SÖZ DİZİMİ ÇÖZÜMLEMESİ NASIL YAPILIR? 

SÖZ DİZİMİ ÇÖZÜMLEMESİ NASIL YAPILIR

Prof. Dr. Günay Karaağaç 

1. Söz öbeklerinin çözümlemesi: Söz öbeklerinin her birinin çözümlemesinde ayrı bir yol izlenir. Söz öbeği (wordgroup, unpredictable word component, syndeton word group), söz dizimi birimidir. Bilindiği gibi, söz dizimi, söz öbekleri ve cümleden ibarettir. Söz öbekleri, kısaca, cümle oluşturmayan söz dizimi birimleri olarak tanımlanır. Birden çok sözden oluşan yapılardır. 

Bütün dillerde söz dizimi, varlıkların nitelendirildiği yapılar olan söz öbekleri ile yapma ve olmaların nitelendiği yapılar olan cümlelerden oluşur. Bir başka deyişle, söz öbeği, bir varlığın nitelendiği  yapıdır. Söz öbeği, bir varlığı, bir kavramı, bir niteliği, bir durumu veya bir hareketi karşılamak üzere, belirli kurallar içinde yan yana gelen sözler topluluğudur. 

Sözlüklerin genelleme ve söz diziminin de özelleme olduğu düşünüldüğünde; genel olan sözlük bilgilerini inceleyip nitelerken, özele indirirken, yani dili kullanırken ve sözleri bir araya dizerken, başlıca iki yola başvurulur:

1. Söz öbeği, 2. Cümle. 

Sözlükteki yapılar, varlık ve eylemlerin genel adları iken, söz dizimindeki söz öbekleri, varlığın nitelendirildiği; cümleler ise, varlıktaki değişimin, olma ve yapmaların nitelendirildiği yapılardır. Sözlüklerde adlar (genellenmiş varlık) ve eylemler (genellenmiş yapma-olma) söz konusu iken; söz diziminde, söz öbekleri (nitelendirilmiş adlar: özellenmiş varlık) ve cümleler (nitelendirilmiş eylemler: özellenmiş yapma-olma) söz konusudur.
 
Cümleler yapma veya olmaların, olayların nitelendiği yapılar, söz öbekleri ise, varlığın nitelendiği yapılardır. Kısacası, varlığın nitelendirildiği yapılara söz öbekleri (v+v), olma ve yapmaların nitelendirildiği yapılara cümle (v+e) denir: 

Söz öbeklerinin nitelikleri


a. Diğer dil birimleri olan sözler ve cümleler gibi, söz öbekleri de birer adlandırmadır. Söz öbekleri, tek söz ile karşılanamayan veya daha belirgin hale gelmesi istenen varlık, kavram, nitelik, durum ve hareketleri karşılarlar: ipek böceği, fotoğraf makinesi, telefon etmek, kör olmak gibi varlık ve hareket adlarının dilde tek sözlük karşılıkları yoktur. 

b. Söz öbeği, en az iki asıl biçim biriminin, anlamlı sözün, asıl-bağlı, niteleyen-nitelenen, tamlayan-tamlanan ilişkisiyle oluşturdukları birliktir. c. Söz öbeğinin ögeleri, ihtiyaca göre değişebilirler veya yer değiştirebilirler. Söz öbeğinin dil bilgisel yapısı, bu değişiklikten etkilenmez. Söz, birleşik söz, deyim ve atasözleri, daha önceden yapılmış hazır duran sözlük birimleri olarak, bir bütün oluştururlar; ne ögeleri ne de ögelerinin yerleri değiştirilebilir. Bu yüzden, kalıp birimler de, yapıca söz öbeği veya cümle olmalarına rağmen, genelleşerek nedensizleştikleri için, dokunulmaz bir bütün halinde ve tek bir söz muamelesi gören sözlük birimleridir. 

