Türklerde Kök Tengri inancı - Mavi gökyüzü

Türklerde Kök Tengri inancı

(Mavi gökyüzü)

Mümkün olduğunca bütün ihtimalleri yazarak sizlere anlattım. Eksiklikler elbette vardır. Zaten her şeyi burada anlatamam. Okumanızı tavsiye ederim.

Türk devletlerinde Türk halkı, dini bir toplum değildi, daha çok siyasi bir karaktere sahipti. Bu nedenle din görevlileri ayrıcalıklı bir sınıf oluşturmamıştır. Din adamlarına büyük saygı duyulmuş ancak siyasi meselelere karışmalarına izin verilmemiştir. Fakat bu durum, Türk halklarının bir inanç sisteminin olmadığı anlamına gelmez. Mükemmel bir inanç sistemi vardı, bu sistem içerisinde.

Türklerin tarih boyunca tek dinleri olmadı. Ancak eğer en eski Türklerin dininden söz edilecekse, o dine 'tanrıcılık' adı verilebilir; 'tengricilik' de diyebiliriz. Tengricilik , "'Töre"' inancı, tüm Türk halklarında, şimdiki inanç sistemlerine katılmadan önceki inancıdır. Tengri'ye ibâdet etmenin yanında Animizm, Totemlik bu inancın ana hatlarını oluşturmaktadır. Tengri, bugünkü Türkçede ki Tanrı kelimesinin eski söyleniş şeklidir. Tengricilik inancına göre doğadaki tüm nesneler birer tine sahiptir (Animizm).

Tengri bunların en yücesi, en büyükleridir. İklim doğrudan Tengri'nin isteğine göre değişir. Tengri, dünyada dengenin yaratıcısı ve koruyucusudur. Bucaksız bozkırlarında yaşayan Eski Türklerin inancı, Gök Tanrı = Kök Tengri inancıdır. Kök Tengri / Gök Tanrı(mavi gökyüzü,kök: mavi; sonradan göğe mavi rengi sebebiyle kök/gök denmiş.) deyiminde geçen kök/gök sözünün taşıdığı anlam ulu, yüce, kutsal'dır. 
İki farklı görüş var; Bunlardan bahsedeceğim.

Birinci görüş; Tek tanrılı bir dindir. Pagan monoteizmi adı verilen sisteme dâhildir. Merkezde her şeye hâkim bir gök tengri bulunmaktadır.Tabi tanrılar ve tanrıçalar da vardır ancak bunlar yunan mitolojisindeki gibi yaratıcı özelliğe sahip değildir. Tengri’nin büyük Ruhları (Melekleri) olarak telafuz edilmiştir.( Umay, erlik han, ülgen gibi) Tabiatın dengesinde yer edinen ruhani varlıklar olarak algılanırlar. Zira "tengri" kelimesinin kökeni gökyüzüdür. Türkler yüksek dağlara da tanrı, tengri diyorlardı. Buradan yola çıkarak Tengricilik inancının politeist bir inanış olarak görmek hata olacaktır.

İkinci görüş; Tengricilik, çok tanrılı bir inanç sistemidir ve adını panteonun baş tanrısı, sonsuz mavi göğün efendisi Tengri'den almıştır. Dğerleri melek değil, Tanrı/Tanrıçadır. İslam dini ile benzer mi?; Tengriciliğin İslam teolojisiyle uzaktan yakından alakası yoktur. Kök Tengri (mavi gökyüzü) kavramının da ibrahimi dinlerdeki Tanrı'yla zamanında asimilasyonu kolaylaştırmak için yapılmış zorlama isim benzerliği dışında bir alakası yoktur. Bu inanmamız istenen, bize anlatılan genel tarih anlayışının gerçek olmadığını gösteriyor. Öncelikle Türkler tanrıyı zaman zaman çeşitli suretler ile ilişkilendirmişlerdir ki böyle bir şey İslam'da söz konusu olamaz. İslam'da bir öteki dünya, öteki boyut kavramı vardır ancak Türkler Tanrı da başta olmak üzere ruhların yaşadıkları dünyada, gökyüzünde veya yer altında bulunduklarına inanırlardı. Hatta Kuzey Yıldızı'nın Tengri'nin sarayı olduğunu düşünürlerdi. Tanrı'yı bir mekâna dâhil etmek İslam teolojisinde yer alması imkânsız olan bir şeydir. Bir de Tanrı'nın bir eşi ve çocukları vardı. İslam, Hıristiyan teolojisini bu yüzden sert bir şekilde eleştirirken çoluk çocuk sahibi bir Tanrıya inanan dinin İslam'a benzediğini söylemek abeste iştigal olur.

