Şiir bilgisi, şiir, şiirde ahenk unsurları, aruz ölçüsü, ölçü, aruz  terimleri, redif, uyak çeşitleri

ŞİİR BİLGİSİ

Konu: Şiir bilgisi, şiir, şiirde ahenk unsurları, aruz ölçüsü, ölçü, aruz terimleri, serbest ölçü, redif, uyak çeşitleri.

Şiir bilgisi, şiir, şiirde ahenk unsurları, aruz ölçüsü, ölçü, aruz  terimleri, serbest ölçü, redif, uyak çeşitleri

Şiir, bilinen en eski edebiyat türlerinden birisidir. Yahya Kemal Beyatlı, şiir için şunu demiştir: “Şiir, nesirden bambaşka bir kimliktedir. Musikiden başka türlü bir musikidir.” Cahit Sıtkı Tarancı da: “Şiir, kelimelerle güzel biçimler kurmak sanatıdır.” demiştir. Melih Cevdet Anday ise, şiiri tanımlamaya çalışmanın boşuna bir çaba olduğunu düşünür. Çünkü “Tanım akıl işidir. Şiir ise akıl dışıdır.”

Görüldüğü gibi kesin bir tanımı yapılamasa da şiir şöyle bir cümleyle tanımlanmaya çalışılabilir:  Hayal ve düşüncelerin bir düzene bağlı olarak, çekici bir dil ve ahenkli dizeler halinde aktarılmasına şiir denir. Kısaca, şiir için, dili kullanarak insan üzerinde  yoğun, etkili ve güçlü izlenimler yaratan sanat ürünüdür diyebiliriz.

Diğer türler gibi şiir de bir plana sahiptir. Ancak her ölçülü ve kafiyeli metin, şiir değildir. Şiirde “duygu’ temel unsurdur ama duygunun dışında “düşünce” ve “hayal” de vardır. Şiirde “sanat” öğesi ağır basar. Bu bakımdan şiirde sözcük seçimi öne çıkar. Aslında şiir, sözcüklerin ahenk oluşturacak şekilde bir araya getirilmesinden oluşur.

Şiirde Ahenk Unsurları

Şiirde ahengi sağlayan unsular şunlardır:

Ölçü (aruz, hece),
Kafiye
Redif
Aliterasyon
Asonans
Kelime tekrarları

A) ÖLÇÜ

Türk edebiyatında ölçü hece ölçüsü ve aruz ölçüsü olmak üzere ikiye ayrılır.

Hece Ölçüsü

  • Dizelerdeki hece sayılarının eşit olmasına dayanan ölçü sistemidir.
  • Milli ölçümüzdür. Halk şiirinde hece ölçüsüne “parmak hesabı” da denmiştir.
  • Hece ölçüsünde genellikle üç kalıp tercih edilmiştir. Yedili, sekizli ve on birli hece kalıpları. Bir de yedinin iki katı olan on dörtlü hece ölçüsüyle şiir yazanlar çıkmıştır.
  • Hece ölçüsüyle oluşturulan şiirlerde dizelerin belli bölümlere ayrılmasına duraklama, bu bölüm yerlerine de durak denir. Hece ölçüsüdeki durak, aruz ölçüsündeki taktinin karşılığı olarak kabul edilebilir. Ama aruz ölçüsünde taktide sözcükler ortalarınan bölünebildiği halde hece ölçüsünde sözcükler bölünerek durak yapılamaz.

Örnekler:

Uzun ince      bir yoldayım
4              +           4         =    8 hece
Gidiyorum     gündüz gece
4              +           4         =    8 hece
Bilmiyorum    ne hâldeyim
4              +           4         =    8 hece
Gidiyorum      gündüz gece
4              +           4         =    8 hece

Elma verdim almazsın
Hiç halimi sormazsın
Hangi bağın gülüsün
Vaktin gelir solmazsın (4+3= 7’li hece ölçüsü kullanılmıştır.)

Geldi geçti ömrüm benim
Şol yel esip geçmiş gibi
Hele bana şöyle geldi
Bir göz açıp yummuş gibi    Yunus Emre       (4+4= 8’li hece ölçüsü kulanılmıştır.)