ç. Sözler, varlıkları, durumları, belirtileri, hareketleri vb. tek başlarına adlandırırlarken; söz öbekleri, bunları birbirleriyle ilişki içinde adlandırırlar. 

d. Söz öbeğinin ögeleri arasında niteleyen-nitelenen, tamlayan-tamlanan, nesneleyen-nesnelenen, zarflayan-zarflanan gibi söz dizimlik ilişkiler söz konusudur; ancak  kalıp yapılar halindeki birleşik sözlerde, deyim ve atasözlerinde bu ilişkiler silinmiştir. 

e. Söz öbeği, hazır söz birliği olmayıp, dilin söz dizimi kurallarının kılavuzluğunda konuşma sırasında oluşturulan serbest, değişken ve bireysel bir yapıdır. Bu yapılardaki sözler, başka sözlerle değiştirilebildiği için çekimlik ve bağımsız söz öbekleri olarak da nitelendirilirler. 

f. Söz öbeğinin anlamı, kendisini oluşturan ögelerin birlikteliğinden doğar; birleşik söz, deyim ve atasözleri bir bütün olarak, tek bir söz gibi algılanırlar; ancak bir bütün olarak anlam taşırlar. 

g. Söz öbeklerinden bağlama öbekleri, ayrı bir yere sahiptirler. Bağlama öbekleri, bağlama edatları ile birbirine bağlanmış iki veya daha fazla ad ögesinin meydana getirdiği söz öbekleridir. 

Sıralayıcı bağlama öbeklerinde ögeler, asıl ve yardımcı olarak ayrılmaz. Ögeler, denk olarak birbirine bağlanır. Birkaç sözün sıralanmasıyla kurulan sıralayıcı bağlama yapısındaki sözlerden biri söylenmeyebilir; bu, sıralayıcı bağlama öbeğinin dağılmasına yol açmaz. 

Açıklayıcı bağlama edatları ise, öncesine veya sonrasına geldikleri söz, söz öbeği ve cümleleri, kendilerinden önceki veya sonraki söz, söz öbeği ve cümlelere bağlayan ögelerdir; cümle değil, metin edatı oldukları için, cümleler arası birimler oldukları için, metin içinde, fakat cümle dışında kalan ögelerdir.

 ğ. Söz öbeklerinden özel ad öbekleri de, sözlük değil, ansiklopedi birimi olarak, ayrı bir yere sahiptir. Dil birimlerinin anlamsız kullanımları olan özel ad öbeklerinde, herhangi bir tamlayan-tamlanan, asıl-bağlı öge ilişkisi yer almaz. Dil ve düşünce dünyasında bir bütün olarak ve yalnızca ses yapılarıyla algılanırlar. 

h. Söz öbeklerinin diğer söz ve söz öbekleriyle ilişkisi, öbeğin sonundaki çekim ekleri ve edatlarıyla sağlanır. Çekim eki ve edatı, bağlandığı söze değil, o söz öbeğinin bütününe aittir: Sıradan insan olmanın erdemine inanmak, güzel insan olma çabamızın başlangıç noktasıdır. 

ı. Söz öbeklerinin içinde, iç içe geçmiş, birbirini tamamlayan başka söz öbekleri bulunabilir: küçük odadaki mumun soluk ışığı. 

i. Söz öbeklerinin vurgusu, öbeğin yapısına göre başta, sonda veya sondan bir önceki sözün üzerindedir. Bazı öbeklerde, bütün ögelerin vurgusu aynıdır. 

Yapımlık ve çekimlik söz öbekleri

 Çekimlik söz öbekleri ile yapımlık söz öbekleri, bütün olarak bir anlam bildirme;  cümlede bütün olarak bir öge olma ve cümlenin diğer ögeleriyle yine bütün olarak ilişkiye girme bakımından benzerlik gösterirler. 

Çekimlik söz öbekleri ile yapımlık söz öbekleri, birbirinden şu özellikleriyle ayrılırlar:

1. Yapımlık söz öbeği, anlamlı ve denk ögelerle kurulurken; çekimlik söz öbeği, denk olmayan ögelerle, asıl söz ve yardımcı sözle kurulur; canlı bir (niteleyen -nitelenen, tamlayan-tamlanan) ilişkisi bulunur. 
2. Yapımlık öbeklerde yapıyı kuran ögenin yönü, geriye doğrudur; çünkü Türkçenin yapımlık yönü geriye doğrudur. 
Çekimlik öbeklerde, çekimi sağlayan ögenin yönü ileriye doğrudur; çünkü Türkçenin çekimlik yönü ileriye doğrudur. 
3. Yapımlık söz öbeği, konuşma sırasında değil, önceden hazırlanmış birim olarak cümlede yer alırken; çekimlik söz öbeği, dil kullanımı sırasında kurulur. 

