Atasözleri ve Deyimler, Atasözleri ve Açıklamaları, Türkçe Atasözleri K

Atasözleri ve Deyimler, Atasözleri ve Açıklamaları, Türkçe Atasözleri K

Atasözleri ve Deyimler, Atasözleri ve Açıklamaları, Türkçe Atasözleri

Atasözleri ve Anlamları İçin Tıklayınız.

A B C Ç D E F G H I İ K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Deyimler ve Anlamları İçin Tıklayınız.

A B C Ç D E F G H I İ K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

K Harfi ile Başlayan Atasözleri ve Anlamları


Kabahat samur kürk olsa kimse sırtına almaz: Hiç kimse her ne olursa olsun suçlu olduğunu kabul etmek istemez.

Kaçan balık büyük olur: İnsanın elinden kaçırdığı fırsatlar genellikle bir daha ele geçemeyecek kadar önemli fırsatlardır.

Kadı anlatışa göre fetva verir: Bir şeyin içeriğinden ziyade onun anlatılışı, üslubu önemlidir. Haksız kişi, olayı kendisini haklı gibi göstererek güzel bir şekilde anlatırsa dinleyen ona hak verir.

Kadın kocasının çarığı, anasının sarığıdır: Kadın kocası tarafından her zaman terk edilebilir fakat kadının annesi onu her zaman baş tacı eder.

Kadının fendi, erkeği yendi: Kadınlar kurnazlıkta erkeklerden çok daha öndeler.

Kadının şamdanı altın olsa mumunu dikecek erkektir: Kadın erkeğin evine her ne kadar bol, değerli çeyizle gelse de evdeki bütün eksiklikleri erkek giderir.

Kalaylı bakır küflenmez: Herkesin bildiği kişi veya nesneler birileri tarafından lekelenemez.

Kalkacağın yere oturma: Kişi, kendisinden daha rütbelilerin olacağı bir yerde öne atılıp bir yer meşgul etmemelidir.

Kalp kalbe karşıdır: Sevgi, karşılıklıdır. Birinin hissettiğini, düşündüğünü diğeri de düşünür, hisseder.

Kanatsız kuş uçmaz: Şartlar sağlanmadan, gerekli malzemelerden yoksun bırakılan iş ya da insandan başarı beklenemez.

Kanı kanla yumazlar, kanı suyla yurlar: Kötülük, başka bir kötülükle düzeltilmez, o kötülük ancak iyilik yapılarak ortadan kaldırılır.

Kar kuytuda, para pintide eğleşir: Kar, çukur yerlerde daha geç erir. Para da cimri olan kişide uzun süre kalır.

Kar ne kadar çok yağsa yaza kalmaz: Bir şey kendisine elverişli olan ortam kaybolduğu zaman kendisi de oradan yok olur.

Kâr, zararın kardeşidir: Ticaret yapan kişi her zaman kazanmaz. Bazen zarar edebilir. Bu, doğal bir durumdur.

Kara gün kararıp kalmaz: Kişilerin zor ve sıkıntılı zamanları sürekli olmaz. Arkasından iyi günler de mutlaka gelir.

Kara haber tez duyulur: Ölüm veya felâket haberi çabucak, ağızdan ağıza dolaşarak hemencecik herkes tarafından duyulur.

Karaman'ın koyunu sonra çıkar oyunu: İleride bu işte yanlış bir hesap ve planlama olduğu ortaya çıkacak.

Karga, kekliği taklit edeyim demiş; kendi yürüyüşünü şaşırmış: Görgüsüz kişi, görgülü kişiyi taklit ederse gülünç olur. Daha komik bir duruma düşer.

Karga mandayı babası hayrına bitlemez: Hiç kimse başkasına yaptığı hizmeti karşılıksız yapmaz. Bu hizmetten kişi mutlaka bir menfaat gözetir.

Karga yavrusuna bakmış, "benim ak pak evladım" demiş: Kişinin kendi çocuğu kusurlu dahi olsa kişi onun kusurlarını görmez bilakis onu herkesten daha güzel görür.

Karınca, zevali gelince kanatlanır: Kişi ortamın, zamanın gereklerine aykırı taşkınlıklarda bulunursa kişinin düşmesi artık yakındır demektir.

Karıncadan ibret al, yazdan kışı karşılar: İnsan her şeyi önceden planlamalıdır. Çalışıp kazanabildiği zamanı boş geçirmemeli, çalışamayacağı günler için geçimini sağlayacak varlık edinmelidir.

Karpuz kabuğunu görmeden denize girme: Bir işi yapmak için o işin en uygun zamanını beklemek gerekir.

Karpuz kabuğuyla büyüyen eşeğin ölümü sudan olur: Üstünkörü yapılan özensizce işler en ufak bir arızada hemen bozulur.

Kartala bir ok değmiş, yine kendi yeleğinden: İnsana en büyük kötülük kendisine çok yakın olan kişilerden gelir.

Kasavetsiz ağız anahtarsız açılır: Herhangi bir sıkıntısı, kaygısı olmayan, her konuda oldukça kolay konuşur.

Katıra baban kim demişler, dayım attır, demiş: Aşağılık duygusu olan bir kişi, kendisini üstün gösteren yönleri ön plana çıkarır, bazı gerçekleri gizler veya geçiştirir.

Kavgada kılıç ödünç verilmez: Elimizdeki bir şeyi zararımız olan bir şey için kullanmamak gerekir.

Kavurga karın doyurmaz: Gerçek ihtiyaçlar, oyalayıcı, günü birlik şeylerle karşılanmaz.

Kavurganın yananı sıçrar: Bir toplulukta en sıkıntılı kişinin sesi daha çok çıkar.

Kaya uçmazsa dere dolmaz: Büyük bir eksiği kapatabilmek ancak büyük bir özveri ile olur.

Kaybolan koyunun kuyruğu büyük olur: Kişinin kaçırdığı fırsatlar genelde büyük fırsatlardır.

Kayış bilir, yutan ne çeker: Ağır, zor bir işi ancak o işi yapan kişi bilir. O işe emek veren kişi anlar.

Kaymağı seven mandayı yanında taşır: Sevdiği şeyi kaybetmek istemeyen, onunla ilgili araçları elinin altında bulundurmalı, bunun için gereken sıkıntılara katlanmayı bilmelidir.

Kaynana pamuk ipliği olup rahattan düşse gelininin başını yarar: Kaynananın en yumuşağı, geçimlisi bile gelinini sevmez. Onun her hareketi bu sevgisizliğe bir işaret olur.

Kaynayan kazan kapak tutmaz: İçin için büyüyen bir olay, bir duygu çok geçmeden patlak verir.

Kaz gelen yerden tavuk esirgenmez: Bir şeyde çoğu elde etme olanağı varken ondan daha az olan gözden çıkarılabilir.

Kaz kazla, daz dazla, kel tavuk kel (topal) horozla: Kişi, kendine denk kişilerle arkadaşlık etmelidir, onunla oturup kalkmalıdır.

Kaza geliyorum demez: Kazaların, kötü şeylerin ne zaman olacağını kestirmek olanaksızdır. Buna her zaman hazırlıklı olmak gerekir.

Kazan kazana kara demiş: Suçlu, kusurlu kişiler kendi suçlarını bilmez, kendi kusurlarını görmezler. Başkalarında kötü bir şey gördüğü anda onu kınar.

Kazanırsa dost kazan, düşmanı anan da doğurur: Kişi, sürekli dost kazanmaya çalışmalıdır. Düşman kazanmak oldukça kolaydır fakat önemli olan dost kazanmaktır.

Keçi geberse de kuyruğunu indirmez: İnatçı kişileri inadından vazgeçirmek imkânsızdır.

Keçi kurttan kurtulsa gergedan olur: Bir işte tehlikeli bir durum yoksa o şey oldukça gelişir. Tehlikeler, zararlar olmasa her şey alabildiğine gelişir.

Keçide de sakal var: Sakal, kişiye değer kazandırmaz, ona bir şey katmaz.

Keçinin uyuzu, çeşmenin gözünden su içer: Değerli olmayan kişiler kendilerini en güzel şeye layık görürler.

Keçiyi yardan uçuran bir tutam ottur: Açgözlü, gözü doymak bilmeyen, hırslı kişiler, küçük bir çıkar için bütün varlıklarını tehlikeye atar.

Kedi yavrusunu yerken sıçana benzetir: Kişi yanlış bildiği bir işi yaptığı zaman kendini mazur göstermek için kendince bir bahane uydurur.

