YAYLAK / KIŞLAK

YAYLAK / KIŞLAK


Türkler, yerleşik şehir yaşamına ilk olarak geçen halktır. MÖ 3. yüzyılda Türklerin üzengiyi bulmalarından sonra ise, şehir yaşamı dışında hayvancılıkla ve özellikle de at yetiştiriciliğiyle geçinen kitleler arasında yaylak-kışlak arası bir yaşam biçimi ortaya çıkmıştır. Bu yaşam biçimi göçebelik değildir. Kaldı ki bu yaşam biçimi, hiç bir zaman Türk kitlelerinin genel bir yaşam biçimi olmamıştır. Tam tersine, tarih sahnesine göçebe olarak çıkan halklar Sinitik, Semitik ve “Hint-Avrupalı” halklardır ve bu halklar, yerleşik şehir yaşamını ve kendilerininkinden daha ileri bir uygarlığı Türklerden öğrenmişlerdir.


Türk tarihinin çok geç dönemlerinde, şehir yaşamı dışında ağırlıkla hayvancılık yaparak geçinen kesimlerin, yaylak-kışlak arasında bir yaşam biçimini; yani kışın kışlaklarda (kışlık, yani köy) yaşayıp, yazın da yaylaklara (yaylık, yani yazlık) göçmek gibi bir davranışı benimsemelerine yol açmıştır (Türk dillerinin çoğunda köy sözünün karşılığı kışlak, yaz mevsiminin karşılığı da yaydır). Bu yaşam biçimi, yeri yurdu olmayan, çadırları ve hayvanlarıyla sürekli göçebe olarak dolaşan kitlelerin yaşam biçimi değildir. Böyle bir göçebelik ılıman iklimlerde mümkündür ve hala buralarda bu tür bir göçebe yaşam devam etmektedir. Zaten Orta Asya'nın iklim koşulları da buna izin vermez. Çünkü bu bölgenin iklimi çok serttir. Bazı bölgelerde ısı yazın 50 dereceye yaklaşır ve kışın da eksi 20-30 derecelere, hatta bazen 40-50 derecelere kadar düşer. Üç-beş hayvan değil, yüzlerce hatta binlerce hayvan besleyen kitlelerin, kışları köylerde oturmaları bir zorunluluktur. Kışın sert soğuklarında atı, koyunu, deveyi açık havada yaşatabilmek olanaksızdır.

Ayrıca bu hayvan besicisi kitleler aynı zamanda büyük çaplı tarımla da uğraşmış olan tarımcı bir halktır. Bu kitleler baharda çok geniş alanlara ekin dikip, başlarına bu ekinleri bakması ve sulaması için insan bıraktıktan sonra yaylaklara göçmekte, döndüklerinde de bu ekinleri biçmekteydiler. Bunun dışında, “göçebe” oldukları iddia edilen bu kitleler madencilik ve dokumacılıkla da uğraşmışlardır. Örneğin demircilik ve halıcılık bu kitlelerin en önemli uğraşılarından biri olmuştur. Bu yaşam tarzı 20. yüzyılın başlarına dek Orta Asya'nın bazı yerlerinde, örneğin Kırgızistan ve Kazakistan'da devam etmiştir.

Türklerin Gerçek Tarihi/Türk Dili ve Tarihi Üzerine Tezler

Yorumlar (0)