Rüzgâr eser dallarınız atışır
Kuşlarınız birbiriyle ötüşür
Ören yerler bu bayramda çok üşür
Bülbül niçin yaslı bakışır dağlar (4+4+3= 11’li hece ölçüsü kulanılmıştır.)

Aruz Ölçüsü

Hecelerin kısalık ve uzunlukları (açıklık – kapalılık) temeline dayanan ölçüye aruz ölçüsüdenir.

Açık (Kısa) Hece : Kısa bir ünlü ile biten heceler açık hecedir. Açık heceler ” . ” ile gösterilir.

Kapalı (Uzun) Hece: Uzun bir ünlü (â,û,î) ile ya da bir ünsüzle biten heceler kapalı hecedir. Kapalı heceler ”  ” işareti ile gösterilir.

Se ni   söy ler   /   ba na  dağ lar  /  de re ler
.    .      –    –    /    .   .     –    –    /  .    .  –
fe  i      lâ   tün  /   fe   i    lâ   tün  /  fe   i    lün

Not: Aruz ölçüsünde dizelerin son hecesi kısa da olsa uzun olarak değerlendirilir.

Örnekler:

Bin  at lı  / a   kın   lar  da / ço  cuk  lar   gi  /  bi   şen   dik
–     –  .  /  .    –     –    .  /   .    –     –     .  /   .      –     –
Bin  at lı  / o   gün   dev  gi /  bi  bir  or  du  /  yu  yen  dik
–     –  .  /  .    –       –     .  /  .    –    –   .   /    .    –     –
Mef û  lü / me  fâ      î     lü / me  fâ   î   lü  /  fe     û    lün
–   –   . /   .     –      –     .  /   .    –   –   . /     .     –     –

E  şin  var,  â / şi  yâ  nın  var, / ba hâ  rın  var, / ki bek ler  din;
.    –    –     – / .    –    –     –    /  .   –   –    –    /  .  –    –     –
Kı  yâ met  ler / ko par mak ney /di, ey bül  bül, /ne dir der din?
.     –   –    –  /  .   –     –     – /   .    –    –    –  /   .  –     –   –
Me  fâ    î  lün / me  fâ   î   lün / me   fâ   î   lün  /  me fâ   î   lün
.    –    –   –   /  .    –   –    –   /  .     –   –    –   /   .    –   –   –

Aruz  Terimleri

a) Takti (Kesme):  Aruz ölçüsünde dizelerin durak yerlerini belirtecek şekilde  parçalarına göre ayırmaya denir.

Bence Nef’î’  / ye bu sîmâ yı mehâbet /  yaraşır

Fe-i-lâ-tün /  Fe-i-lâ-tün / Fe-i-lâ-tün / Fe-i-lün

b) İmale: Çekme demektir. Ölçüde kapalı hece gereken yerlerde açık olan hecenin ünlüsünü uzun okuyarak kapalı hale getirmeye imale denir. İmale aruzda kusur sayılır.

c) Zihaf: Kısma demektir. Aruzda ölçü zoruyla Arapça ve Farsça sözcüklerdeki uzun bir heceyi kısa okumaktır. İmale gibi zihaf da aruzda kusur sayılır.

d) Vasl: Bağlayış, ulama demektir. Sonu ünsüzle biten bir sözcüğü ondan sonra gelen ve ünlüyle başlayan sözcüğün ilk harfine bağlamaktır. Vasl, ölçüde yan yana iki açık hece gerektiği yerlerde yapılır.

e) Med: İki kapalı hece arasında bir açık hece bulunması gerektiğinde, sonu bir uzun ünlü ve bir ünsüzle biten heceyi  imaleden biraz daha uzun okumaya med denir. Bu yöntemle kapalı olan tek hece bir buçuk hece (kapalı + açık) yapılmış olur.

Serbest Ölçü

Herhangi bir ölçüye bağlı kalınmayan ölçüdür. Hecelerin açık veya kapalı olmasına ya da sayılarına bakmaksızın şairin tamamen kendi üslubuna göre yazmasıdır. Serbest ölçü, Türk şiirinde 1940’lardan sonra Orhan Veli Kanık ile yaygınlaşmaya başlamıştır.