Kedi uzanamadığı ciğere pis der: İnsanlar elde edemedikleri şeyleri istemiyorlarmış gibi görünürler. İşin aslı tam tersidir. Aslında kişi o şeye şiddetle kavuşmak ister.

Kedinin boynuna ciğer asılmaz: Güvensiz birine bir şey emanet edildiğinde o şey ya zarar görür, ya da ortalıktan toz duman olur. Her şey herkese emanet edilmez.

Kedinin kanadı olsaydı serçenin adı kalmazdı: Saldırgan özelliği olanlar, içlerinden geçirdikleri şeyleri yapabilecek şeye sahip olsalardı kendisinden güçsüz olanları kolaylıkla ortadan kaldırırlardı.

Kefenin cebi yoktur: Kişi ne kadar para biriktirirse biriktirsin kişinin onu diğer dünyaya götürme olasılığı yoktur. Dolayısıyla insan her zaman mert olmalıdır.

Kel ölür sırma saçlı olur, kör ölür badem gözlü olur: Değersiz bulunan bir şey yitirildi mi bulunmaz, çok değerli bir şeymiş gibi nitelendirilir.

Kel yanında kabak anılmaz: Bir kişinin yanında, dolaylı da olsa onun kusurunu hatırlatabilecek sözler sarf edilmemelidir.

Kele köseden yardım olmaz: Yardıma muhtaç kişiler herhangi bir konuda başkasına yardım edemez.

Kelin ayıbını takke örter: Mal, mülk, zenginlik bazen birçok ayıbı örter.

Kelin ilâcı olsa başına sürer: Kendi derdine çare bulamamış, kendi işini halledememiş kişiler başkalarının derdine çare bulamazlar.

Kendi düşen ağlamaz: Bir şeyde rızasıyla yer alan kişinin o şeyin zararından dolayı yakınmaya hakkı yoktur. Kişi bunun sonucuna da katlanmalıdır.

Kepenek altında er yatar: Kişi, kılık ve kıyafetine göre davranmamalıdır. Üstünde doğru dürüst bir giysi olmayan nice değerli kişiler vardır.

Keseye danış, pazarlığa sonra giriş: Bütçeyi, alım gücünü tam bilmeden kişi bir şey almaya girişmemelidir.

Keskin sirke küpüne zarar verir: Öfkeli kişi kendi sağlığını bozar, işlerini alt üst eder.

Kılavuzu karga olanın burnu boktan kurtulmaz: İnsan, rehber edineceği kişiyi dikkatle seçmelidir. Kötü bir kişiyi seçerse bu, onun başına türlü felaketlere sebep olabilir.

Kılıç kınını kesmez: İnsan her ne kadar kızgın, öfkeli olsa da yanındakilere, yakınlarına zarar vermez.

Kır atın yanında duran ya huyundan ya suyundan: Kişi, arkadaşlık ettiği insanlardan etkilenir. Onun alışkanlıklarına, düşüncelerine, davranışlarına özenir.

Kırk yıllık kani, olur mu yani: Ömrünü iyilikle, dürüstle geçirmiş biri ömrünün sonlarında kötü olmaz.

Kırkından sonra azanı teneşir paklar: Yaşlandığında ahlâksız yola sapan insanları doğru yola getirmek çok zordur. Bunların sonu hüsrandır.

Kırlangıcın zararını biberciden sor: Kırlangıç, görünüşte zararsız görünür. Bibere çok düşkün olduğundan onun ne kadar zararlı biri olduğu ancak biberci bilir.

Kısa günün kârı az olur: Gününü iyi kullanamayan dolayısıyla kısa süre çalışılarak yapılan işten elde edilecek kazanç oldukça az olur. Güne erken başlamak gerekir.

Kısmet gökten zembille inmez: Kısmet, çalışıp çabalamadan kişinin ayağına gelmez.

Kısmetinde ne varsa kaşığında o çıkar: İnsan çok çabalasa dahi insanın nasibinde, kısmetinde olan insanı bulur.

Kısmetsiz köpek, sabaha karşı uyuyakalır: Bir kişi şanssız ise rızkına en yakın olduğu zamanda mutlaka başına bir şey gelir.

Kış kışlığını, kuş kuşluğunu gösterir: Doğanın mevcut kanunları değişmez. Her şey özelliğini bir şekilde belli ettirir.

Kız evi, naz evi: Düğünlerde kızın olduğu taraf nazlı olur.

Kızı gönlüne bırakırsan ya davulcuya varır, ya zurnacıya: Tecrübesiz, eğlenceye düşkün olup ileriyi göremeyen kızları, büyükleri uyarmazsa bunlar uygun olmayan kişilerle evlenir. Aile denetimi kaçınılmazdır.

Kızım sana söylüyorum gelinim sen anla: Birine söylenilmek istenenin dolaylı bir şekilde iletilmesidir. Doğrudan söylenemeyen duygu ve düşüncelerin, bir kimsenin çok yakınına söylenmesidir.

Kızını dövmeyen, dizini döver: Kızını iyi yetiştirmeyen, ona iyi terbiye vermeyen anne, kızı el kapısında beceriksizliği yüzünden sıkıntı çektiği zaman dövünür durur.

Kimin tavuğuna kış demişiz: Hal ve hareketlerimizle kimi rahatsız etmişiz.

Kimine hay hay, kimine vay vay: Bu dünyada bazı şeyler kimine üzücü kimine de sevindirici gelir. Bazı kişiler her istediğine kavuşur bazıları hiçbir şeyi elde etmezler.

Kiminin parası, kiminin duası: Her şey para değil dua da önemlidir. Bazıları bir şey için para verir bazıları dua eder.

Kimse ayranım ekşi demez: Herkes satacağı malı över. Kendi tutumunu ve tuttuğu kimseleri savunur. Başkaları eleştirse bile onlara toz kondurmaz.

Kimse kendi memleketinde peygamber olmaz: Kişinin değeri doğup yetiştiği çevre tarafından tam olarak bilinmez. Yabancılar bu çevrelerde daha değerli olarak bilinir.

Kimse yoğurdum ekşi demez: Kişi, her zaman kendi iş ve hareketlerini beğenir. Kendi işini, davranışını över.

Kimsenin ahı kimsede kalmaz: Bir yerde birine zulüm yapılıyorsa mutlaka ona zulmedenin burnundan gelir.

Kimsenin çırası tana kadar yanmaz: Kimse ömrünün sonuna kadar parlak, güzel bir yaşam sürmez.

Kişi refikinden azar: Kötü arkadaş kişiyi yoldan çıkarır.

Kocana göre bağla başını, harcına göre pişir aşını: Davranışlarını gerçek sebepler için yap.

Koç koyundan seçkel gerek: Topluma önder, lider olacak kişinin toplumdaki bireylerden daha üstün özelliklere sahip olması gerekir.

Koç yiğit bunalıp ölmez: Atak, cesur, çalışkan kişiler zor durumlarla mücadele edip onları aşar.

Koça boynuzu yük olmaz: Kişiye kendisinin ve yakın çevresinin sorumluluğu ağır gelmez.

Komşu hakkı, Tanrı hakkıdır: Komşunun komşu üzerindeki hakkından daha üstün bir hak yoktur.

Komşu kızı almak, kalaylı kaptan su içmek gibidir: Komşu, komşu kızını gelin olarak aldığı zaman onu diğer alabileceği kızlardan daha iyi tanıdığı için içi rahat olur.

Komşu komşunun külüne muhtaçtır: Bir arada yaşama yardımlaşmanın gereğidir. Dolayısıyla komşular, birbirlerine en küçük şey için, kül kadar değersiz olsa da, ihtiyaç duyar.

Komşuda pişer, bize de düşer: Çevremizdekilerin güzel şeylere kavuşmasının mutlaka kişiye de bir yansıması olur.

Komşun kör ise sen kıpa bak: Kişi, komşusundan her açıdan üstün olsa da bunu ona çok fazla sezdirmemelidir.

Komşunun tavuğu komşuya kaz görünür: Başka birinin malı, kişiye olduğundan daha değerli görünür. Çünkü insanoğlu, başkasının elindekine çoğunlukla özenir.

Kork Allah'tan korkmayandan: Bir kişi Allah'tan korkmuyorsa her türlü kötülüğü yapabilir. Böyle kişilerden korkmak gerekir.

Kork aprilin beşinden, öküzü ayırır eşinden: Baharın nisan ayının beşinde hava, çift süren iki öküzü birbirinden ayıracak denli soğuk olur.

