679,62680"]

Ikinci kez Ortaq ABC konusu 1990. yıllarda Sovet imperiyası dağı­landa gündeme geldi. Benim teklifimle Marmara Universitesi 1991 yılında "Ortaq Türk Alfabesi" simpoziumu teşkil etdi ve Türk ülkelerinden akade­mi­s­yen uzman­lar simpoziuma katıldı. Toplantıda bir kaç proje üzerinde ilmi tartışmalar oldu, sonda tatar ve azerbaycanlı uzmanların sunduğu iki projenin birleştirilmesi sonucuna varıldı ve 34 harflı Ortaq ABC için bu harf­lar oy birligi ile kabul olundu:

Aa  Bb  Cc  Çç  Dd  Ee  Ää  Ff  Gg  Ğğ  Hh  Xx  Iı  İi  Jj  Kk  Qq Ll    Mm  Nn  ññ  Oo  Öö  Pp  Rr  Ss  Şş  Tt  Uu  Üü  Vv  Ww  Yy  Zz

(Bir yıl sonrakı Türk Dil Kurultayında Ää harfı Əə ile evez olundu)

O dönemde "Azerbeycan Devlet Alfabe komissionu" devlet kurumu başkanı olarak, ben İstanbulda (1991) "Ortak Türk Alfabesi" toplantısında ka­bul edilmiş ABC projesini Azerbaycan Parlamentine sundum. Parlament  1992 yılında ññ , Ww harfleri hariç, bu projeni 32 harfla kabul etdi. Yeni alfabe önçe devlet senedlerinde, orta okul dersliklerinde, sonra gazetelerde tatbik olundu ve 2-3 yıl devam eden keçid aşaması uğurla sonuclandı. Ar­tıq 25 yıldır Azerbaycanda latın grafikalı Ortak Türk ABC-si işlenir.

Bu 34 harflı Ortak Türk ABC-si Tatarıstanda 2-3 yıl kullanıldı, an­cak sonra Moskova buna yasak koydu, Kırımda ise kiril ile paralel kulla­nılır. Türkmenistan ve Özbekistan da latın grafikalı alfabe kabul etmiştir, ama Ortaq alfabeden farklanan bazi harflar artırmışlar. Ne yazık ki, bugün­­lerde Kazak­standa kabul edilen yeni alfabe de Ortaq Türk alfabesinden çok farklı biçimdedir.

Orta Asya Türk devletlerinde kiril ABC-sinden latın grafikalı ABC-ye keçme olayı ilk bakışta önemli olay gibi görünse de, aynen Stalin döne­minde latından kirile keçme zamanı bilincli olaraq her bir türk halkına ayrı alfabe yaratılması siyaseti bugün de tekrar olunur. Türk devletlerinde yeni alfabeye keçme prosesi Ortak Alfabeye doğru degil, eks yönde gedir.

Ortak alfabe Ortak türk dili, Ortak türk medeniyeti, Ortak derslikler için ilk aşama ola bilirdi, ne yazık ki, bu yakınlaşma yolu yeni farklı alfa­be­ler ile kapatıldı. Türkiye, Azerbaycan, Tatarıstan dı­şında, diger türk ül­ke­lerinde yaranacak yeni yazı kulturu birlige degil, ayrılığa xizmet ede­çek­tir. Bu durum türk aydınlarını ciddi narahat etmelidir.

Alfabe bir çoklarının düşündügü gibi, sadeçe iletişim aracı degil, her bir halkın yazı kulturu onun keçmişini, bugününü sergileyen ve gelecegini belirleyen çok önemli tarihi-sosial göstericidir. Bu nedenle, dünya halkları yazı kulturu olan ve yazı kulturu olmayan halklar kategorisi ile degerlendi­ri­lir. Çok zengin yazı gelenegi olan türk ulusu bugün farklı alfabeler nede­nile bir-birinin yazısını okuya bilmez hala gelmişler, indi gözlerimiz önün­de gerçekleşen yeni farklı alfabeler de bu durumu gelecege taşıyan iletişim aracı degil, taşıyıcı araclardır.

Her bir halkın tarihinde alfabe degişmesi olayı çok ciddi problemdir, çünki bu degişmeler zamanın talebi ile baş verir, ancak degişmenin kararı siyasi yönetimden, mekanizmi ise uzmanlardan asılı olur. Bu degişmelerde milli irade öne çıkmalı, degişmenin dar alanda degil, geniş alanda verecegi sonuclar uzmanlar tarafından ölçüçüb-biçilmelidir. Yeni Türk ABC-lerinde kullanılan harf asan çizilen, estetik bakımlı, güzel gözüken çizgili ola bilir, ama harfın en önemli yükü onun Ortak alfabede olmasıdır, bunun dışında onun deyeri yoktur.

XXI asrın başında yaranmış geosiyasi durum türk halklarının Ortak alfabeye keçmesini en önemli problem gibi karşıya çıkarmıştır. Problemin düzgün çözülmesi ise türk aydınlarının bu konuya nakadar yakın ve hassas olmasından asılıdır. 25 yıl önce böyle yükü taşımış birisi gibi türk aydın­la­rına bu şerefil yükün altına girmelerini tavsiye ederim, yolunuz açık olsun.

 

 

 

 

Yorumlar (0)