HALK ŞİİRİNİN DİL VE ÜSLÛP ÖZELLİKLERİ
HALK ŞİİRİNİN DİL VE ÜSLÛP ÖZELLİKLERİ
HALK ŞİİRİNİN DİL VE ÜSLÛP ÖZELLİKLERİ
HALK ŞİİRİNİN TEMEL ÖZELLİKLERİ
- Halk Şiirinin Dil ve Üslûp Özellikleri
- Halk Şiirinin Tema Özellikleri
- Halk Şiirinin Şekil Özellikleri
Türk halk şiirinde kullanılan dilin, yalın veya sadece olduğu yönünde yaygın bir kanaat vardır. Divan Şiiri'nde kaleme alınmış şiirler göz önüne alındığında bu kanaat haklı bulunabilir. Ancak bu, halk şiirinde tamamıyla basit ve alelade bir dilin kullanıldığı anlamına gelmemelidir. Hatta Türk halk şiirinde tek bir dil ve üsluptan bahsetmek de mümkün değildir. Anonim Halk Şiirinde kullanılan dil ve üslupla mutasavvıf şairlerin ve âşıkların kullandığı dil ve üslup aynı olmayabilir. Kısacası Türk halk şiirinin kendine özgü bir dil ve üslubu vardır. Bu üslupta hitap edilen kitlenin kullandığı dil dikkate alınır. Halka hitap eden bir şiirin, halkın anlayabileceği ve dil ve üslup kullanması doğal bir durumdur. Ancak bunu, basitlik ve bayağılıkla karıştırmamak gerekir. Şimdi halk şiirinde kullanılan dil ve üsluba daha yakından bakalım.
Türk halk şiirinde kullanılan dil, halkın anlayabileceği bir dildir. Halk şairleri, şiirlerini içinde yetiştikleri kültürel ortamın elverdiği şartlar içinde şekillendirdiklerinden şiirlerini de bu ortamda kullanılan dildeki kelimelerle oluştururlar. Bu gelenekte Divan Şiiri'ndeki gibi günlük dilde az kullanılan Arapça ve Farsça kelimeler yerine, anlamı herkesçe bilinen kelimeler tercih edilir. Ancak bu konuda Türk halk şiirinin bazı özel yanlarını da belirtmekte fayda vardır. Örneğin Dinî-Tasavvufi Halk Şiirinde kullanılan dille Âşık ve Anonim Halk Şiirlerinde kullanılan dil aynı değildir. Mutasavvıf halk şairlerinin kullandığı dilde, dinî ve tasavvufî terimler fazlaca yer alır. Bu şiirin kaynakları, hedefi ve hitap ettiği kitle böyle bir dili zorunlu kılar (Güzel 1999: 658). Âşık Şiirinde de âşıkların yetiştikleri ortamlar ve söyledikleri şiirlerin tür özellikleri de kullandıkları dili etkileyebilir. Buna rağmen âşıkların dili de geniş halk kitlelerinin anlayabileceği bir niteliğe sahiptir (Artun 2001: 117). Ancak özellikle âşık karşılaşmalarında veya âşıkların hünerlerini sergiledikleri başka ortamlarda kullanılan dil, her zamanki dilden farklı olabilir. Ancak Âşık Şiirine aşina kişilerin ayırtma varabileceği bazı kelimeler, şiirlere girebilir. Anonim halk şiirinde kullanılan dil ve üslup, halkın günlük diline daha yakındır. Türkü ve mani gibi, Türk halk kültüründe yaygın şiirlerde anlamı ve söyleyişi zor kelimeler ve terimler yerine toplumun en altındaki kişilerin de anlayabileceği kelimelere yer verilir.