Korkak bezirgân ne kâr eder ne zarar: Cesaretli olmayan tüccar, kendisini zarardan korur fakat cesur davranmadığı için kazanç da sağlayamaz.

Korkulu düş görmektense uyanık yatmak hayırlıdır: Tehlikeli olan bir iş varsa ondan vazgeçip daha az tehlikeli bir işe girişmek gerekir.

Korkunun ecele faydası yoktur: Kişi korkmakla kendisine gelecek bir kötülüğü önleyemez. Bunun için boş yere korkup ızdırap çekmemelidir.

Koyma akıl akıl olmaz: Akılsız kişiler başkasının verdiği akıl ile iş yapamaz. Bu, devamlı olmaz ve bunun sonu gelmez.

Koyunun bulunmadığı yerde keçiye Abdurrahman Çelebi derler: İstenilen nitelikte olan şey bulunamayınca onun daha düşük olanına da çoğunlukla razı olunur.

Köpeğe gem vurma kendisini at sanır: Değersiz olduğu hâlde değer verilen biri ve bir makama getirilen kişi, kendisini kıymetli zannedip buna inandırır.

Köpek ekmek yediği kapıyı tanır: İyilik eden kişi mutlaka bu iyiliğin karşılığını bir gün bulur. Köpek bile yeri geldiğinde sahibini tanır ve onu ısırmaz.

Köpek sahibini ısırmaz: Hiç kimse, kendisini koruyan, kendisine iyiliği dokunan kimseye kötülük yapmaz.

Köpek suya düşmeyince yüzmeyi öğrenemez: Bir kişi zor durumda kalınca mutlaka bir çözüm yolu bulur. Uğraşıp o işin yolunu öğrenir.

Köpeksiz köy bulmuş da çomaksız geziyor: Kendisine karşı çıkacak, kendisini rahatsız edecek kimse olmadığı için istediği gibi hüküm sürüyor.

Köprünün altından çok su geçti: Geçen sürede şartlar çok değişti, eski durum artık yok.

Köprüyü geçinceye kadar ayıya dayı derler: Kişi, kendisinden yardım beklediği aşağılık kimseye, işi bitinceye kadar, "Soylusun, boylusun" diye dil döker.


Kör pazara varmasın, pazar körsüz kalmasın: Bir şey satın almasını bilmeyen kimseler alışverişe çıkmamalıdır. Bu kişiler alışverişe çıkarsa esnaf sevinir.

Körle yatan şaşı kalkar: Kişi kiminle arkadaşlık ederse ondan etkilenir. Onun huylarını edinir.

Körler memleketinde şaşılar padişah olur: Bilgisiz, cahil kişilerin olduğu bir çevrede çok az bilgisi olan kişi arif görünür.

Köseyle alay edenin top sakalı kara gerek: Başka biriyle alay eden kişinin bir kusuru olmamalıdır.

Kötü haber tez duyulur: Olumsuz şeyler toplum tarafından çabuk duyulur.

Kötü komşu insanı hacet sahibi eder: Komşuluk ilişkilerini bilmeyen bir komşu komşusuyla bir şey paylaşmaz. Dolayısıyla komşusundan istediği her şeyi satın almak zorunda kalır.


Kötü söyleme eşine, ağı katar aşına: Vakit geçirdiğin kişilere kötülük yapma çünkü onlar kötülük yaptığını görseler daha büyük bir kötülük yapacaklar.

Kötürümden aksak, hiç yoktan torlak yeğdir: Kusurlu dahi olsa bir şeyin varlığı, hiç bulunmamasından daha iyidir.

Köylü, misafir kabul etmeyiz demez, konacak konak yoktur der: Bir kişi bir işi yapmak istemediği zaman birtakım gerekçeler, bahaneler ileri sürer. Böylece doğrudan değil dolaylı olarak karşısındaki kişiyle iletişime geçer.

Kul azmayınca Hak yazmaz: İnsanın başına gelen olumsuzluklar insanın yaptıkları yüzündendir. Allah hiçbir kuluna haşa haksızlık etmez.

Kul hatasız olmaz: Kişi yanılmamak için ne kadar dikkat ederse etsin yine yanılır.

Kul sıkışmayınca Hızır gelmez: Kişi, başı dara düşmeyince bir şeyin çözüm yolunu aramaz.

Kurcalama sivilceyi çıban edersin: Küçük bir sorunu sürekli gündemde tutmak onu büyük, üstünden gelinemeyecek büyük bir sorun haline getirebilir.

Kurdun adı yaman çıkmış, tilki vardır baş keser: Toplumda öyle kurnaz, kötü kişiler var ki bunlar herkesçe bilinen kötü kişilerden daha tehlikeli olabilirler.

Kurt dumanlı havayı sever: Niyeti bozuk insanlar, karışık ortamlarda kendilerini engelleyecek kimseler olunmadığı için bu ortamları severler.

Kurt kocayınca köpeklere maskara olur: Güçlü kişi, zamanla gücünü yitirince, vaktiyle karşısında el bağlayan, korkup çekinen kişilerin eğlencesi durumuna düşer.

Kurtla görüşürsen köpeğini yanından ayırma: Kötü biriyle buluşacak kimse tedbiri elden bırakmamalıdır.

Kurtla koyun, kılıçla oyun olmaz: Birbirleri için zararlı olan şeyler bir arada bulunmamalıdır.

Kuru gayret, çarık eskitir: Bir işi plansız, programsız çözmeye çalışmak boşunadır. Çözüm yollarını ve planlamayı yapıp öylece o işe girişmek gerekir.

Kurunun yanında yaş da yanar: Bozulan ortamı düzeltmek için güç kullanılması gerektiğinde bazen suçsuz olan da suçlu gibi cezalandırılır.

Kusursuz dost arayan dostsuz kalır: Herkesin mutlaka bir eksiği, yanlışı vardır. Kişi, dostundaki ufak tefek hataları görmemelidir.

Kuş kanadına kira istemez: Kişi, kendi işi için bir çaba harcarsa bunun karşılığı başkasından istemez. Bu, abes, boş bir şey olur.

Kuşa kafes lazım, boruya nefes: Bir şeyden faydalanmak için kullanılacak araç ve gereç o işin niteliğine uygun olmalıdır.

Kuşa süt nasip olsa anasından olurdu: Bir kişinin yaratılışı bir şeyden yararlanmaya elverişli değilse o kişi ne yaparsa yapsın o şeyden faydalanmaz.

Kuşkulu uyku evin bekçisidir: Uykusu hafif olan, hemen uyanan kişiler sürekli uyanık olduklarından birer bekçi görevi görürler.

Kutsuz kuşun yuvası doğan yanında olur: Şanssız insanlar, genellikle saldırgan, kötü kişilerle komşu olur. Her yerde o kişilere denk gelirler.

Kuzguna yavrusu anka görünür: Kişiye işi ne kadar kötü olsa da, çocuğu çok çirkin olsa da, bunlar ona hep iyi ve güzel görünür.

Küheylan at, çul içinde de bellidir: Yetenekli, becerikli kişiler kötü elbise dahi giyseler kendilerini bir şekilde belli ettirirler.

Kabahat öldürende değil, ölendedir.

Kimi zaman kabahat ölendedir. Çünkü sözleriyle, davranışlarıyla karşısındakini adam öldürecek kadar sinirlendirmiş, kışkırtmıştır.

Kabahat samur korku olmasa kimse sırtına almaz.

Kabahat; kınanan, cezalandırılan bir davranış olduğundan hiç bir kimse onu ben yaptım demez.

Kabiliyetli çırak ustayı geçer.

“Bunun ustası falancadır. Bu, ona yetişemez” dememeli.Yetenekli çırak ustasını geçer.Böyle olmasınaydı hiçbir dalda ilerleme olmazdı.

Kabul olunmayacak duaya amin denmez.

Gerçekleşmesi olanaksız girişme oy vermek doğru değildir.

Kaçan balık büyük olur.

İnsan, elden kaçırdığı küçük bir fırsatı gözünde büyütür; onun çok önemli olduğu söyler durur.

Kaçanı kovalamazlar, yıkılanı vurmazlar.

Düşman kaçarsa yenilgiyi kabul etmiş demektir onu kovalayıp ezmek mertliği yakışmaz. Yıkılanı, güçsüz olduğu vurmakta böyle.

Kaçanın anası ağlamamış.

Kavgadan ve saldırıdan kaçan kimse, canını kurtarmış ve annesinin ağlamasına yol açacak bir olaya meydan vermemiş olur.

Kader olmayınca kadir bilinmez.

Kişi talihsiz ise, ne denli yi bir insan olursa olsun, değeri bilinmez.

