Türk toplumlarında Tengricilik izleri

Türk toplumlarında Tengricilik izleri


Anadolu

Bugün halk arasında yaşayan bir dizi gelenek, Tengricilikten kalmadır. Örneğin gidenin arkasından su dökmek, cami avlularında mum yakmak, ağaçlara bez bağlamak gibi gelenekler Tengricilik döneminden günümüze aktarılmıştır.

Tengri, Tengricilik, Tengri nedir, Tengricilik nedir, Şaman, şamanizm, şaman nedir, şamanizm nedir, kam, kamcılık, kam nedir, kamcılık nedir, tangri dini, tengri dini nedir

Anadolu’da halk arasında nazar olgusu çok yaygın bir inançtır. Bazı insanların olağandışı özellikleri olduğu ve bunların bakışlarının karşılarındaki kimselere rahatsızlık verdiğine, kötülük yaptığına inanılır. Bunun önüne geçmek için “nazar boncuğu”, “deve boncuğu”, “göz boncuğu” v.b. takılır. Nazar olgusu da eski Türk inançlarındandır. Yine istenmeyen bir olay duyulduğunda tahtaya el ile üç kez vurmak da, kötülükten korunmak, kötü ruhların duymasını önlemek amacına yönelik eski bir Tengricilik inanışıdır. Tengricilkte köpek ruhun yaklaştığını uzaktan acı ulumayla haber verir. Anadolu’da günümüzde köpek uluması uğursuz sayılmaktadır. Köpeklerin kimi olayları önceden algıladıklarına ve bunu uluyarak anlattıklarına inanılır. Loğusa kadınların başına bağlanan kırmızı kurdela Tengricilik döneminden günümüze kadar ulaşmış bir gelenektir. Bu kurdelanın anneyi ve yeni doğan çocuğu, albız denen şeytana karşı koruduğuna, özelikle Alevilikte gözlemlenen mezarların başına bağlanan kırmızı kurdelanın da ölüye kötü ruhların musallat olmasını engellediğine inanılır.

Anadolu'da yeni ayın görünmesi sırasında yere diz çökerek niyaz edilmekte, gök yüzüne, aya ve toprağa bakılarak dilekte bulunulmaktadır. Bu olgu Türklerin eski inancından kalmadır. Günümüzde 40 sayısının kutsal olması; bebeğin kırkının çıkması, kişi öldükten sonra kırkıncı günde lokma dağıtılması, mevlid okunması gibi gelenekler de Tengrcilikten kalmadır. Eski Türk inanışına göre ruh, bedeni 40 gün sonra terketmektedir. Türk destanlarında kırk sayısı çok yer alır. Kurşun dökme de eski Türk geleneklerinden kalmadır. İnsana musallat olan kötü ruhların olumsuz etkilerini ortadan kaldırmaya yönelik eski bir ayindir. Şamanlar bu ayine “kut dökme” anlamına gelen “kut kayma” adını verirler.

Eski Türklerde yaşamış yaygın bir inanca göre, Tanrı Türklerin büyük atasına “yada” denilen sihirli bir taş armağan etmiştir. Bu taş ile istendiği zaman yağmur, kar, dolu yağdırılır, fırtına çıkartılır. Bu taş her devirde Türk şamanlarının ve Türk komutanlarının elinde bulunmuştur. Altay ve Saha Türklerinin inancına göre günümüzde de bu taş büyük şamanların ve yadacıların elindedir. Türk lehçelerinde çeşitli şekillerde adlandırılır (sata, cada, cay vb). İslam kaynaklarında Türklerin bu sihirli taşına “yağmur taşı” ve “cada taşı” denilmektedir. Saha Türklerine göre bu taş at, inek, ayı, kurt gibi hayvanların içinde bulunur. En kuvvetli sada (yata) taşı kurdun karnından çıkarılandır. Onların itikadına göre bu taş canlıdır. İnsan kafasına benzer. Yüzü, gözü, kulağı, ağzı çok açık bellidir. Kadın veya bir yabancının eli veya gözü dokunursa ölür, kuvvetini yitirir. Canlı yada taşı yukarı doğru kaldırılırsa derhal soğuk bir rüzgar eser, yağmur veya kar yağar. Türkiye’nin bazı bölgelerinde yağmur yağdırmak için taş okuyup suya atmak geleneği, bu yada taşı ile bağlantılıdır.

Arap dünyasında mezar taşı yoktur. Ölünün toprakla bütünleşmesi ve zaman içinde kaybolması istenir. Kutsanması günahtır. Türklerde mezar ziyaretleri ve mezarlara verilen önem, Tengricilikten kalmadır. Eski Türkler, ruhları öbür dünyaya göç eden ataların orada rahatsız edilmemeleri, iyi yaşamaları gerektiğine inanılırdı. Bu nedenle Eski Türklerde mezarları gizleme geleneği yoktu, tersine mezarları yapılıp, üzerlerine bir bark (türbe) yapılır, barkın iç duvarları ölünün yaşarken katıldığı savaş sahnelerini gösteren resimlerle süslenirdi. Sıradan kişilerin mezarlarına da belirli olmaları için tümsek biçimi verilirdi. Tengri inancında şaman, ayin sırasında kendisine yardımcı olan ruhları kullanır. Ölülerin, ailenin ölmüş büyüklerinin, eski şamanların ruhlarının, ormanın, suyun ve yerin yardımcı ruhlarının da şamana yardım ettiği kabül edilir. Toplumda ulu kabul edilen kişilerin ölümlerinden sonra ruhlarından yardım ummak, mezarları kutsamış ve mezarlar yardım umulan yerler haline gelmişlerdir. Günümüzde mezar, türbe, yatır ve benzeri yerlerin ziyareti ve bunlardan yardım umulması bu inanç sisteminin devamı olarak ortaya çıkmıştır. Tengricilik geleneğinin devamı olarak Anadolu’da mezarlara ölenlerin sevdiği eşyalar bile konulmaktadır. Gelin ve genç kızların mezarları tel ve duvaklarla süslenmektedir.

Şamanizm Adıyla Örtülen Tengricilik

Arif Cengiz Erman

Yorumlar (0)