Atasözleri ve Anlamları, Atasözleri ve Deyimler, Türkçe Atasözleri

Atasözleri ve AçıklamalarıAtasözleri ve Deyimler, Türkçe Atasözleri

Atasözleri ve Deyimler, Atasözleri ve Açıklamaları, Türkçe Atasözleri

Atasözleri ve Anlamları İçin Lütfen Tıklayınız

A B C Ç D E F G H I İ K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Deyimler ve Anlamları İçin Lütfen Tıklayınız

A B C Ç D E F G H I İ K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Türk Atasözleri ve deyimler

En Çok Kullanılan Atasözleri ve Anlamları

Acemi katır kapı önünde yük indirir:

Elinden iyi iş gelmeyen kişiler,kendilerine verilen görevi istenildiği biçimde yapamazlar.işi ortada bırakıp kaçarlar.

Acı patlıcanı kırağı çalmaz:

Zorlukların üstesinden gelenler başka zorluklarda hemen boyun eğmez, acıya göğüs gerer.

Besle kargayı oysun gözünü :

Değer bilmeyen insanlar yaptığınız onca iyiliğe rahmet size ihanet edebilirler.

Can çıkmayınca huy çıkmaz:

İnsanın huyu kolay kolay değişmez. Huyu nasılsa öyle devam eder.

Çürük tahta çivi tutmaz :

bozulan bir şeyin eski halini alması imkansızdır.

Damlaya damlaya göl olur :

Küçük küçük çabalar,büyük problemlerin çözümüne yardımcı olabilirler.

Dikensiz gül olmaz :

Güzel olan şeylerin beraberinde sıkıntıların olması normaldir.

Esirgenen göze çöp batar :

Bir şey üzerine çok fazla yoğunlaşmak,aksilikleri ,olumsuzlukları de beraberinde getirebilir.

Fare,çıktığı deliği bilir:

Toplumun onaylamadığı işleri yapan kişiler ,zorda kaldıkları zaman nasıl davranacaklarını önceden hesaplarlar.

Garip kuşun yuvasını Allah yapar:

Allaha inanmış kişileri,allah darda bırakmaz. Her zaman allah onların yanındadır, onları bir aile sahibi yapar

Gelen gideni aratır :

İstemediğimiz bir kişinin yerine gelenler ondan daha büyük problemlerle canımızı sıkabilir.

Huylu huyundan vazgeçmez :

İnsan kişiliği,uzun bir zamanda oluştuğu için birden bire değişemez ve olumsuz halini devam eder.

İğneyi kendine sok,çuvaldızı başkasına:

Kendisi en ufak bir sıkıntıya katlanamayan kişi,başkalarına çok büyük sıkıntı, dert vermemelidir.Bir işi yaparken empati yapılmalıdır.

İyilik eden iyilik bulur :

Çevresindekilere iyilik eden kimse kendisi zor durumda kalırsa ona da başkaları tarafından iyilik yapılır.Her şeyin karşılığı vardır.

Laf ile peynir gemisi yürümez :

Konuşma ile bir şey olmaz icraat önemlidir.

Leyleğin ömrü laklak ile geçer :

boş kişiler bütün günlerini orada burada boş boş konuşarak boşa geçirmiş olurlar.

Mühür kimde ise Süleyman odur :

Bir konuda yetkili kim ise o konuda onun sözü geçer.

Ne oldum dememeli,ne olacağım demeli :

Esas olan başarının niteliğinden çok devamlılığıdır.Sonunun güzel bitmesidir.

Ne ekersen onu biçersin :

İnsanlara kaarşı nasıl davranırsan insanlarda sana öyle davranır. Nasıl bir evlat yetiştirirsen ilerde sende onunla ya mukafat alırsın yada ceza.

Otu çek köküne bak :

Bir kişinin nasıl biri olduğunu öğreneceksek geçmişine soyuna bak. Armut dibine düşermiş.

Öfkeyle kalkan zararla oturur:

Aniden öfkelenerek sergilenen şiddetli davranışlar kırıcı olur. Sonuçları önceden tasarlanamaz.Sinirlerine hakim olabilmek önemlidir. Olaylar karşısında soğukkanlı olmalıyız.