Çekimlik söz öbeği, hazır söz birliği olmayıp, dilin söz dizimi kurallarının kılavuzluğunda dil kullanımı sırasında oluşturulan serbest, değişken ve bireysel yapıdır. Bu sözler, başka sözlerle değiştirilebildikleri için, çekimlik, bağımsız ve asıl söz öbekleri olarak değerlendirilirler:

1a. Çekimlik Söz Öbeklerinin Çözümlenmesi:

Çekimlik söz öbeklerinden ilişkilendirme öbeklerinin çözümlenmesinde öbek, ilgi durumu ve iyelik çekimlerinin düşürülmesiyle çözümlenirken; nitelendirme öbekleri, nitelenen ve niteleyicilerin işaretlenmesiyle gerçekleştirilir: 

Ad tamlaması ve türevleri: geniş yer yüzünün serhaddi: i.ö. (varlık ile ilişkilendirme; b’li ad tamlaması) 

 Sıfat tamlaması ve türevleri: bu gerçekler dünyasının yanıbaşındaki  sosyal çevre: n.ö. (var oluş sıfatı)                                   

1b. Yapımlık Söz Öbeklerinin Çözümlemesi:

Yapımlık söz öbeklerinden eylemsi öbekleri, bir cümle gibi çözümlenirken; aitlik öbekleri, biçim birimi çözümler gibi; isnat öbeği, ilişkilendirme öbekleri gibi; birleşik eylemler ise, yine biçim birimi gibi asıl ve bağlı birimlerine ayrılarak çözümlenir: 

  • 1. Eylemsi Öbekleri a. Ad-Eylem Öbekleri b. Zarf-Eylem Öbekleri c. Eylem Adı Öbekleri 
  • 2. Kısaltma Öbekleri a. İsnat Öbekleri b. Durum ve Edat Öbekleri c. Ünlem Öbekleri 
  • 3. Sayı Öbekleri
  • 4. Birleşik Eylem Öbekleri a. Ad+Yardımcı Eylem Yapılı Birleşik Eylemler b. Eylem+Yardımcı Eylem Yapılı Birleşik Eylemler 
  • 5. Yineleme Öbekleri 
  • 6. Aitlik Öbekleri 
  • 7. Bağlama Öbekleri a. Sıralayıcı Bağlama Öbekleri b. Açıklayıcı Bağlama Öbekleri 
  • 8. Özel Ad Öbekleri a. Birleşik Ad Öbekleri b. Ünvan Öbekleri 

2. Cümle çözümlemesi:

Varlık + eylem ilişkisinin adı olarak cümleler, bütün dillerde aynı biçimde çözümlenir:

2a.Yüklem (predicate):

Önce yüklem belirlenir; çünkü cümle, olayın adıdır. Cümle, bir yapma veya olmanın nitelendirildiği yapıdır. Nitelendirilmiş eylem adına yüklem denir. Cümlede yargı bildiren çekimli öge, yüklemdir. Yüklem, cümlenin temel ögesidir; çünkü cümle, yüklem için kurulur.


Cümlenin ikinci bir temel ögesi öznedir; çünkü bir eylem, ancak bir varlıkla gerçekleşebilir. İşte eylemi gerçekleştiren varlık, öznedir. Diğer ögeler, yüklemin anlamını desteklemek, onu daha açık hale getirmek üzere cümlede bulunur. 

Eylemlerin nitelenmemiş, yani çekimlenmemiş adları, sözlükte, tıpkı varlık adları gibi birer ad olarak vardırlar ve var oluşları için bir varlığa, bir özneye gereksinim vardır. Zaten sözlüklerde varlık ve eylem adlarından başka bir şey yoktur. Sözlüklerdeki eylem adları, yani varlıkların gerçekleştirdikleri olma ve yapmaların adları, varlık adlarına oranla çok azdır; çünkü aynı olma ve yapmayı birçok varlık gerçekleştirebilmektedir. Dillerin sözlüklerindeki eylem adları oldukça sınırlı olmasına rağmen, çok değişik eylemlere ait oldukları için, anlamları pek zengindir. 