Ayrıntılara bakalım

Göğün ve yerin toplam yedi kat olduğuna inanılır. Kitaplı dinlerden değildir; peygamberi yoktur. Mabet kültürünün olmadığı inanışlardan biridir. Bu inanca sahip kişiler için yeryüzü kutsaldır ve yeryüzündeki her yer mabettir. Yani "Gayb alemi"ni temsil eden ve orayla iletişime geçmek için kullanılan bir tapınak yoktur. Totemizmden tamamen münezzeh olduğunu söyleyemeyiz, çünkü Türk topluluklarının ongunları,meşhur bozkurt gibi ve atalar kültü mevcuttur. Tengriciler, doğaya çok önem verirler. Doğada bir dengenin olduğuna, bu dengenin değiştirilmesi durumunda insanların ve diğer canlıların zarar göreceklerine inanırlar. Bir ölçüde animizm içeren bir inançtır.Tabiattaki varlıkların ağaçlar,hayvanlar, kuşlar, dağlar ruhu olduğuna inanırlar. Kaldı ki toprak ana inancı oldukça güçlüdür. Yeryüzü, tabiattaki varlıkların kutsal annesi olarak görülür. Tengriciler, doğadaki diğer maddelerin de ruhları olduğuna inanırlar.Bazı dağlara, ormanlara ve ırmaklara kutsal değerler yüklerler. Tengriciler, bazı gezegenleri, uyduları, yıldızları, yıldız kümelerini ve diğer astronomik cisimleri kutsal sayarlar. Tengricilik'de erkeğin toplumdaki statüsü kadınınkinden üstün değildir. Güneş, ay, ateş ve su, Tengri'nin gücünün sembolleridir. İnsanların gök'e dua ederek elde ettiklerine inandıkları buyan adlı enerji, güneşin göğün neresinde durduğuna bağlı olarak değişir. En fazla buyanın yeni ay ve dolunayda elde edilebildiğine inanılır.

Şu anda yaptığımız geleneklerin bir çoğu tengricilikten gelir.

Nazar boncuğu, lohusa kadının başına kırmızı kurdele bağlanması, dilek ağaçları, ölünün 7, 40 ve 52. günlerinde yapılan anma (mevlüt) törenleri, yeni doğan bebeğin kırkının çıkmasının beklenmesi, tahtaya 3 kere vurulması (kötü ruhların konuyu duymasını önlermiş), gidenlerin arkasından su dökmek (su gibi git su gibi gel), 40 sayısının kutsallığı ve yerin yedi kat altına girdim sözü gibi.

Bunun yanında, Atalar Kültün'den bahsetmek doğru olacaktır.
Türkler de ölen atalarının ruhlarının varlıklarını devam ettirdiklerine inanıyorlardı.Bundan dolayı, ölen kişiler diğer dünyada yaşamlarını sürdürecekleri için altınları,değerli eşyaları, hatta kimi zaman köpek ve atlarıyla gömülüyorlardı. Atanın öldükten sonra ruhunun bir takım üstün güçlerle donanacağı ve bu sayede geride kalanlara yardım edeceği inancı vardır. Ataların eşyaları ve mezarları kutsal kabul edilip ruhlarına kurban sunulurdu.

Arkeoloji.com

#kök tengri'nin çoçukları #gök tengri duası #tengri ne demekdir #gök tengri kitap #tengri sembolü #tengri tarihi #üze kök tengri asra yağız yer #tengri yazılışı #türk

Yorumlar (0)