Perşembenin gelişi,çarşambadan bellidir :

Bir işin nasıl sonuçlanacağı,işin şuanki durumundan belli olur.

Rüzgar eken fırtına biçer :

Etrafındakilere her zaman kötülük yapan kişiler sonunda mutlaka büyük kötülüklerle karşılaşırlar

Sana taşla vurana sen aşla vur :

Kötülük yapanlara iyilikle karşılık ver.

Üzüm üzüme baka baka kararır :

Çok samimi olan kimseler, birbirlerinin huylarını benimserler. Kır atın ya huyundan ya suyundan

Üzümün ye de bağını sorma :

Sunulan imkanların kaynağını sorgulamak her zaman doğru olmayabilir.

Yağ yiyen köpek tüyünden belli olur:

Hiçbir sebep yokken yaşama düzeyi birden değişen,yükselen kişinin çaldığı ve rüşvet aldığı bellidir.

Zahmetsiz rahmet olmaz:

Çaba göstermeden,sıkıntı çekmeden arzu edilen güzel ve iyi sonuçlara ulaşılmaz.

Sık Kullanılan Atasözleri ve Anlamları

A B C Ç D E F G H I İ K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

En Çok Kullanılan Deyimler ve Anlamları

A B C Ç D E F G H I İ K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

En çok kullanılan deyimler ve anlamları

En çok kullanılan deyimler ve anlamları

En çok kullanılan deyimler ve anlamları.aşağıdadır. Atasözleri ve deyimler sözlüğüne ise aşağıdan ulaşabilirsiniz.

  • Aba altından değnek göstermek:

Sert görünmemekle birlikte karşısındakini üstü kapalı bir şekilde korkutmak.

  • Acem kılıcı gibi olmak:

Karşıt olan iki tarafa da onların yanındaymış gibi görünmek.

  • Açık kapı bırakmak:

Sorunlar görüşülürken kestirip atmadan ileride anlaşma olabilecek sözler söylemek, uygun davranışlarda bulunmak.

  • Ağzında bakla ıslanmamak:

Sır saklayamamak.