ANLATAMIYORUM
Ağlasam sesimi duyar mısınız,
Mısralarımda;
Dokunabilir misiniz,
Gözyaşlarıma, ellerinizle?
Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel,
Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu
Bu derde düşmeden önce.
Bir yer var, biliyorum;
Her şeyi söylemek mümkün;
Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum;
Anlatamıyorum.
Orhan VELİ

B) Redif

Dize sonlarında aynı görevdeki eklerin ya da tekrarlanan kelimelerin oluşturduğu ses benzerliğidir.

Garibim namıma Kerem diyorlar
Aslı’mı el almış harem diyorlar
Hastayım derdime verem diyorlar
Maraşlı Şeyhoğlu Satılmış’ım ben      (diyorlar’lar sözcük halinde redif,  –rem’ler zengin uyak)

Söz ola kese savaşı      
Söz ola kestire başı
Söz ola ağulu aşı
Bal ile yağ ede bir söz                 (-ı’lar ek halinde redif, –aş‘lar tam uyak)
Yunus Emre

Uyarı: Bütün şiirlerde redif kullanılmayabilir.

Sızlıyor bağrımız üstündeki dağ
Seni hatırlıyoruz Viranbağ!                 (Bu dizelerde redif kullanılmamıştır. –ağ sesleri tam uyaktır.)
Yahya Kemal

C) Uyak (Kafiye)

Dize sonlarında genelde rediften önce gelen ses benzerliğidir. Uyakta, redifteki gibi görev ve anlam birliği aranmaz.

Örnek:

Yürü bre Dadaloğlu’m yürü git
Dertli dertli Çukurova yolun tut
Bunda suçum varsa Hakk’a tövbe e
De ki gayrı bizim iller iniler

Bu dörtlükte dize sonlarındaki “t“ler uyaktır. Aralarında yalnızca ses benzerliği vardır. Görev ve anlam ortaklığı yoktur. Redif kullanılmamıştır.

Uyak Çeşitleri:

Uyaklar beş grupta incelenebilir.

1. Yarım Uyak:

Dize sonlarındaki varsa redifler bulunduktan sonra geriye kalan tek (bir) ses benzerliğine yarım uyak denir.

Katar katar olmuş gelir turnalar
Eğrim eğrim ne hoş gelir turnalar

“gelir turnalar” görev ve anlam yönünden aynı olduklarından dolayı rediftir. -ş’ler sadece tek bir ses benzerliğine dayandığından yarım uyaktır.

Dadaloğlu’m birgün kavga kurulur                    
Öter tüfek davlumbazlar vurulur
Nice koçyiğitler yere serilir
Ölen ölür, kalan sağlar bizimdir

ul” ve “ur” ekleri görev yönünden aynı olduklarından dolayı rediftir. –r‘ler sadece tek bir ses benzerliğine dayandığından yarım uyaktır.

2. Tam Uyak:

Dize sonlarındaki varsa redifler bulunduktan sonra geriye kalan iki ses benzerliğine tam uyak denir.

Ölmek kaderde var, bize ürküntü vermiyor;
Lakin vatandan ayrılışın ıztırabı zor.     Yahya Kemal Beyatlı

“or” sesleri dize sonlarında iki ses benzerliğine dayandığından tam uyaktır.

Ağaçlar hu çeker iniler taşlar

Bülbül, gözlerinden akıtır yaşlar

lar” ekleri görev yönünden aynı olduklarından dolayı rediftir. -aş sesleri iki ses benzerliğine dayandığından tam uyaktır.

Bütün sevgileri atıp içimden
Varlığımı yalnız ona verdim ben
Elverir ki bir gün bana derinden
Ta derinden bir gün bana “gel” desin         Ahmet Kutsi Tecer

“en” sesleri dize sonlarında iki ses benzerliğine dayandığından tam uyaktır.

3. Zengin Uyak:

Dize sonlarındaki varsa redifler bulunduktan sonra geriye kalan ikiden fazla ses benzerliğine yarım kafiye denir.

Ertesi gün başladı gün doğmadan yolculuk
Soğuk bir mart sabahı… Buz tutuyor her soluk              Faruk Nafiz Çamlıbel

“luk” sesleri dize sonlarında üç ses benzerliğine dayandığından zengin uyaktır.