Kadı anlatışa göre fetva verir.

Haksız kişi, olayı kendine haklı gibi gösterirse, dinleyen ona hak verir. Bu kişinin haksız gösterdiği kimseyi de haksız bulur.

Kadı ekmeğini karınca yemez.

Yargıcın malına kimse dokunmaz. Suçulyu o yargılayacaktır.

Kadın efendi, erkeği yendi.

Kadınlar kurnazlıkta erkeklerden üstündürler, çeşit çeşit oyunlar oynarlar erkekleri yenerler.

Kadın sofusu, şeytanın maskarası.

Sofu kadınla şeytan alay eder, çünkü böyle kadınlar evleriyle ilgilenmezler işlerini güçlerini bırakırlar. Bu biçimsiz ibadet yüzünden gerçek ibadetlerini yapamazlar.

Kadının şamdanı altın olsa mumu dikecek erkektir.

Kadın ne denli bol, değerli çeyizle gelirse gelsin evin bütün eksiklerini erkek sağlar; giderlerini erkek karşılar evi o geçindirir.

Kadın kocasını isterse vezir, isterse rezil eder.

Akıllı ve tutumlu kadın kocasının saygınlığını da mal varlığını da arttırır. Oynak ve tutumsuz kadın kocasını toplum içinde küçük düşürür; yoksulluğa sürükler.

Kadın kocasının çarığı, anasının sarığıdır.

Kadın, kocasının çıkarıp attığı çarık gibi terk edilebilir bir durumdadır ama annesi onu her zaman baş tacı eder.

Kadıyla mı iyisin kapıyla mı?

Kapıyla İşini istediği biçimde sonuçlandırmak isteyen kişi, yüksek yetkiliden çok, onun buyruğu altında çalışan görevlileriyle uyuşmalıdır. Çünkü kararı hazırlayan odur. Yüksek yetkili sadece imzalar.

Kalaylı bakır küflenmez.

Temizliğini herkesin bildiği kişi ve iş lekelenmez.

Kalbin yolu midenden geçer.

Bir kimsenin sevgisini kazanmak isterseniz ona şölen verip güzel yiyecekler sununuz.

Kaldın mı oğul elinde, müdara eyle geline.

Oğullarının bakımına muhtaç olan ana baba, gelinlerine yaranmak zorluğundadırlar. Çünkü evin asıl sahibi artık oğulları değil gelinleridir.

Kalendere “kış geliyor” demişler, “titremeye hazırım” diye cevap vermiş.

Yaşamanın felsefesine eren kişi, en sevimsiz, rahatsız durumları bile hoş karşılar.

Kalın incelene kadar ince üzülür.

Güçlü ile zayıf, zengin ile fakirin, bir hastalığa, bir sıkıntıya, bir zarara dayanma yetenekleri aynı değildir. Güçlü gücünden bir parçasını yitirerek zayıflar ama zayıf o kadar gücü yitirince ölecek duruma düşer.

Kalıp kıyafetle adam adam olmaz.

Gösterişli bir vücut, iyi bir giyim kuşam, kişiye insanlık değeri kazandırmak.

Kalkacağın yere oturma.

Kişi, layık olmadığı, er geç uzaklaştırılacağı işe girmemelidir.

Kalp kazanır, kaltaban gönenir.

İş becerme yeteneği bulunmayan kişi düzenbazın kendisine yutturduğu şeyi kazanç sanır. Oysa, işini yürütmüş olan, düzenbazdır.

Kanaat gibi devler olmaz.

Gereksemeleri için çok şey istemeyen azı yeter. Bulan ve elindekiyle yetinmesini bilen kişi yokluk nedir bilmez.

Kanatsız kuş uçmaz.

Gereken koşullarla durulup göç etmeyen kişi amaca varamaz.

Kanı kanla yummazlar, kanı su ile yurtlar.

Kötü bir durum kötülüğü sürdürecek durumlarla düzelmez. Buna son verebilecek davranışlarla düzelir.

Kapıyı kırarsam odun çok olur.

Bir gereksimini karşılayacak parsı bulunmayan kişi, önemli bir malını satmaya kalkarsa sorun olmaz.

Kara gün kararıp kalmaz.

Bir gereksinimini karşılayacak parası bulunmayan kişi, önemli bir malını satmaya göze alırsa sorun kalmaz.

Kara haber tez duyulur.

Ölüm gibi,başka felaketler gibi haberler,bununla ilgili kimselerin kulağına çabuk yetişir.

Kara kışta karlar,martta yağmaz,nisanda durmazsa değme çiftçinin keyfine.

Kara kışta kar yağar,martta yağış olmaz,nisanda çok yağmur yağarsa o yıl bol ürün alınır;çifçinin yüzü güler

Karaya sabun deliğe öğüt neylesin.

Öz bozuk olan şey,düzeltme çabalarıyla iyi duruma getirilemez

Kardeşim ağa, avradı hatın, almaz beni kulluğa satın.

Evlenen kişinin karışına verdiği değer, kardeşine karşı olan sevgisini bastırır.

Kardeşim olsun da kanlım olsun.

Kendisine çok büyük kötülük de yapsa,insan kardeşinden vazgeçmez. Çünkü kardeş, sırası gelince eski yaptıklarını unutturacak kadar büyük yardımda ve iyilikte bulunur.

Kardeş kardeşi atmış, yar başında tutmuş.

Kimi zaman kişi,kardeşine büyük bir kötülük yapar.Ama o kötülüğün kardeşin mahva götürmekte olduğunu görünce pişmanlık duyar ve yaptığını düzeltecek davranışlarla yardımına koşar.

Kardeş kardeşin ne öldüğünü ister, ne olduğunu.

Kardeş, kardeşi ziyan gelmesini istemez. Ama onun kendisinden üstün durumda olmasını da kıskanır.

Kardeşten karın yakın.

Kişi kardeşini de sever çocuklarının da. Ama çocuklarını kardeşinden dahi ileri tutar. Kendi çıkarıyla,başkasının,dahası kardeşinin çıkar çatışan kişi, önce kendi çıkarını düşünür.

Karga kekliği taklit edeyim derken kendi yürüyüşünü şaşırmış.

Görgüsüz kişi, görgülü kişinin yaptığını yapmaya kalkışırsa beceremez, kendisinin doğal davranışı da yitirir, gülünç olur.

Karga mandayı babası hayrına bitlemez.

Bir kimse başkasına hizmet diyorsa buna kendisinin de bir çıkarı vardır.

Karga şakırdamış bülbülüm sanmış.

Bir ustayı taklit eden aptal, kendisini ustalığa yükselmiş gibi görür.

Karga yavrusuna bakmış, “benim ak pak evladım” demiş.

Kişi kendi çocuğunu güzel, kendi eserini kusursuz görür. Başkalarına göre ne denli kusurlu olursa olsunlar.

Karı koca bir sözle yakın, bir sözle uzaktır.

Bir kadınla bir erkek, birbirlerine bağlandıklarını bildiren bir sözle karı koca olurlar, böyle bir bağın olmadığını bildiren bir sözle de yabancı olurlar.

Karıncadan ibret al, yazdan kişi karşılar.

Kişi çalışıp kazana bildiği zamanı boş geçirmemeli, çalışmayacağı günler için geçinme sağlayacak varlık edilmelidir.

Karınca kanatlanınca serçe oldum sanır.

Eline geçici ve önemsiz bir güç geçen sürekli güçlü oldum sanır.

Karınca (nın) zevali gelince kanatlanır.

Kişi, layık olmadığı aşamaya yükseli, ya da durumunun gereklerine aykırı taşkınlıklarda bulunursa artık düşecek demektir.

Kar kuytuda, para pintide eğleşir.

Her şey, saklanabilen yerde ve saklanmasını bilenin yanında bulunur.

Kar ne kadar çok yağsa yaza kalmaz.

Elverişli bir ortamda çoğalan şeyler, ortam elverişliliğini yeterince yok olur.

Karpuz kabuğunu görmeden denize girme.

Bir işi en uygun zamanı gelmeden yapma; denize girmek için karpuzun olgunlaşma zamanını beklediğin gibi.

Karpuz kabuğuyla büyüyen eşeğin ölümü sudan olur.

Özensiz, üstün körü yapılan iş, hiçten bir nedenle bozulur.

Karpuz kesmekle hararet söylenmez.

Size kötülük yapmış olan bir kimseden başkasına zarar vermekle bu kimseden başkasına zarar vermekle o kimseden öç almış olmazsınız.

