Atasözleri ve Deyimler, Atasözleri ve Anlamları, Türkçe Atasözleri O-Ö

Atasözleri ve Deyimler, Atasözleri ve Açıklamaları, Türkçe Atasözleri O-Ö, Atasözleri ve Anlamları

Atasözleri ve Deyimler, Atasözleri ve Açıklamaları, Türkçe Atasözleri, Atasözleri ve Anlamları

Atasözleri ve Anlamları İçin Tıklayınız.

A B C Ç D E F G H I İ K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Deyimler ve Anlamları İçin Tıklayınız.

A B C Ç D E F G H I İ K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

O, Ö Harfleri ile Başlayan Atasözleri ve Anlamları

Od ile su dilsiz yağıdır: Yangın, sel gibi felaketler düşman gibidir. Sinsice ve sessiz bir şekilde haber vermeden gelir.

Oduncunun gözü omçada,  dilencinin gözü çömçede: Kişi, herkesçe kullanılan güzel olan şeylere göz diker, onu elde etmeye çalışır.

Oğlan anası kapı arkası, kız anası minder kabası: Bir eve gelinin gelmesi ile birlikte oğlanın annesinin pabucu dama atılır gibi olur yani değersizleşir. Kızın annesi ise en başköşeye oturtulur.

Oğlan atadan öğrenir sofra açmayı, kız anadan öğrenir biçki biçmeyi: İnsanın öğrendiklerinin çoğu model alma yoluyla gerçekleşir. Bu anlamda kişi en çok vakit geçirdiği kişiden daha çok etkilenir. Erkek çocuklar babalarından kız çocuklar da annelerinden gerekli olanları öğrenir.

Oğlan dayıya, kız halaya çeker: Erkek çocuklar genellikle dayıya, kız çocukları da halasına benzer.

Okka her yerde dört yüz dirhem:Gerçekler her yerde aynıdır. Onları inkar etmek mümkün değildir.

Olacakla öleceğe çare bulunmaz: Ölüm nasıl önlenemiyorsa kader de önlenemez. Kişinin başına bir şey gelecekse kişi buna razı olmalıdır.

Olan dört bağlar, olmayan dert bağlar: Zengin, mal mülk sahibi kişiler istedikleri gibi giyinir, kuşanır, yaşar. Fakirler ise yoksulluğun acısını çeker.

Olmaz olmaz deme, olmaz olmaz: Dünyada olmayacak hiçbir şey yoktur. 

On beşinde kız, ya erde gerek ya yerde: Kız çocukları on beş yaşına geldiklerinde evlendirilmelidir, Şayet evlendirilmezlerse hem annesini hem de babasını güç durumda bırakacaklar.

Onmadık hacıyı deve üstünde yılan sokar: Bir kişiye amacına ulaşmak nasip olmamışsa kişinin aklına hiç gelmeyen bir şey engel olarak kişinin önüne çıkabilir.

Onmadık yılın yağmuru harman vakti yağar: Zamanında büyük fayda sağlayacak olan bir durum, zamanı geçtikten sonra oluşursa zarara bile yol açabilir.

Ortak atın beli sakat olur: Ortaklığın sonu her zaman kötü neticelenir çünkü herkes başkasına işi yüklediğinden o iş yürümez.

Ortak gemisi yürümüş, elti gemisi yürümemiş: Kardeşlerin karılarının birbiriyle geçinmeleri mümkün değildir.

Ortaklık öküzden, başlı başına buzağı yeğdir: Kişinin kendisine ait çok az malı olsun ama ortak çok malı olmasın. Ortaklığın sonu boştur.

Osmanlının ayağı üzengide gerek: Asayişi sağlayan asker, polis gibi kişilerin sürekli teyakkuz durumunda olmaları gerekir. Yani her an bir şey olacakmış gibi hazır olmaları şarttır.

Ot kökü üstünde biter: Çocuk, aile ve çevresinin tutumuna göre şekil alır.

Otu çek köküne bak: Bir kişi hakkındaki gerçek bilgiler o kişinin soyuna sopuna bakılarak öğrenilebilir.

Otuz iki dişten çıkan, otuz iki mahalleye yayılır: Ağızdan çıkan her söz herkes tarafından çabucak yayılır.