  • Bal dök yala: Her taraf temiz, her taraf dikkat çekecek kadar temiz.
  • Baldırı Çıplak: İşi gücü olmayan, serseri sataşmak için bahane arayan.
  • Balık kavağa çıkınca: Gerçekleşmesi hiç bir zaman mümkün olmayan işler söylenir.
  • Baş ütülemek: Dırdır ederek kişiyi huzursuz etmek. Çok konuşmak.
  • Cami yıkılmış ama mihrap yerinde: Kadınlar için kullanılır. Yaşlandığı halde güzelliğini kaybetmemiş, hala alımlı.
  • Can kulağı ile dinlemek: Aşırı bir dikkat ile dinlemek.
  • Cebi delik: Cebinde para bulunmayan. Para tutamayan.
  • Çalmadan Oynamak: Çok neşeli olmak, neşesini hareketleri ile belli etmek.
  • Çam devirmek: Karşısındakini üzecek, kıracak bir söz söylemek.
  • Çamur atmak: İftira etmek.
  • Çantada Keklik: Kolay elde edilir olmak.
  • Damarına Basmak: Bir kişinin zayıf tarafına dokunup onu kızdırmak.
  • Damdan düşer gibi: Hiç beklenilmeyen bir zamanda, yersiz.
  • Dış kapının dış mandalı: Uzaktan ilgili
  • Dilli Düdük: Çok konuşan, geveze.
  • Eceline Susamak: Ölümle sonuçlanabilecek, çok tehlikeli işlere girmek.
  • Ekmeğine kan doğramak: Üzüntü ve sıkıntı içinde olmak
  • El Etek Çekmek: O işle artık hiç uğraşmamak.
  • Eline Eteğine Doğru: Namussuz değil, hırsızlığı yok.
  • Fare Düşse Başı Yarılır: Her taraf bomboş, yoksulluk hüküm sürüyor.
  • Fırıldak gibi dönmek: Kendi çıkarı için her şekle, her kalıba girmek.
  • Fink Atmak: Gönlünce gezmek, eğlenmek, çok neşelenmek, hoplayıp zıplamak.
  • Gece silahlı gündüz külahlı: Etrafındakilere iyi görünüp, kimseye sezdirmeden kötü işler yapan, uygunsuz kimse.
  • Gemi aslanı: Bir işe yaramayan, bir sorumluluk almayan gösterişli kimse.
  • Göbeği çatlamak: Bir işi öğrenmek için çok büyük gayret göstermek.
  • Gün görmüş: İyi günler yaşamış, önemli görevler yapmış, hatırı sayılır. Tecrübeli.
  • Hanım evladı: Nazlı, üstüne düşerek büyütülmüş.
  • Hapı yutmak: Kötü duruma düşmek.
  • Havanda su dövmek: Boş uğraşlarda bulunmak, Boşa çalışmak.
  • Irağı yakın etmek: Güçlükleri ortadan kaldırmak.
  • Isıtıp ısıtıp önüne koymak: Bilinen bir şeyi bir daha bir daha anlatmak.
  • İç etmek: Başkasının malını kendisine ayırıp ortadan kaldırmak.
  • İçli dışlı: Samimi, teklifsiz.
  • İçi içine sığmamak: Sevinmek, seviçten çok heyecanlanmak. Çoşmak.
  • İçine ateş düşmek: Çok büyük bir acı içinde olmak.
  • Kanı kaynamak: Birden sevgi duymak, bağlanmak, sevmek, hoşlanmak.
  • Kara yazı: Kötü gelecek, kötü kader.
  • Kesenin ağzını açmak: Çok para harcamaya başlamak.
  • Kulağı delik: Etrafında olup biteni çabucak haber alan.
  • Laf ebesi: Çok söz söyleyen, herkese söz yetiştiren kimse.
  • Laf işitmek: Paylanmak, azarlanmak.
  • Leke sürmek: Suç atmak, üstüne suç yüklemek.
  • Mahkeme duvarına benzemek: Utanması kaybolmak. Utanılacak şeyler söylendiği halde etkilenmemek.
  • Makbule geçmek: Beğenilmek işe yaramak.
  • Mart kedisi gibi: Çok çapkın, uçarı, azgın.
  • Masal okumak: Kandırmaya çalışmak, yalanlar söyleyerek kandırmaya çalışmak.
  • Nal toplamak: Bir yarışta en geride kalmak, başarı gösterememek.
  • Nalları dikmek: Ölmek (Hayvan için) kaba kimseler için.
  • Ne baş belli ne ayak: Her şey birbirine girmiş, karışık durumda. Kimin ne olduğu, ne yaptığı belli değil.
  • Ne oldum delisi: Sonradan görmüş, şımarık, ummadığı zenginlik ve şöhrete aniden kavuşturmaktan aşırı derecede şımarmak.
  • Ocağına düşmek: Bir kimsenin yardımını dilemek.
  • Ok yaydan çıktı: Ahlaksız duruma gelmek, namusunu kaybetmek. Sokağa düşmek.
  • Oturduğu dalı kesmek: Çıkarlarını sağladığı kaynağa zarar vermek.