Karpuz kökeninde büyür.

Çocuk ana baba ocağında, herhangi bir kişi doğup büyüdüğü çevrede yetişir, gelişir.

Kar susuzluk kandırmaz.

Gerçek gereksemeler, avutucu, oyalayıcı şeylerle karşılanamaz.

Kartala bir ok değmiş yine kendi yeleğinden.

Bir kimseye yapılan en büyük kötülük kendisine en yakın olanlar yapar.

Kartalın beğenmediğini kargalar kapışır.

Zenginlerin beğenmeyip attıkları yoksullar için değerli mallardır.

Kar yağdığı gün tozar.

Kalıcı yada doyurucu olmayan kazanç çabucak tükenir. Sürekli ve doyurucu bir kazanç bulmak gerekir.

Kar yılı var yılı.

Kar yağdığı yıl ürün bol olur. Çiftçinin eline bol para geçer.

Kar, zararın kardeşidir.

Ticaretle uğraşan kimse, sadece kar edeceğini düşünmemeli, zarar etmeyi de göze almalıdır.Alış verişte kar ve zarar birlikte gider.

Kasap, yağı bol olunca gerisini yağlar.

Elinde kendisine gerek olmadan artık şey bulunan kimse bunu gereksiz yere savurup telef eder.

Kasavetsiz ağız anahtarsız açılır.

Sıkıntısı olan kimseye bir şey söylemek güçtür. Ama sıkıntısı, kaygısı olmayan kimse, bol bol rahat rahat konuşur.

Kasımdan 10 gün evvel ek, on gün sonra ekme.

Ekim zamanını Kasım’dan on gün sonra biter. Kasım’dan on gün sonra ekilen tohum verimli olmaz.

Kaş çatmakla çatın kaşık olmaz.

Görünüşü benzetmekle övülecek bir nitelik kazanılamaz. Belli eski durumundan kötü bir duruma düşülür.

Kasım yüz elli, yaz belli.

Kasım’ın yüz elli. yünü olunca kötü kahkahalar geçer, yazın ucu görünür.

Kaş ile göz, gerisi söz.

Güzellik her şeyden önce kaş ve göz güzelliğidir. Vücudun başka yerlerinin güzel olması önemli değildir.

Katıra “baban kim?” demişler, “dayım at” demiş.

Aşağılık duygusu içinde bulunan kişi kendisini olduğu gibi göstermeye utanır kötü yönünü gizler, sadece iyi yönüyle övünür.

Kahrandan olmaz şeker, olsa da cinsine çeker.

Kötü soylu şey ve kişiye iyiye dönmez. Ona iyi niteliği kazandırmak için ne denli uğraşılırsa yine aslından bir kötü iz kalır.

Kavak uzaya uzaya göğe yetmez.

Kavak ağacının yaprakları tepeden dökülmeye başlar, aşağıdakiler daha sonra dökülürse o yıl kış zorlu olur.

Kavanoz tipli dünya.

Sürekli olarak durum değiştiren, hiçbir durumuna güvenilmeyen, üstünde yaşayanlara vefesı olmayan bir dünyada yaşıyoruz.

Kavgada kılıç ödünç verilmez.

Kişi savunma silahını başkasına verip kendisini savunamayacak ve yenilgiye uğrayacak duruma düşmemelidir.

Kavgada yumruk sayılmaz.

Kavga edenlerden her biri, ötekine karşı olabildiğince sert ve saldırıda bulunmak zorundadır. Amaç düşmanı ezmektir. Saldırının sayısı mal olduğu düşünülmez.

Kavun, karpuz yata yata büyür.

Bu söz tembel yatanlara söylenir.

Kavurganın yananı sıçrar.

Bir topluluğu tedirgin eden durumdan en çok zarar gören kişi sesini yükseltir.

Kaya uçmazsa dere dolmaz.

Büyük bir eksiği kapatabilmek için büyük bir özverilerde bulunmak gerektir.

Kayış bilir, yutan ne çeker.

Ağır bir işin ne denli güç yapıldığını ancak o şin yapılmasında aracı olan, emeği geçen bilir.

Kaynana öcü, oğlu cici.

Gelinler kocalarını severler de kaynanaları rahatsızlık veren bir rahatsızlık sayarlar.

Kaynana pamuk ipliği olup rahattan düşse gelininin başını yarar.

Kaynana ne denli yumuşak huylu iyi davranışlı olursa olsun her hali gelinini tedirgin eder.

Kaynayan kazan kapak tutmaz.

İçin için büyüyen bir olay, bir duygu, çok geçmeden patlak verir.

Kaza geliyorum demez.

Kaza, beklenmedik zamanda, birdenbire gelir. Olacağı bilinse önleyici önlem alınır.

Kazanırsa dost kazan, düşmanı anan da doğurur.

Sen dost kazanmanın yoluna bak, düşman kolay kazanılır. Anan bile sana düşman olacak bir kardeş doğurur.

Kazan kazana kara demiş.

Kınanacak bir durumu olan kimse, kendi kusuruna bakmaz da başkasındaki benzer durumu kınar.

Kazanmayanın kazanı kaynamaz.

Kazancı olmayan kişinin evinde yemek pişmez.

Kazan taşarsa kepçenin değeri olmaz.

Önlemler tehlike baş göstermeden alınmalıdır. Tehlike ortaya çıktıktan sonra alınacak önlem işe yaramaz.

Kazaya rıza gerek.

Kazaya boyun eğilmelidir. olup biteni değiştirmeye insanın gücü yetmediğine göre başka bir şey de yapılamaz.

Kaz gelen yerden tavuk esirgenmez.

Büyük çıkar sağlanan yerden ufak tefek özveriler esirgenmemelidir.

Kaz kazla, daz dazla, kal tavuk kel horozla.

Herkes kendi durumuna uygun gelen kişilerle anlaşıp arkadaşlık eder.

Kaza elin kuyusunu, kazarlar kuyunu.

Sen başkasına kötülük yapma yolunu tutarsan, başkası da sana kötülük yapma yolunu tutar.

Keçide de sakal var.

Bir kimse kılık kıyafetiyle değil gerçek değeriyle güven verir.Sakal, kişiye değer kazandırmaz. o, keçilerde bile vardır.

Keçi geberse de kuyruğunu indirmez.

İnatçı. ölür de inadından vazgeçmez.

Keçi kurttan kurtulsa gergedan olur.

Tehlikeler, zararlar olmasa her şey alabildiğine gelişir.

Keçi nereye çıkarsa oğlağı da oraya çıkar.

Büyüklerin tuttuğu yol, küçüklere örnek olur. Onlarda aynı yolu izlerler.

Keçinin meşeye ettiğini sumak keçiye edecek.

Sumak yaprağı ve meşe külü içindeki tanen dolayısıyla deri tabaklamakta kullanılır. keçi, derisinin böylece hırpalanmasıyla canlı iken yaptığını görür.

Keçinin uyuzu, çeşmenin gözünden su içer.

Değişmez bir kuraldır: Bir kişi önemli bir kaybından dolayı çırpınıp kıvranırken başka bir kişi bu durumda ne kadar çok yararlanabileceğini düşünür.

Kedinin boynuna ciğer asılmaz.

Bir kimseye, kullanıp zarar vereceği, kendine mal edip ortadan kaldıracağı şey emanet edilmez.

Kedinin gideceği samanlığa kadar.

Uygunsuz bir iş yapan kişi, ne kadar kaçarsa kaçsın, gideceği yerler bellidir.Az sonra yakayı ele verir.

Kedinin kabahatini önüne koyarlar, öyle döverler.

Cezalandırılan kimse suçunun ne olduğunu bilmelidir ki o suçu bir daha işlemesin.

Kedinin kanadı olsaydı serçenin adı kalmazdı.

Saldırganlar işlediklerini yapabilecek durumda olsalardı, güçsüzleri kolaylıkla ortadan kaldırır, bol bol çıkarlarını sağlarlardı.

Kediyi sıkıştırır san üstüne atılır.

Senden çekinen, korkan kişi, çok sıkıştırırsan sana karşı gelir.

Kefen alacak adam gözünün yaşından belli olur.

Bir kimsenin herhangi bir eyleme girişeceği, o eyleme girişmesini zorunlu kılan durumundan anlaşılır.

Kefenin cebi yok.

Zengin olup da para harcamaya kıyamayan kimse, parayı ne yapacak? Öbür dünyaya götüremez ki!

Kele köseden yardım olmaz.

Kişi kendisinin yardıma muhtaç olduğu konuda başkasına yardım edemez.