Türk halk şiirinde, deyimlere ve atasözlerine sıkça yer verilir. Bu durum, halk şairlerinin kimliğiyle ilişkilidir. Halk kültürünün içinde yetişmiş, halkın rağbet ettiği söz kalıplarını kullanmış ve hatta bunlara yenileri eklemiş kişiler olan halk şairleri, şiirlerinde bu birikimlerini kullanmışlardır. Bu bakımdan Türk halk şiiri dairesinde değerlendirilen şiirlerin pek çoğunda deyimlere ve atasözlerine rastlamak mümkündür. Kaygusuz Abdal'dan alman aşağıdaki beyitte bir atasözü kullanılmıştır:
"Su görmeden etegün çemrenürsin
Meğer sen bülbüli leglek sanursın"
Âşık Şiirinde de âşıklar, deyimlere ve atasözlerine sıkça başvururlar. Özellikle öğüt temalı şiirlerde atasözlerine daha fazla rastlanır (Artun 2001: 120-121). Genel anlamda Türk halk şiirinde özelde Âşık Şiirinde, atasözlerinin ve deyimlerin kullanımı, şairin tercihi ve yeteneğiyle ilgilidir. Atasözlerinin ve deyimlerin anlamını ve kullanıldığı şartları bilen halk şairleri, bunlara daha fazla başvururlar.
Türk halk şiirinde yerel kelimelere ve söyleyişlere rastlanabilir. Diğer bir ifadeyle halk şiirinde, Divan Şiiri'nde olduğu gibi standart bir dil kullanılmaz. Halk şairlerinin yetiştikleri ortama göre ağız özellikleri ve yerel kelimeler, şiirlerde yer alabilir. Halk şairlerinin dil yetenekleri ve imkânları, ait oldukları kültürel ortam içinde şekillendiğinden yerel unsurların halk şiirinde görülmesi doğal bir durumdur. Kaygusuz Abdal'ın aşağıdaki dörtlüğü, doğrudan konumuzla ilgilidir:
"Âşık oldum zangadak
Irlayuban fingedek
Yârum öğütler beni
Yanramagıl bangadak"
Âşıklar arasında da yerel kelimelerden ve ağız özelliklerinden faydalanma geleneği oldukça yaygındır. Önde gelen âşıklardan Karaca Oğlan, şiirlerinde çok sayıda yerel kelimeye yer vermiştir (Sakaoğlu 2004: 653-665). Karaca Oğlan'ın dışında geçmiş dönem ve günümüz âşıklarında da yerel dilden faydalanma söz konusudur. Karaca Oğlandan aldığımız aşağıdaki dörtlükte deve yavrusu anlamına gelen "taylak" kelimesi yerel bir kelimedir:
"Engininden yükseğine çıkılmaz
Kaplan girse meşelerin sökülmez
Kumaş yüklü tor taylağın çekilmez
Evleri sürgüne gitti yaylanın"
Buna benzer çok sayıda yerel kelimeyi ve söyleyişi şiirlerine taşıyan Karaca Oğlan'm, şiirlerindeki bu kelimelerin sözlüğünü oluşturma çalışmakları da yapılmıştır (Sakaoğlu 2004: 666-741).
Halk şiirinde benzetme başta olmak üzere, yineleme, telmih, istiare ve nida gibi anlam ve söz sanatları da kullanılır. Şiirde sanatlı söyleyişlere sık sık başvurulması durumu, halk şairlerinde de vardır. Ancak burada bir noktaya dikkat çekmek gerekir. Halk şairlerinin kullandıkları söz ve anlam sanatları, manayı zorlayan bir yapıda değildir. Dilin doğal söyleyiş kuralları çerçevesinde manayı zora sokmadan yapılan sanatlar halk şiirinde kullanılır (Güzel 1999: 670-676, Artun 2001: 122).
Sonuç olarak Türk halk şiirinin dil ve üslup özellikleri, şiirlerin yaratıcıları ve dinleyicilerine göre şekillenmiştir. Başka bir ifadeyle halk şairlerinin şiir söyleme yetenekleri, şiirlerin söyledikleri ortamlar, söylenme şekilleri ve dinleyicileri, dil ve üslubu tayin etmiştir. Halk şairleri, gelenekten aldıkları kurallara bağlı olarak hitap ettikleri kitlenin kültür seviyesini de dikkate alarak bir üslup geliştirmişlerdir. Bu üslupta günlük dilde yaygın olarak kullanılan kelimeler, atasözü ve deyimler; geleneksel şekil özellikleri, sanatlar ve anlatım tarzları bulunmaktadır.