Yol onun, varlık onun, gerisi hep angarya;
Yüzüstü çok süründün, ayağa kalk, Sakarya! Necip Fazıl Kısakürek

“arya” sesleri dize sonlarında dört ses benzerliğine dayandığından zengin uyaktır.

Not: Üstünde uzatma işareti bulunan ünlüler bir ünsüzle birlikte üç ses sayıldığından zengin kafiye oluşturur.

Bağ-ı dehrin hem hazanın hem bahârın görmüşüz.
Biz neşatın da gamın da ruzigârın görmüşüz

ın” ekleri görev yönünden aynı olduklarından dolayı rediftir. “âr” sesleri dize sonlarında üç ses benzerliği olarak değerlendirildiğinden zengin uyaktır.

4.Tunç Uyak:

Bir dizenin sonundaki sözcüğün diğer dizenin sonundaki sözcüğün içinde tam olarak yer almasıyla oluşan uyak çeşidine  “tunç uyak” denir.
Garbın âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var   Mehmet Âkif Ersoy

İkinci dizenin sonundaki var sözcüğü, ilk dizedeki duvar sözcüğünün içinde tam olarak yer aldığı için tunç uyaktır. (Ses benzerliği sayısı bakımından zengin uyaktır.)

Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma, sakın
Siper et gövdeni dursun bu hayasızca akın       Mehmet Âkif Ersoy

İkinci dizenin sonundaki akın sözcüğü, ilk dizedeki duvar sözcüğünün içinde tam olarak yer aldığı için tunç uyaktır. (Ses benzerliği sayısı bakımından zengin uyaktır.)

Her şey akar, su tarih, yıldız, insan ve fikir;
Oluklar çift; birinden nur akar; birinden kir.

İkinci dizenin sonundaki kir sözcüğü, ilk dizedeki duvar sözcüğünün içinde tam olarak yer aldığı için tunç uyaktır. (Ses benzerliği sayısı bakımından zengin uyaktır.)

NOT: Tunç uyak, ayrı bir uyak türü değil, özel bir uygulamadır. Test sorularında böyle örnekleri zengin uyak olarak düşünmek gerekir. ÖSYM, tunç uyağı bazı sorularda zengin uyak olarak da kabul edebilmektedir.

5. Cinaslı Uyak:

Dize sonlarında Yazılışları aynı, anlamları farklı olan sözcük ya da sözcüklerle yapılan uyağa “cinaslı uyak” denir.  Sözcükler aynen yazıldıysa tam; sözcükler ayrı yazıldıysa yarım cinas yapılmış olur.

Niçin kondun a bülbül
Kapımdaki asmaya asmaya
Ben yârimden ayrılmam
Götürseler asmaya   (Tam cinas)

Her nefeste işledim ben bir günah
Bir günah için demedim bir gün ah (Yarım cinas)

Uyak Düzeni (Kafiye Örgüsü)

Şiirdeki dizeler uyaklanışlarına göre harflerle sistematize edilir. Bu sistemle oluşturulan düzene uyak düzeni denir. Uyak düzeni şiirin bütününde bir ahenk oluşturur.

Uyak düzeni şu şekilde bulunur:

Her yalana kanmışım
Her söze inanmışım
Ben artık sevgiden de
Bıkmışım usanmışım (O. Seyfi Orhon)

  • Şiirin redif ve uyakları bulunur. -mışım’lar görev yönünden aynı ektir ve rediftir. “an”lar iki ses benzerliğine dayandığı için tam uyaktır.
  • İlk dizeye alfabenin ilk harfi olan “a” simgesi verilir.

Her yalana kanmışım  a

  • İkinci dize ilk dizeye benziyorsa yani aynı uyağa sahipse ona da “a” simgesi verilir. Benzemiyorsa alfabedeki sıradaki harf “b” simgesi verilir.

Her söze inanmışım   a

  • Bundan sonraki bütün dizeler için de aynı işlem uygulanır. Sıradaki dize kafiye bakımından üstteki dizelerden hangisine benziyorsa o dizenin harfini alır. Hiçbirine benzemiyorsa alfabedeki sıradaki harfi simge olarak alır.