Kelin ayıbını takke örter.

Birçok kimselerin kusurlarını zenginlik, iş başında oluş vb. durumlar örter.

Kelin ilacı olsa başına sürer.

Kendi derdine çare bulamayan kişiden aynı durumda olan başkası yardım beklememelidir.

Kel kız teyesinin saçıyla övünür.

Değersiz kişi,yakınlarının değerlerinden kendisine bir pay çıkarmaya çalışır.

Kelle sağ olsun da külah bulunur.

Kişi yaşarsın da elbet bir iş sahibi olur.

Kel yanında kabak anılmaz.

Bir kişinin yanında, uzaktan da olsa onun eksiğini çağrıştıra bilecek sözler söylemekten çekinilmelidir.

Kemikle deri, yemekle diri.

İyi beslenmeyen kişi sağlıklı olmaz.

Kem söz, kalp akça sahibinindir.

Kötü sözü, kalp akçeyi kimse kabul etmez. Bunlar yine sahiplerine çevrilir.

Kendi düşen ağlamaz.

Yanlış davranışı yüzünden zarara uğrayan kimsenin bu durumundan yakınmaya hakkı yoktur.

Kepenek altında er yatar.

İnsanları kılık ve kıyafetlerine bakarak değerlendirmemelidir.Kaba saba, perişan bir kılık için de değerli bir kişi buluna bilir.

Keseye danış, pazarlığa sonra giriş.

Ödeyecek paranız yoksa bir şey satın almaya girişmeyin.

Keskin sirke kabına zarardır.

Çok öfkeli kişi, kendi sağlığını bozar, vücudunu yıpratır ve işlerini altüst eder.

Kes parmağını çık pazara, em buyuran çok olur.

Kişinin bir gerekseme içinde bulunduğunu gören herkes ona türlü türlü yol gösterir.

Kıbleden geldi kışımız,Allah’a kaldı işimiz.

Kış afetleri güneyden gelmeye başlarsa, çok azgın bir mevsim geçirilecek demektir.

Kılıç kınını kesmez.

Sert ve aşırı davranışlı kişinin yakınlarına zararı dokunmaz.

Kırkından sonra azanı teneşir paklar.

Yaşlılıklarında ahlakları bozulanlar, doğru yola getirilemezler; ölünceye değin o yolda giderler.

Kırkından sonra saza başlayan kıyamette çalar.

Yaşlandıktan sonra bir şey öğrenmeye, yeni bir iş yapmaya başlayan kimsenin bun başarmaya ömrü yetmez.

Kırk serçeden bir kaz yi.

Bir çok küçük işle uğraşmaktansa tek büyük iş yapmak daha uygundur.

Kırk yılda bir ölet olur, eceli gelen ölür.

Tanrının verdiği ömrü hiç bir şey değiştirilemez. Salgın ve öldürücü hastalıkta olsa eceli gelmeyen ölmez. Böyle zamanlarda çok kişinin ölmesi ecellerinin o zamana rastlamasındandır.

Kırk yıllık kani, olur mu yani?

Yaşlanıncaya değin iyi insan olarak yaşamış olan kişi, artık kötü olmaz.

Kırlangıcın zararını biberciden sor.

Kırlangıç zararsız bir kuş gibi görünür. Ama bibere pek düşkün olduğundan, ne kadar zararlı bir yaratık olduğunu ancak biberci bilir.

Kırlangıç bir zararsız kuş; git Yemen iline danış.

Kimi çevrelerde kimseye zararı dokunmayan kişi, kimi çevreler için tehlikeli olabilir.

Kısa günün karı az olur.

Kısa süre çalışılarak yapılan işten elde edilecek kazanç az olur.

Kısmet gökten zembille inmez.


 

  1. Kısmet, durup dururken kişinin ayağına gelmez, çalışmakla elde edilir.
  2. Çalışmayanın kısmeti olmaz.


Kısmetinde ne varsa kaşığında o çıkar.

Bir şey elde etmek için çalışan kimseye Tanrı neyi kısmet etmişse onu verir.

Kısmet ise gelir Hint’ten, Yemen’den, kısmet değilse ne gelir elden?


 

  1. Tanrı bir şeyi size kısmet etmişse, Hint’ten, Yemen’den gelir, sizi bulur.
  2. Kısmet etmemişse ne yapmanız elde edemezsiniz.


Kısmetsiz köpek, sabaha karşı uyuyakalır.

Tanrı’nın kendisine kısmet veremediği yaratık, yararlanılacak şeyi elde etmek kolaylaştığı zaman, başka bir işle uğraştığı için, bundan yoksun kalır.

Kış kış gerek, yaz yaz.

Her mevsim, kendine özgü doğa olayları ile geçmelidir. Bu düzenin bozuk girmesi insanların perişan olmasına yol açar.

Kış kışlığını, kuş kuşluğunu gösterir.

Doğa kanunları değişmez. Her olay, her varlık özelliğini belli eder.

Kız kundakta çeyiz sandıkta.

Kız daha beşikte iken çeyiz hazırlıklarına başlamak gerekir.

Kız evi naz evi.

Kız evi nazlı olur. İsteklinin rica, minnet etmesini ister, kızını ağır satar.

Kızı gönlüne bırakırsan ya davulcuya kaçar, ya zurnacıya.

Evlenme çağındaki kız eğlenceye düşkün olur. Büyükleri onu uyarmazlarsa, hoşlandığı, uygun olmayan birisiyle evlenir.

Kızını dövmeyen dizini döver.

Kızını iyi yetiştirmeyen anne, kızı el kapısında beceriksizliği yüzünden sıkıntı çektiği zaman dövünür durur.

Kızın var, sızın var.

Kız çocuğunun sorunları ve sorumlulukları çok ve çeşitlidir. Ana baba, sürekli olarak bunun tedirginliği içinde bulunurlar.

Kimi köprü bulamaz geçmeye, kimi su bulamaz içmeye.

Kimi kişiler bir şeyin bolluğundan yakınır, ondan kurtulmanın yollarını ararlar. Kimi kişiler aynı şeyden yoksun olmanın sıkıntısını çekerler.

Kimine hay hay, kimine vay vay.

Bu dünyada her olay kimi kişiler için sevindirici, kimi kişiler için üzücüdür. Kimi kişiler istedikleri her şeye kavuşurlar; kimi kişiler diledikleri hiçbir şeyi elde edemezler.

Kiminin parası, kiminin duası.

Varlıklı olanların parası, yoksul olanların da duası alınarak işler yürütülür.

Kimse bilmez, kim kazana kim yiye.

Bir kimse çalışıp çabalar; kendisinin ve çoluk çocuğunun geleceği için mal biriktirir. Ancak, kimi zaman olaylar öyle gelişir ki kazancı, düşündükleri değil hatır ve hayalde olmayan kişiler yer.

Kimseden kimseye hayır yok.

İnsan, yapacağı işte yalnız kendi gücüne güvenmelidir. Başkasının yardımını bekler ve buna güvenirse düş kırıklığına uğrar.

Kimse kendi memleketinde peygamber olmaz.

Kişinin değeri, doğup büyüdüğü yerde gereği gibi bilinmez. Daha önce ad kazanmış kimseler vardır. Aile rekabetleri vardır. Küçüklüğünde yaptığı çocuklukça davranışları bilenler vardır.

Kimse kimsenin çukurunu dolduramaz.

Yaşlı bir kişi, çok sevdiği bir genç ölünce “keşke onun yerinde ben ölseydim” der. Kimi zaman da biz “o değerli adam öleceğine şu işe yaramaz adam ölmeliydi” deriz. Boş sözler. Kimse kimsenin yerine ölemez.

Kimse kimsenin rızkını yemez.

Kimi zaman bir kimsenin eli altındaki yiyecek türlü nedenlerle yenilmez, kalır. Bu sırada dışarıdan biri gelir, yemeğe alıkonulur. Hazır bulunan yiyecek ona ikram edilir.

Kimsenin ahı kimsede kalmaz.

Zulüm görenin ahı, zulmedene hayretmez.

Kimsenin çırası tana kadar yanmaz.

Hiç kimsenin parlak yaşamı sürekli olmaz.

Kimsenin ettiği yanına kalmaz.

Hiçbir kötülük karşılıksız kalmaz. Kötülük yapanlar er geç yaptıklarının cezasını çekerler.

Kimseye arşınına göre bez vermezler.

Gözü yükseklerde olan, aşırı istekleri bulunan kimseye düşlediği ölçüye göre değil, içinde yaşadığı ortamın ölçüsüne göre bir pay verilir.