Ödünç güle güle gider, ağlaya ağlaya gelir: Ödünç şeyler ilkin her iki tarafın da yüzünü ak eder, her iki taraf da mutlu olur. Sonunda ise ödünç olan şey yıpranmış olarak geri döner. Bu sebeple kişilerin aralarının bozulmasına neden olur.

Öfke baldan tatlıdır: Kişinin öfkeliyken içini boşaltması, bağırıp çağırması kişiye tatlı bir zevk verir.

Öfkeyle kalkan, zararla oturur: Öfkeli zamanda kişi düşünmeden hareket ettiği için kişinin söylediklerinde ölçü olmaz. Kişiyi sinirlendiren bir durum karşısında bir karar vermeden önce iyice düşünmek gerekir.

Öksüz hırsızlığa çıkarsa ay ilk akşamdan doğar: Şanssız kişiler, bir şeyden yararlanma, faydalanmaya kalkışsa hesapta olmayan engeller çıkar.

Öksüz kuzu toklu olmaz: Sahibi olmayan kimsesiz kişiler ilerleyemez.

Öksüz oğlan göbeğini kendi keser: Kimsesi olmayan kişiler kendi göbeğini kesmek zorunda kalırlar. Onların işlerini yapacak kimse yoktur.

Öküz öldü, ortaklık bozuldu: Menfaat bağı ile birbirine bağlı olan kişilerin dayandıkları sebep ortadan kalktığı zaman bu kişilerin yakınlıkları da sona erer.

Öküze boynuzu yük olmaz: Kişiye kendi çevresi, akrabası, işleri yük gibi gelmez. Bir ağırlık oluşturmaz.

Ölenle ölünmez: Kişi, ölen yakınları uğruna kendini harap etmemelidir. Üzülmekle, dövünmekle bir sonuç elde edilmez.

Ölmüş koyun kurttan korkmaz: Her şeyini yitirmiş birinin kaybedeceği bir şeyi olmadığı için o kişi saldırgan kişilerden korkmaz.

Ölü aşı neylesin, türbe taşı neylesin: Her şeyini yitirmiş birisi için hiçbir şey bir anlam ifade etmez.

Ölüm var dirim var: Kişi, er veya geç ölecektir. Kişi, bunu hesap ederek işlerini yoluna koymalıdır.

Ölümden öte köy yoktur: Bir işi yaparken her şeyi göze alan kişiler için kullanılır.

Ölüme çare bulunmaz: Ölümü ortadan kaldırmak mümkün değildir. Ölüm dışındaki en zor şeylerin mutlaka bir çıkar yolu vardır.

Ölümle öç alınmaz: Düşmanların, sevmediğimiz kişilerin ölümünden mutluluk duymak kişiye yakışmaz.

Ölüsü olan bir gün ağlar; delisi olan her gün ağlar: Bir kişinin bir yakını öldüğü zaman çok üzülür, bu üzüntüsü bir süre sonra son bulur. Evde bir delisi olan kişi ise bunun zorluğunu bir ömür çeker.

Ön tekerlek nereye giderse art tekerlek de oraya gider: Küçükler her zaman büyüklerin izinde giderler, her işte onları örnek kabul ederler.

Önce baldın, pekmez oldun şimdi para etmez oldun: Söz ve davranışlarına dikkat etmeyen kişilerin attığı yanlış adımlar, toplumdaki saygınlığının azalmasına neden olur.

Önce can sonra canan: İnsanoğlu bencildir, her şeyde önce kendini, sonra yakınlarını düşünür.

Önde giden yorulur, arkada kalan soyulur: Kişi, her işinde orta yolu tercih etmelidir. İfrat ve tefrit arasında yer almalıdır.

Öpmeye niyeti olmayan yanağın nerede diye sorar: Bir işi yapmakta istekli olmayan, niyeti olmayan kişiler bunu söz ve davranışlarıyla bir şekilde belli ederler. Mutlaka bir bahane üretirler.

Öpülecek el ısırılmaz: Saygılı, iyi, fedakâr ve vefalı kimseler incitilmemelidir. Onlara yaklaşım tarzımız olumlu olmalıdır.

Oduncunun gözü omçada, (dilencinin gözü çömçede).

Herkesin işine yarayan şeye göz diker; onu elde etmenin yolunu arar.

Oğlan anası kapı arkası, kız anası minder kabası.

Eve gelin geldikten sonra oğlanın anası kapı dışarı edilecek gibi görünür. Kızın anası ise baş köşeye oturtulur.