  • Ödü patlamak: Çok korkmak, ummadığı anda gelen bir etkiyle çok korkmak.
  • Öküz altında buzağı aramak: Fesat düşünce ürünü... Alakasız sebeplerle umulmadık şeylerden şüphelenmek... Önyargılı, bencil ve birazda fesat kişilerin sahip olduğu bir özelliktir, hiç katlanılmaz
  • Ölmüş eşek arıyor ki nalını söksün: Çok cimri. Her şeyden çıkar sağlamaya çalışan kimseler için söylenir.
  • Önüne düşmek: Yol göstermek, Rehberlik etmek.
  • Örümcek kafalı: Yeniliklere düşman, hiç bir şekilde yenilikleri kabul etmeyen, eskiye körü körüne bağlı olan. Tutucu.
  • Pabuç bırakmamak: Hiç bir şeyden korkmamak, çekinmemek, yılmamak.
  • Parmak ısırmak: Şaşırmak. Hayranlıktan şaşırıp kalmak.
  • Parsayı toplamak: Harcanan bir emeğin karşılığını almak. Hak edileni almak.
  • Papaz uçurmak: İçki alemi yapmak.
  • Rayına oturmak: İşin yoluna girmesi
  • Rest çekmek: Kesin olarak olmaz demek.
  • Rol oynamak: Etkili olmak, işin olmasına etki yapmak.
  • Ruhu duymamak: Yapılan işin hiç farkında olmamak, sezinlememek.
  • Saman alevi gibi parlamak: Birden kızıp köpürmek, çok kısa zamanda hırsı geçmek.
  • Sepet havası çalmak: İşinden atmak, işine son vermek. Kovmak.
  • Sıfırı tüketmek: Hiç bir şeyi kalmamak, bütün imkan ve gücünü kaybetmek.
  • Sinek avlamak: İşi veya müşterisi olmadığı için boş oturmak. İşsiz kalmak.
  • Şamar oğlanı: Herkesin kolayca sataştığı, dövdüğü, hıncını aldığı kimse.
  • Şeytan görsün yüzünü: O kimse ile birlikte olmayı kesinlikle istemiyorum. onu sevmiyorum, görmek istemiyorum.
  • Şifayı bulmak: Hasta olmak, hastalanmak.
  • Şom ağızlı: Olayları kötü yorumlayan, felaket haberleri veren ve verdiği haberlerin hakikat olmasından korkulan kimse.
  • Tabana kuvvet: Binilecek vasıta bulunamadığı için gidilecek yere yürümek.
  • Tahtası eksik: Sersem, budala, akılsız.
  • Tamtakır kuru bakır: İçi bomboş, boşaltılmış, cebinde parası yok, züğürt.
  • Taş atmak: Bir kişiye söz dokundurmak, sitem etmek için söz dokundurmak.
  • Ucu ucuna getirmek: Ancak yetişir olmak, hiç fazlası olmamak.
  • Ulu orta konuşmak: Düşünmeden söylemek, rastgele söylemek.
  • Uzun hikaye: Konunun ayrıntıları pek çoktur. Anlatırsa çok uzun sürer.
  • Uzun boylu: Ayrıntılarını hesap ederek, etraflıca, uzun uzadıya.
  • Üç buçuk atmak: Korku içinde bulunmak. Korkmak.
  • Üçe beşe bakmamak: Çok fazla pazarlık etmeden alış veriş yapmak.
  • Üstüne bir bardak su içmek: Bir alacaklının alacağından umudunu kesmek.
  • Üzerine tuz biber ekmek: Bir kimsenin acısına fazlalaştıracak, derdini derinleştirecek davranışlarda bulunmak.
  • Verip veriştirmek: Ağzına gelen her şeyi söylemek. Ağır konuşmak, ileri geri söylenmek.
  • Veryansın etmek: Birinin hakkında atıp tutmak. O kişiye acımadan insafsızca saldırıda bulunmak.
  • Vız gelmek: Önemsiz görünmek. Aldırış etmemek.
  • Volta atmak: Aşağı yukarı gidip gelmek. Amaçsız dolaşmak.
  • Yabana atmak: Önemsiz bulmak, önem vermemek.
  • Yağlı müşteri: Çok alış veriş yapan, çok para bırakan kimse.
  • Yaka silkmek: Bıkmak, usanmak.
  • Yan çizmek: Kendisine verilen işin sorumluluğunu yüklenememek, sorumluluktan kaçmak.
  • Zemheri zürefası: Çok soğuk havada ince bir elbise giyerek gezen.
  • Zılgıt yemek: Azarlanmak. Çokça paylanmak.
  • Zıvanadan çıkmak: Delirmek, akli dengesini kaybetmek. Çok öfkelenmek, kızmak, taşkın hareketlerde bulunmak.
  • Zokayı yutmak: Aldatılmak. Zarara uğramak.
  • Zurnanın zırt dediği yer: Yapılmakta olan işin en hassas yeri, can alıcı yer

Yorumlar (0)