Kiraz “dut yetişmese beni yiyenin boynunu sapıma döndürürüm” demiş.

Kiraz, yiyene yumuşaklık verir; kişiyi zayıflatır. Hemen ardından yetişen dut ise besleyicidir.

Kişi arkadaşından bellidir.

Herkes anlaşabileceği kimse ile arkadaşlık eder. Bundan dolayıdır ki bir kimsenin nasıl bir kişi olduğunu öğrenmek isteyen, arkadaşının kişiliğine bakmalıdır.

Kişi ne yaparsa kendine yapar.

İyilik yapan iyilik, kötülük yapan kötülük bulur.

Kişinin kendine ettiğini kimse edemez.

Bir kimse kimi zaman tedbirsizliği yüzünden öyle yanlış iş yapar, başını derde sokar ki böyle bir kötülüğü başkaları ona yapamaz.

Kişi refikinden azar.

Kötü arkadaş, kişiyi kötü yola sürükler.

Kocana göre bağla başını, harcına göre pişir aşını.

Kişi, tutumunu çevresindekilerin durumuna göre düzenlemeli ve kendi varlığına uygun bir yaşayış sürmeli, gücünün üstünde işler yapmaya kalkışmamalıdır.

Kocanın kabı ikiyse birisi kır.

Kıskanç kadın, kocasının aşırı zengin olmasını istemez; çapkınlığa başlar diye.

Koça boynuzu yük olmaz.

Kişiye kendi işi ve yakınlarının sorumluluğu ağır gelmez.

Koç koyundan seçkel gerek.

Bir topluluğa önderlik edecek, egemen olacak kişi, topluluğu oluşturanlardan üstün nitelikte olmalıdır.

Komşu boncuğunu çalan gece takınır.

Hırsızlık mal, sahibinin göremeyeceği yer ve zamanda kullanılır.

Komşuda pişer, bize de düşer.

Yakınlarımızın güzel şeylere kavuşması onlardan bizim de yararlanmamız olasılığının doğması demektir.

Komşu ekmeği komşuya borçtur.

Komşunuz size bir ikramda bulunur, bir şey armağan ederse, siz de ona ikramda bulunmalı, armağan vermelisiniz.

Komşu hakkı, Tanrı hakkı(dır).

Komşular arasında yakın, kaçınılmaz ilişkiler vardır. Komşular birbirlerini incitmemeli, birbirlerinin hatırını saymalı, birbirlerine yardım etmelidirler. Bu ödevleri yerine getirenler, Tanrı’ya karşı da ödevlerini yapmış olurlar.

Komşu kızı almak, kalaylı kaptan su içmek gibidir.

Komşu kızını almaya karar veren, ailenin ve kızın durumunu, gidişini iyi bildiğinden içi rahat olarak bu ilişkiyi kurar.

Komşu komşunun külüne muhtaçtır.

Komşular birbirlerine en küçük şey için bile muhtaçtır. Kimi zaman önemsiz bir şeyin eksikliği işimizi aksatır. O zaman komşu imdada yetişir.

Komşun kör ise sen kıpa bak.

Kişi, çevresindeki insanları kıskandırarak durumlardan sakınmalı, onlarda bulunmayan şeylere sahip olsa bile onlar gibi yaşamalıdır.

Komşunu iki inekli iste ki kendin bir inekli olasın.

Başkasının iyi durumunda olmasını iste ki Tanrı seni de ondursun.

Komşunun tavuğu, komşuya kaz görünür.

Başkasının malı, bize olduğundan daha değerli görünür. Oysa aynı şey bizde de vardır; ama başkasınınkini bizimkinden üstün bulunur.

Konur eşek çayırını almaz.

Kendini beğenmiş kişi, yararlanılacak nesnelere her baktığından bunlardan yoksun kalır.

Korkak eşek çayırını almaz.

Kendini beğenmiş kişi, yararlanılacak nesnelere her baktığından bunlardan yoksun kalır.

Korkak tüccar ne kar eder ne ziyan.

İş yapmaya korkan tüccar, kendisini zarardan korumuş olur ama, kazanç da sağlayamaz.

Kork Allah’tan korkmayandan.

Allah’tan korkmayan kimse, insana her türlü kötülüğü yapabilir. Böylesinden korkulur.

Korku dağları bekletir.

Birçok insanlar zulüm, yada ceza görmekten korkup dağlara çıkar, orada çekilmez koşullar altında yaşarlar.

Korkulu düş görmektense uyanık yatmak hayırlıdır.

Tehlikesi de bulunan çekici bir işe girişmektense o işten vazgeçip tehlikesi olmayan durumda kalmak daha iyidir.

Korkunun ecele faydası yoktur.

Kişi korkmakla kendisine gelecek bir zararı önleyemez. Olacak olur. Bunun için boş yere korkup üzüntü çekmemelidir.

Koy avucuma, koyayım avucuna.

Bize yardımda bulunan, yarar sağlayan kişiye biz de yardımda bulunur, yarar sağlarız.

Koyma akıl akıl olmaz.

Aklı olmayan kişi, başkasının verdiği akıl ile iş göremez. Önce bir şeyler yapmaya başlarsa da arkadaşını getiremez.

Koyunun bulunmadığı yerde keçiye Abdurrahman Çelebi derler.

Bir şeyin çok değerlisi ele geçmezse değerlisi önem kazanır.

Koyunun kuyruğu var örter.

Zenginlerin ve toplumda önemli yeri olan kişilerin kusurları hemen örtbas edilir.

Koyunun melediğini kuzu melemez.

Ana-babanın çocuğuna karşı gösterdiği aşırı ilgi ve sevecenliği, çocuk ana-babasına karşı o ölçüde göstermez.

Koyunu yüze yetir, el onu yetirir.

El, bir olayı abartarak söyler. Yüz kazansa bin diye anlatır.

Köleden ağa olan minareyi sesiyle yıkar.

Sonradan görmüş kişi çok yüksekten atar tutar.

Köpeğe gem vurma kendisini at sanır.

Kendisine karşı değeri varmış gibi davranılan değersiz kişi, gerçekten değer bulunduğunu sanır.

Köpeği dövmeli ama, sahibinden utanmalı.

Sana sataşan kişiyi hırpalarken onu benimsemekte ve korumakta olan saydığın kimseyi gücendirmeye de dikkat etmelisin.

Köpek ekmek yediği kapıyı tanır.

Köpek bile kendisini besleyen yeri bilir, davranışlarıyla duygularını belli eder. İnsan bundan ders almalı, gördüğü iyiliği unutmamalıdır.

Köpek sahibini ısırmaz.

Kişi ne kadar aşağılık olursa olsun, kendini benimseyip koruyana kötülük etmez.

Köpeksiz sürüye kurt girer.

Koruyucusuz halka, bekçisiz ülkeye düşman saldırır.

Köpek suya düşmeyince yüzmeyi öğrenemez.

Kişi, bir tehlike karşısında her yerden umudu kesilip kendine güvenmekten başka çare kalmadığını anlamadıkça kurtuluş yolunu bulamaz.

Köprüyü geçinceye kadar ayıya dayı derler.

Kişi, kendisinden yardım beklediği aşağılık kimseye işi bitinceye kadar “soylusun, boylusun” diye dil döker.

Kör Allah’a nasıl bakarsa Allah da köre öyle bakar.

Kişi, efendisine karşı nankörlük ederse efendisi onu korumaz.

Körden gözlü, topaldan ayaklı, deliden deli.

Kör olan anadan, babadan doğan çocuk kör olmaz. Topalın çocuğu da sağlam bacaklı olur. Ama delinin çocuğu deli doğar.

Köre elvandan (renkten) bahsolunmaz.

Bir şeyin niteliği üzerine, hiç bilgisi bulunmayan kişiye o şeyin sözü edilmez; öğretilmesine çalışılmaz.

Köre “şimdi gece” demişler; “ne zaman gündüzdü” demiş.

Başkalarına mutluluk veren durum bu durumla ilgisi olmayan talihsiz kişi için değer taşımaz.

Kör görmez, sezer.

Kör görmediği şeyi nasıl sezerse bir konu üzerinde bilgisi olmayan kişinin de o konu ile ilgili sezişleri olur

Körler memleketinde şaşılar padişah olur.

Hepsi bilgisiz olan bir çevrede azıcık bilgisi bulunan başa geçer.

Körle yatan şaşı kalkar.

Kötü kimseyle düşüp kalkana az çok kötü huy bulaşır.

Kör pazara varmasın, Pazar körsüz kalmasın.