Oğlan atadan öğrenir sofra açmayı, kız anadan öğrenir biçki biçmeyi.

Erkek çocuk, erkeklerin yapması gereken şeyleri babasından, kız çocuk da kadınların yapması gereken şeyleri anasından öğrenir. Baba, ana bunları bilmiyorsa çocuktan böyle şeyler beklenmez.

Oğlan dayıya, kız halaya çeker.

Oğlan çocuğun yüzü de, huyu da dayısına, kız çocuğunun ki ise halasına benzer.

Oğlan doğuran övünsün, kız doğuran dövünsün.

Doğacak çocuğun oğlan olması istenir. Kız olması istenmez. Onun için oğlan doğuran ana sevilir; kız doğuran ana üzülür.

Oğlan doğurdum, oydu beni; kız doğurdum, soydu beni.

Erkek çocuklar, yaramazlıklarıyla, haylazlıklarıyla, ana babayı üzerler. Kız çocuklar ise giyime, süse düşkün olduklarından ana babalarından sürekli para çekerler.

Oğlan doğur, kız doğur; hamurunu sen yoğur.

Ana – baba özverilere katlanarak çocuk yetiştirirler. Ancak onların kendilerine pek yardımı olmaz.

Oğlanınki oğul balı, kızınki, bahçe gülü.

Torun, oğlandan olursa “oğul balı”, kızdan olursa “bahçe gülü” diye sevilir.

Olacakla öleceğe çare bulunmaz.

Ölüm gibi kaderde olan şeyler önlenemez.

Olan dört bağlar, olmayan dert bağlar.

Zengin giyinir, kuşanır, istediği gibi yaşar. Fakir ise yoksulluğun acısını çeker.

Olmaz olmaz deme, olmaz olmaz.

Hiçbir şey için “olmaz “ deme. Dünyada olmayacak şey yoktur.

Olsa bile bulsayı ekmişler, yel ile yuf bitmiş.

Şu iş şöyle olsa, bu iş böyle olsa diye dilemekle istediğimiz sonuca varamayız. Elde etmek istediğimiz sonucu dilekle değil, çalışmakla gerçekleştirmeliyiz.

Olursan kazık olmaz, tokmak ol.

İlişkilerinde ezilen değil ezen olmayı yeğle.

On ceviz alsan ikisi çürük çıkar.

Yüzde yüz saf nesne bulmak kolay değildir. Kazançların giderleri ve zararları, ürünlerin fireleri olduğu gibi bir işte çalıştırılanların kimisi de verimsiz olur.

Onmadık hacıyı deve üstünde yılan sokar.

Ülküsünü gerçekleştirmesi mukadder olmayan kişinin karşısına, hatır ve hayale gelmeyen ve hayale gelmeyen ve yenilemeyen engeller çıkar.

Onmadık yılın yağmuru harman vakti yağar.

Zamanında olsa büyük yarar sağlanacak olan durum, zamanı geçtikten sonra gerçekleşirse zarar bile verebilir.

On para on arslanın ağzında.

Şimdi para kazanmak çok güçleşti. En küçük kazanç, pek çok didişmeden, çalışmadan sonra elde edilebiliyor.

Ortak atın beli sakat olur.

Her ortak, daha çok yararlanmaya çalışacağından ortaklık malı yıpratırlar.

Osmanlının ayağı üzengide gerek.

Jandarma görevlileri baş kaldıranları, askerler düşmanı ezmek içim inmemek ve bunların peşini bırakmamak zorundadırlar.

Osmanlının ekmeği dizi üstündedir.

Osmanlı, sürekli baş kaldıranları, askerler düşman peşinde olduğundan yemeğini oturup sofrada yemez, hep at üstünde yer.

Osmanlı tavşanı araba ile avlar.

Osmanlı, olmayacak işleri kurnazca ve kendini yormadan başarır.

Ot kökü üstünde biter.

Çocuk, ailesinin genel durumuna; eğitim gören, eğiticinin tutumuna uygun olarak yetişir.

Otu çek köküne bak.

Kişinin kimliğini doğru olarak öğrenmek isterseniz soyuna sopuna bakınız.

Otuz iki dişten çıkan, otuz iki mahalleye yayılır.

Bir ağızdan çıkan söz, başkalarının ağzına geçer, her tarafa yayılır.

Yorumlar (1)
Peri 4 yıl önce
Aradığım deyimi bulamadım. Ama yinede güzel bir site.