Ben artık sevgiden de   b
Bıkmışım usanmışım   a

1. Düz Uyak:

  • Divan ve halk edebiyatında beyit ve dörtlüklerde kullanılır.
  • Beyitlerle yazılan şiirlerde aa / bb / cc / … şeklinde düzenlenir.
  • Dörtlüklerle yazılan şiirlerde değişik düzenler vardır:
  1. aaaa / bbbb / …
  2. aaab / cccb / …
  3. aaba / ccca / …

Dörtlüklerde 1. şekil düz kafiye örneği:

Korkma! Sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak,  a
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.  a
O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;  a
O benimdir, o benim milletimindir ancak.  a

Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal!  b
Kahraman ırkıma bir gül; ne bu şiddet, bu celal?  b
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal…   b
Hakkıdır, Hakk’a tapan milletimin istiklal.   b

Dörtlüklerde 2. şekil düz kafiye örneği:

Deryalarda olur bahri   a
Doldur ver içem zehri  a
Sunam gurbet elin kahrı  a
Ya çekilir ya çekilmez   b

Emrah der ki düştüm dile   c
Bülbül figan eder güle   c
Güzel sevmek bir sarp kale   c
Ya alınır ya alınmaz   b

İkili düzen düz uyak örneği:

Yok ya Abbas’ı bilmeyen, kimdi?..  a
O sahabeyi dinleyin, şimdi:   a
“Bir karanlık geceydi pek de ayaz..   b
İbni Hattâb’ı görmek üzre biraz,   b
Çıktım evden ki yollar ıpıssız.   c
Yolcu bir benmişim meğer yalnız!    c

2. Çapraz Uyak:

  • Bir dörtlüğün 1. ve 3. / 2. ve 4. dizelerinin uyaklı olmasına dayanan uyak örgüsüdür. (abab,  cdcd …)
  • Halk edebiyatında yaygındır.

Kara gözlüm, efkârlanma gül gayrı,              a
İbibikler öter ötmez ordayım…                   b
Mektubunda diyorsun ki “Gel gayrı!”          a
Sütler kaymak tutar tutmaz ordayım…         b

3. Sarma (Sarmal) Uyak:

  • Bir dörtlüğün 1. ve 4. / 2. ve 3. dizelerinin uyaklı olmasına dayanan uyak örgüsüdür. (abba,  cddc …)
  • Halk edebiyatında yaygındır.

RÜYA
Gök dibinde havuzun  a
Sularda ellerimiz   b
Bütün emellerimiz   b
Anlaştı uzun uzun   a

Sular soğuk bir ışık,   c
Bakıyoruz havuza:   d
Suda omuz omuza   d
İki gölge karışık      c

Bir kırık ay havuzda   e
Ağır ağır kayboldu   f
Havuz şafakla doldu   f
Gün doğdu ufkumuzda   e
A. Hamdı TANPINAR

D) SES TEKRARLARI

1. Aliterasyon:

Dizelerde aynı ünsüz sesin tekrarlanmasıyla oluşan ahenktir..

Dest-busi arzusıyle ger ölsem dostlar,
Kûze eylen toprağım sunun anınla yâre su.
Fuzuli

Su Kasidesi’nde alınan yukarıdaki beyitte  “s” sesinin tekrarıyla belli bir ahenk sağlanmıştır. Burada “aliterasyon” sanatı vardır.

Dağlar ağarırken konuşurduk tepelerde
Sen nerde, o fecrin ağaran dağları nerde

Yukarıdaki dizelerde “r” sesinin tekrarıyla belli bir ahenk sağlanarak aliterasyon sanatı yapılmıştır.

2. Asonans:

Şiirde aynı sesli harflerin tekrarlanmasıyla oluşan ahenktir.

Anlattı uzun uzun
Şehrin uğultusundan usanmış ruhumuzun

Yukarıdaki dizelerde “u” sesinin tekrarıyla belli bir ahenk sağlanmıştır. Burada “asonans” sanatı yapılmıştır.

Neysen sen, nefessen, n’eylersin neyi
Neyzensen, nefessen, n’eylersin neyi

Yukarıdaki dizelerde “e” sesinin tekrarıyla belli bir ahenk sağlanarak “asonans” sanatı yapılmıştır.

www.edebiyatvedil.net' sevgilerimizle...

Yorumlar (0)