Bir şey satın almasını bilmeyen kimseler alışverişe çıkmamalıdır ama çıkarlar. Esnaf da bu gibilerinden hoşlanır.

Körün istediği iki göz, biri ela biri boz.

Öyle insanlar vardır ki kendilerine yapılmasını istemedikleri iyiliği gördükleri halde bununla yetinmezler, ayrıntılarının şu, bu biçimde olmasını da isteyecek kadar yüzsüzlük ve açgözlülük ederler.

Köseyle alay edenin top sakalı kara gerek.

Başkasının eksikleri ile eğlenen kişinin kendisi kusursuz olmalıdır.

Köşe taşı köşede yakışır.

Önemli kişiliği bulunan kimseye önemli bir iş başında bulunmak yakışır.

Kötü komşu insanı (adamı) hacet (mal) sahibi eder.

Kötü komşu, kendisinden emanet olarak istenen şeyi vermez. Emanet isteyen de gidip o şeyden satın alır. Böylece bu komşu, o kişiyi eşya sahibi etmiş olur.

Kötürümden aksak, hiç yoktan torlak yeğdir.

Bir şeyin, -kusurlu da olsa –elde bulunması, hiç bulunmamasından daha iyidir.

Kötü söyleme eşine, ağı katar aşına.

İlişkide bulunduğun kimseleri sözlerinle incitme, kötüleme ki onlar da sana daha büyük kötülük yapmasınlar.

Köylü birbirine düşmezse Osmanlı mıkla yiyemez.

Eski dönemden kalma bir söz: Halkın birbirine düşmesi güvenlik görevlisinin işine gelir. Çünkü her grup güvenlik görevlisini yanına çekmek için ona çıkar sağlar.

Köylü, misafir kabul etmeyiz demez, konacak konak yoktur der.

Kişi bir işi yapmak istemezse doğrudan doğruya yapmam demez de, birtakım gerekçeler ileri sürerek, bunu gerçekleştirmenin olanağı bulunmadığını söyler.

Köylünün kahve cezvesi karaca amma sürece.

Köylünün kahve cezvesi gösterişsizdir. Ama eksik olmayan konukları ağırlamak için sürekli olarak kaynar.

Kul kullanan, bir gözünü kör, bir kulağını sağır etmeli.

İşçi çalıştıran kimse, işçinin yaptığı her yanlışı görmemeli, söylediği her uygunsuz sözü işitmemeli ki onu darıltmasın, iş aksamasın.

Kul hatasız olmaz.

İnsan yanılmamak için ne denli dikkat ederse etsin yine yanılır. Hiç yanlış iş yapmamış kişi yoktur.

Kul sıkışmayınca hızır gelmez.

İnsan, başı dara düşmedikçe bütün gücüyle çalışıp sıkıntısına çare bulmaz.

Kul teftişte, gözelim Mevla ne işte.

İnsanlar hep bir iş peşinde koşarlar. Ama nasıl sonuç alacaklarını Tanrı bilir.

Kurcalama sivilceyi çıban edersin.

Küçük bir sorunu çok kurcalar, çok deşerseniz başınıza büyük dert açarsınız.

Kurdun adı yaman çıkmış, tilki vardır baş keser.

Öyle sinsi ve kurnaz kimseler vardır ki adı zalime, haine ve kötüye çıkmış kimselerden daha tehlikelidirler.

Kurnaz hırsız ev sahibini bastırır.

Kurnaz suçlu, ağız kalabalığıyla, zarar verdiği kişinin haklı savını dinlenmez eder.

Kurt dumanlı havayı sever.

Kendi yararına bir iş yapmak için fırsat kollayan kişi, kimsenin bu işe engel olmayacağı, karışık zamanı sever.

Kurt kocayınca köpeğin maskarası olur.

Güçlü iken herkesin kendisinden çekindiği kişi, gücünü yitirdikten sonra, güçsüz kimselerin oyuncağı olur.

Kurt komşusunu yemez.

Bir kişi ne denli kötü düşünceli olursa olsun yakınlarına dokunamaz.

Kurt köyünü değiştirir, huyunu değiştirmez.

Hain kimse, yer yurt, kılık kıyafet değiştirse de kötü huylarını değiştirmez.

Kurtla görüşürsen köpeğini yanından ayırma.

Saldırgan birisiyle karşılaşacak olan kişi, kendisini koruyacak önlemi almalıdır.

Kurtla koyun, kılıçla oyun olmaz.

Saldırgan ile güçsüzün, zarar veren ile zarar görenin yan yana bulunduğu yerde tehlike vardır.

Kurtla ortak olan tilkinin hissesi, ya tırnaktır, ya bağırsak.

Güçlü ile hileci ortak olsa güçlünün dediği olur. Hileci, ortağının kendisine vereceği, işe yaramaz paya razı olmaz zorundadır. Yoksa parçalanmak tehlikesi vardır.

Kuru gayret, çarık eskitir.

Bir işi başarmak için rasgele çabalamak yetmez. Amaca doğru planla yürümek ve işin çıkar yollarını bulmak gerekir. Böyle yapılmazsa bütün çabalar boşa gider; zarardan başka bir sonuca varılmaz.

Kurunun yanında yaşta yanar.

Beğenilmeyen tutumlarından dolayı cezalandırılan kişiler içinde suçsuzlar da suçlular gibi hırpalanırlar.

Kusursuz dost arayan dostsuz kalır.

Kusursuz kişi bulunmaz. Bundan dolayıdır ki dost olmak için kusursuz birini arayan kimse, aradığını bulamaz, dostsuz kalır.

Kusursuz güzel olmaz.

Her şeyin hoşa gitmeyen bir yönü, her güzelin kusurlu bir yanı vardır. Kusuru bulunmayan iyi güzel bir şey yoktur.

Kuşa kafes lazım, boruya nefes.

Bir şeyden yararlanmak için kullanılacak araç, onun niteliğine uygun olmalıdır.

Kuşa süt nasip olsa anasından olurdu.

Yaradılışı bir şeyden yararlanmasına elverişli olmayan kişi, ne denli çabalarsa o şeyden yararlanamaz.

Kuş darıdan kaçar mı? (Kaçmaz)

Hiç kimse çıkarını tepmez. Kazançlı görünen bir işe yanaşmaması, o işte sakınca görmesindendir.

Kuş kanadına kira istemez.

Kişi, kendi işi için zaten harcayacağı çabadan dolayı başkasından karşılık beklemez.

Kuşkulu uyku evin bekçisidir.

Ufak bir tıkırtıdan uyanacak kadar hafif uyuyan ve tetikte olan kimse, evin bekçiliğini iyi yapıyor demektir.

Kuşu kuşla avlarlar.

Elde edilmek istenen kimse, daha önce elde edilmiş kimse aracılığıyla tuzağa düşürülür.

Kuş var eti yenir, kuş var et yedirilir.

Öyle kişiler vardır ki acımadan en ağır işte kullanırız. Öyle kişiler de vardır ki, iş gördürmek şöyle dursun, biz ona hizmet ederiz.

Kutlu gün doğuşundan (bellidir).

Mutlu sonuç verecek işler, daha başlangıçta ve aldığı yönden belli olur.

Kutsuz kuşun yuvası doğan yanında olur.

Talihsiz kişi, her an kendisine saldıracak güçlü kimselerle yan yana bulunur.

Kuzusuna kıymayan kebap yiyemez.

İnsanlar büyük bir gereksemelerini karşılamak için sevdikleri kimi şeyleri feda etmek zorundadırlar.

Küheylan at, çul içinde de bellidir.

Cevherli insan, kılık kıyafetiyle düzgün olmasa da değerini yitirmez.

Külhancının beyliği hamamcılık demişler.

Bayağı bir işler uğraşan kimse, yükselse bile ancak bu işin başı olur.

Küpe küp deyince küp adama düp der.

Değersizliğini, boşluğunu yüzüne karşı söylediğiniz kişi, size, sözünüzün yankısı gibi kötü bir karşılık verir.

Kürdün yağı çok olunca, hem yer, hem yüzüne sürer.

Malı çok olan akılsız kişi, bunu gerekli olan iş için kullandıktan sonra kalanını tutmasını bilmez. Çarçur eder.

Kürkçünün kürkü olmaz, börkçünün börkü.

Başkalarının gereksemelerine çare bulan kişi, bunlara benzeyen kendi gereksemelerini savsaklar.

Kürk ile börk ile adam olunmaz.

Kılık kıyafet, değeri olmayan kişiye değer kazandırmaz.

Yorumlar (0)