Varlık adları ise, varsa var, yoksa yok olan bilgilerimizin adlarıdır; bu yüzden onların olumsuz biçimleri de yoktur. Oysa eylem adları, ancak bir varlık ile ortaya çıkabilen bilgilerin adları olarak, başta eylemi yapan veya olan varlık olmak üzere, birçok niteleyici ile gerçekleşebilen adlardır ve tabii ki hem olumlu hem olumsuz biçimleri vardır. 
Sonuç olarak, bir yapma veya olmanın nitelenmesi olan cümlede temel öge yüklemdir.


Dillerde, bir yapma ve olmanın nitelendiği eylem cümleleri yanında, var oluş bildiren bildirme cümleleri, yani ad cümleleri de vardır. ‘Var oluş’un bir varlık mı bir eylem mi olduğu tartışıladursun, ‘var oluş’un kendisi, varlık veya eylemlerin en büyüğüdür. Bu yüzden, var oluş bilgisi karşısında, yani ana yardımcı eylemlerin çekimleri karşısında, varlık (söz veya söz öbeği) da olay (cümle) da aynı değerdedir. Varlık ve olaylardaki var oluş-var olmayış, bilinirlik ve bilinmezlik, insanın gerçek dünya ile ilgili bilgilerinde önemli yere sahiptir. Var olmayış ve bilinmezliğin öbür ucu, var oluş ve bilinirliktir. İşte bu bilgiler, bütün dillerde, olumlu ve olumsuz bildirme cümleleri, yani ad cümleleri ile ifade edilir.


Bu açıklamalardan bir kere daha anlaşılacağı gibi, yüklem, cümlenin temel ögesidir, cümlenin var oluş kaynağıdır, varlık nedenidir; cümle onun için kurulur.

Yüklemler, bütün dillerde iki türlüdür: 

a. Eylem cümlesi yüklemi: Bir yapma veya olma bildiren eylemle kurulur. Bütün eylem ve birleşik eylemlerin olumlu veya olumsuz kök ve gövdeleri eylem cümlesi yüklemi yapılabilir: gül-dür-, gül-dür-me-, biliver-, biliverme-, terk et-, terk etme-, vb. 

b. Ad cümlesi yüklemi: Ana yardımcı eylemle kurulan bildirme yüklemidir. Bu yüklemler, bir olma veya yapma değil, yalnızca bir var oluş bildirirler. Bu cümleler, bir varlığın var oluşu kadar, bir ilişkilendirme veya nitelendirmenin de var oluşunu bildirirler; bu yüzden, varlık adları kadar, varlıkların ilişkilendirici ve nitelendirici durumları, yani varlık adlarının her türlü çekimli biçimleri de bildirme konusudur. Bütün adlar, zamirler, özel adlar, söz öbekleri ve eylem-adı ve ad-eylem öbekleri ile ad cümlesi yüklemi yapılabilir. Ad cümlesi yüklemi, yalnızca, ‘nerede?’ ve ‘nasıl’ sorularının sorulabildiği bir yüklemdir; çünkü bir bildirme cümlesi olan ad cümlesi yükleminin yalnızca bulunma durumundaki bir yere ve bir zamana ihtiyacı vardır. Var oluş bilgisi için bu iki özellik yeterlidir.

Bu yüzden, ad cümlesinin ögeleri, yüklem, özne, bulunma durumu çekimindeki yer tamlayıcısı ve zaman zarfından ibarettir. Eylem cümlelerinin olumsuz yüklemi, eylem kök ve gövdelerine -ma-2 olumsuzluk eki getirilerek yapım düzleminde yapılırken; ad cümlelerinin olumsuz yüklemi, ‘değil’ edatıyla söz dizimi düzlemine taşınır: Öğrenciy-im.; Öğrenci değil-im.; Bayram sabahıy-dı.; Bayram sabahı değil-di.; Güzel adam-mış; Güzel adam değilmiş..; Konuşmak-tır. Konuşmak değildir.; Pecereye çıkan-dı.; Pencereye çıkan değildi. vb.

Yorumlar (0)